Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Gazete Duvar
Yazar: Şenay Aydemir
Ama açıkçası çok iyi bir oyuncu olmasına rağmen Tom Hardy’nin Brock karakterinde komik olmayı başarmaktan uzak olduğunun altını çizmek lazım. Dolayısıyla zaman zaman “Yenilmezler”de ama esas olarak “Deadpool”da karşımıza çıkan ‘eğlenceli’ süper kahramanı burada bulmak burada biraz zor. Bunda Venom karakterinin özellikleri de belirleyici hiç kuşku yok ki. Öte yandan, hikayenin klişe tarafları. Çok tanıdık ve artık bugün Hollywood için bile eskimiş duran karikatür ‘kötü adam’ın da filmi aşağılara çektiğini belirtmeden geçmeyelim. “Zombieland” ve “Suç Çetesi” gibi ortalama filmler ve bolca televizyon işi yaptıktan sonra bu film için yönetmen koltuğuna oturtulan Ruben Fleischer’in de iyi bir sınav verdiği söylenemez. “Venom”un bağımsız bir karakter olarak sinema evrenine taşındığı bu ilk filmin beklentileri karşılamaktan uzak ama finalde ‘devam’ filmi için açtığı pencerenin vaatkâr olduğunu söyleyerek bitirelim.
Eleştirinin tamamı için: Gazete Duvar
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Tom Hardy’nin Eddie Brock’ta sırıtmadığı, Michelle Williams’ın ana karakterin sevgilisi Anne Weying’de karşımıza geldiği yapımda, yeteneğine ilk kez ‘Nightcrawler’da vâkıf olduğumuz Riz Ahmed de kayda değer bir ‘kötü adam’ profili çiziyor. İkinci filme kapı açarak (hatta kötünün adresini bile gösteriyor) sona eren ‘Venom: Zehirli Öfke’, Marvel cephesi adına sineye çekilebilir bir uyarlama olmuş. Öte yandan film alt metni vasıtasıyla, “Günümüz dünyasında gazetecilik yapabilmek için uzaylılara ihtiyaç var” türü bir mesaj mı iletmek istiyor; işte orasını tam anlayamadım...
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Hoşgörüyle bakarsak...Aslında fena film değil. Tempolu, ama insanı sersemletecek bir tempoda değil. Filmi baştan sona işgal eden özel efektler genelde inandırıcı. Hemen her kahramanın duçar olduğu ‘mutasyon’ (bir zamanlar verilen adıyla değişim sahneleri) yani insanın içine giren canavara dönüşmesi olayı da iyi kotarılmış. Klasik bir sinemayla çekilmiş aksiyon sahneleri haydi haydi öyle: örneğin San Fransisco’daki takip bölümleri. Ana yollar kadar kentin yer yer İstanbul’u hatırlatan dar sokakları, dik yokuşları ve onarılmış eski evleri de bu sahnelere dekor oluşturuyor. Üstelik zaman zaman komedi de var ve filme egemen oluyor. Örneğin lüks lokanta sahnesi dayanılmaz!..İçine ‘canavar kaçmış’ Eddie’nin, edindiği doymak bilmez iştah içinde herşeyi ısırma ve insan kafalarına bile dişlerini geçirme huyu, bu duyguyu besliyor.
Eleştirinin tamamı için: T24
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
Filmin sağlam bir temaya, ilgi çekici alt metinlere sahip olduğunu söylemek de mümkün değil. Bunun da en önemli nedeni, filmde gerçek anlamda değişim yaşayan tek karakterin Venom olması… Eddie Brock, filmin büyük bölümünde olayların akışına kapılıp giden pasif bir karakter. Canını kurtarmak dışında güçlü bir amaç ya da arzuyla karşımıza gelmiyor. Ama Tom Hardy oyunculuğuyla, Eddie Brock’u sahici, inandırıcı bir karakter haline getirmeyi başarıyor. Öyle ki Hardy’nin filmi ayakta tuttuğu dahi söylenebilir.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Gazete Duvar
Ama açıkçası çok iyi bir oyuncu olmasına rağmen Tom Hardy’nin Brock karakterinde komik olmayı başarmaktan uzak olduğunun altını çizmek lazım. Dolayısıyla zaman zaman “Yenilmezler”de ama esas olarak “Deadpool”da karşımıza çıkan ‘eğlenceli’ süper kahramanı burada bulmak burada biraz zor. Bunda Venom karakterinin özellikleri de belirleyici hiç kuşku yok ki. Öte yandan, hikayenin klişe tarafları. Çok tanıdık ve artık bugün Hollywood için bile eskimiş duran karikatür ‘kötü adam’ın da filmi aşağılara çektiğini belirtmeden geçmeyelim. “Zombieland” ve “Suç Çetesi” gibi ortalama filmler ve bolca televizyon işi yaptıktan sonra bu film için yönetmen koltuğuna oturtulan Ruben Fleischer’in de iyi bir sınav verdiği söylenemez. “Venom”un bağımsız bir karakter olarak sinema evrenine taşındığı bu ilk filmin beklentileri karşılamaktan uzak ama finalde ‘devam’ filmi için açtığı pencerenin vaatkâr olduğunu söyleyerek bitirelim.
Hurriyet
Tom Hardy’nin Eddie Brock’ta sırıtmadığı, Michelle Williams’ın ana karakterin sevgilisi Anne Weying’de karşımıza geldiği yapımda, yeteneğine ilk kez ‘Nightcrawler’da vâkıf olduğumuz Riz Ahmed de kayda değer bir ‘kötü adam’ profili çiziyor. İkinci filme kapı açarak (hatta kötünün adresini bile gösteriyor) sona eren ‘Venom: Zehirli Öfke’, Marvel cephesi adına sineye çekilebilir bir uyarlama olmuş. Öte yandan film alt metni vasıtasıyla, “Günümüz dünyasında gazetecilik yapabilmek için uzaylılara ihtiyaç var” türü bir mesaj mı iletmek istiyor; işte orasını tam anlayamadım...
T24
Hoşgörüyle bakarsak...Aslında fena film değil. Tempolu, ama insanı sersemletecek bir tempoda değil. Filmi baştan sona işgal eden özel efektler genelde inandırıcı. Hemen her kahramanın duçar olduğu ‘mutasyon’ (bir zamanlar verilen adıyla değişim sahneleri) yani insanın içine giren canavara dönüşmesi olayı da iyi kotarılmış. Klasik bir sinemayla çekilmiş aksiyon sahneleri haydi haydi öyle: örneğin San Fransisco’daki takip bölümleri. Ana yollar kadar kentin yer yer İstanbul’u hatırlatan dar sokakları, dik yokuşları ve onarılmış eski evleri de bu sahnelere dekor oluşturuyor. Üstelik zaman zaman komedi de var ve filme egemen oluyor. Örneğin lüks lokanta sahnesi dayanılmaz!..İçine ‘canavar kaçmış’ Eddie’nin, edindiği doymak bilmez iştah içinde herşeyi ısırma ve insan kafalarına bile dişlerini geçirme huyu, bu duyguyu besliyor.
Habertürk
Filmin sağlam bir temaya, ilgi çekici alt metinlere sahip olduğunu söylemek de mümkün değil. Bunun da en önemli nedeni, filmde gerçek anlamda değişim yaşayan tek karakterin Venom olması… Eddie Brock, filmin büyük bölümünde olayların akışına kapılıp giden pasif bir karakter. Canını kurtarmak dışında güçlü bir amaç ya da arzuyla karşımıza gelmiyor. Ama Tom Hardy oyunculuğuyla, Eddie Brock’u sahici, inandırıcı bir karakter haline getirmeyi başarıyor. Öyle ki Hardy’nin filmi ayakta tuttuğu dahi söylenebilir.