Jerichow ve Bunu Gerçekten...
Yazar: Misafir KoltuğuAltın Portakal Film Festivali, bu yıl da birçok güçlü ve sıra dışı filmi izleyicilerle buluşturdu. Bu filmler arasında "Almanya" kesişim noktasına sahip filmlerin sayısı hiç de az değildi. Bunlar içerisinden izlediğimiz farklı türde iki filme bir göz atalım istedik: Jerichow ve Bunu Gerçekten Yapmalı Mıyım?
Jerichow, adını Almanya'nın kuzey doğusundaki bir şehirden alan, sadeliğiyle ve sağlam anlatısıyla etkileyen bir film. Yönetmeni Christian Petzold da çağdaş Alman sinemasına yeni bir soluk getiren en önemli yönetmenlerden biri olarak görülüyor. 2000'li yılların başına kadar televizyon odaklı işler çıkaran Petzold'un adı artık Yeni Alman Sineması dahilinde özel bir yere koyuluyor.
Jerichow'un öyküsü oldukça yalın: Afganistan'daki askeri görevinden ayrılan Thomas, annesinin ölümünün ardından ondan kalan eve yerleşir. Ekonomik sıkıntılar ve işsizlik sadece Thomas özelinde değil, ülke genelinde de belirgindir. İş arama döneminde şans eseri hayatını kurtardığı Türk göçmeni Ali'yle hayatı büyük ölçüde değişir. Ali, yıllardır Almanya'da yaşayan, belli bir çevre ve başarı elde etmiş, üstelik bir Alman'la evli bir tüccardır. Alkollü araç kullanma suçundan ehliyetini kaptırınca, Thomas'tan istediği iyilikle ona bir iş kapısı açmış olur. Ancak kısa bir süre içerisinde Ali'nin işlerinde sağ kolu konumundaki eşiyle Thomas arasında kaçınılmaz bir çekim gerçekleşecektir.
Ali, kıvrak bir ticari zekaya sahip, zengin ve oldukça çalışkan bir Türk'tür. Güzel bir eşi, evi, tüm bu ekonomik belirsizlikte ayakta durabilen geniş ölçekli bir işi vardır. Ancak mutsuzdur ve sürekli şüphe içindedir. Çünkü evli olduğu kadın da dahil olmak üzere tüm bu sahip olduklarının tek kaynağı parasıdır. Filmde Ali karakteri görünüş, tutum ve davranışları bakımından oldukça klişe bir Türk imajı oluşturuyor. Ancak bu imaj kesinlikle oryantalist ve abartılı değil. Öyle ki Ali'nin Almanya'nın herhangi bir yerinde, mesela Jerichow'da karşılaşabileceğiniz bir tüccar olduğuna kolayca ikna olabilirsiniz.
Filmin işsizliğe ve patron-çalışan ilişkilerine sağladığı tersine bakış, aslında bu bilindik hikayedeki en önemli farklılığı oluşturuyor. Artık Almanya'nın, kendi vatandaşlarına bile kolayca iş sağlayamayan bir ülke olduğu göze sokulmadan vurgulanıyor. Göçmenler arasında çoğunlukta olan Türklerin konumuna ise böyle incelikli bir öyküyle farklı tarafından yaklaşılıyor. Filmin odağı tüm bu tartışmalar olmasa da, karakterlerin inşası sürecinde edindiğimiz bu türden görüşler filme ustaca yedirilmiş.
Filmdeki aşk üçgenine gelince; varacağı mecrayı tahmin ettiğimiz bir seyirde, ancak Ali'nin finaldeki yaklaşımıyla izleyiciyi ters köşeye yatırmakta. Jerichow, her şeyin parayla satın alınmış olmasının, Alman, Türk, patron ve sevgili olmanın çelişkilerini ağdalandırmadan anlatan temiz bir film.
İsmail Necmi'nin ilgi çekici çalışması Bunu Gerçekten Yapmalı Mıyım?, yine tersten bir yerleştirmeyle, İstanbul'da yaşayan bir Alman'ın hikayesini gözler önüne seriyor. Film, saç tasarımcısı Petra'nın renkli ve karmaşık yaşantısının 2004-2007 yılları arasındaki dönemini ele alıyor. Hem de "Hayat kurmacadan daha ilginç olabilir mi?" gibi bir soruyla. Filmi izlerken yaşantısına ortak olduğumuz Petra'yla bunun haksız bir iddia olmadığını anlıyoruz.
Maskeli psikiyatrist Herold'la geçen seans görüntülerinin oluşturduğu iskelet üzerine yerleşen kesitler, gerçek yaşamın kurduğu öyküleri oluşturuyor. Herold da yüzünden hiç çıkarmadığı maskesi ve sorduğu kışkırtıcı sorularla oldukça özgün bir kişilik. Film, Petra'nın İstanbul'da sürdürmeyi seçtiği yaşantısıyla koşulların onu geri getirdiği Hamburg kırsalında, doğup büyüdüğü toprakların birbirinden keskin biçimde farklı ritmi, ilişkileri ve bu farklı yaşantıların algılanış biçimleri üzerine sorgulamalarla ilerliyor. İstanbul renk, hareket, uyuşturucu anlamına geliyorken; Hamburg artık ona uzak, geleneksel ve durağan bir ziyaret mekanı oluveriyor.
Petra'nın trajik bir gelişmeyle altüst olan bu anlam dünyası, onu yaşam ve ölüm hakkında daha derin değerlendirmelere itiyor. Gerçekten de, Petra'nın hikayesinde yer yer ancak bir kurmacayla sağlanabilecek etki söz konusu. Geçen 3 yıl içinde yapılan seçimleri, zaafları ve yaşanan incelikleri görüyor, gerçek anlamda bir değişime şahit oluyoruz. Bu değişim dramatik ve abartılı değil, samimi ve insani.
Filmle ilgili yapılabilecek eleştiri kimi sarkmalar ve dağılmalar olarak tanımlanabilir. Yine de oldukça planlı olduğu anlaşılan böylesi bir projeyle gerçek hayatı yansıtmak hiç de kolay bir iş değil. Bunu Gerçekten Yapmalı Mıyım? akıcı deneysel yapısı içerisinde birçok renk barındıran, ilgi çekici bir yapım.
Zehra Zıraman
DEÜ Sinema-TV, doktora öğrencisi