KALBİ OLAN BU FİLME GİTMESİN... TÜRÜNÜN EN İYİLERİNDEN
Aman Allah ım bu nasıl bir filmdi böyle ? Kesinlikle yaş sınırı falan getirilmeli. Eski filmin efsane olduğunu tüm sinemaseverler çok iyi biliyor ve eski filmlerin yaratıcısı, Örümcek adam serisinin Mimarı Sam Raimi yönetmenlik koltuğunda olmasa da senaryosunu yazmış ve Yapımcılığını üstlenmiş. Zaten filmin kamera çekimleri, Kamera açıları Sam Raimiyi akla getiriyor direk. O kadar iyi seçimler yapmış ki. Filmin görüntüsü, Ses efectleri muazzam. Mantık arayacaksanız boşuna izlemeyin ama gerçekten Korkmak istiyorsanız bu filmden daha iyi bir seçim yok. Arnold Scwardzeneger in The Last Stand isimli filmine gitmeyi düşünüyordum fakat bir arkadaşımın şiddetle önerisi üzerine bu filme gittim. Şu ana kadar izlediğiniz ve izleyeceğiniz Tüm korku filmlerini alın ve gördüğünüz en büyük çöp tenekesine atın. İzlediğim en iyi Korku filmlerinden biri. Filmin Atmosferi psikolojik olarak etkisi altına alıyor. Filmde sınırsız şiddet, Bol kan ve vahşeti dehşet sahneler var. Bu tip sahneleri 80 yapımında bile yoktu ama düşünün 80 yapımı bazı ülkelerde yasaklanmıştı. Yeniden çevrim filmler genelde hayal kırıklığı yaşatırdı ama bu film değil. Bana göre Tüm zamanların en iyi korku filmlerinden biri de budur. Gerçekten bir filmde bu kadar ürperdiğimi hissettim. Korku filmleri beni korkutmaz ama severim bu film ise çok başkaydı. Bu arada Şeytanın Ölüsü filmin orjinal adı.Fakat Kötü Ruh diye çevrilmiş.
Sam Raimi imzalı 1981 yapımı The Evil Dead’in Güney Amerikalı yönetmen Fede Alvarez tarafından yeniden çevrimi olan Kötü Ruh, bundan 30 yıl kadar önce yönetmenine ne yaptıysa Alvarez’e de aynı şeyi yapmaya hazırlanan bir ilk film. Bu filmin yapımcıları arasında da yer alan Raimi’yi sektöre kazandıran ve artık kült korku yapımları arasında kendine sabit bir yer edinen The Evil Dead’in söz konusu yeni uyarlaması, ilk uzun metraj deneyimini yaşayan Alvarez’i de üne kavuşturacak kadar iddialı ve başarılı. Korku filmi klişelerini sonuna kadar içinde barındıran fakat günümüz korku sinemasının “korkularından” biri olan komedi unsurlarından fazlasıyla kaçınan Kötü Ruh, türünün olmazsa olmazlarından biriyle; geçmişte yapılan ürkütücü bir şeytan çıkarma ayini ile başlayıp bir diğer klişe olan ormanın ortasındaki kulübeye giden bir grup gencin yaşama sevinciyle devam ediyor.
Uyuşturucu bağımlısı olan Mia, iki arkadaşı ile ailesinin eski kulübesine doğru yola çıkar. Uzun zaman önce onları terk eden ve bir süredir görüşmediği abisi David ve onun sevgilisi Natalie de bu üçlüye katılır. Kulübede buluşmaktaki amaç Mia’ya bir nevi rehabilitasyon yapmaktır fakat bodrum katta keşfedilen esrarengiz bir kitap, bu rehabilitasyona engel teşkil etmek için “fazla” çabuk keşfedilecektir.
Oldukça hızlı başlayan Kötü Ruh, daha ilk dakikalarından kendine has bir uyarlama olacağının sinyallerini veriyor aslında. Yönetmenin kendi stilini oluşturma çabasının bir sonucu mudur bilinmez fakat ışığın ilk dakikalardaki kullanımı ve müziğin rahatlatıcı etkisinin ürpertici yönüyle harmanlanması, seyirciye bir yandan huzur verirken öte yandan şiddet, kan ve gerilim dolu dakikalara hazırlık amacı güdüyor. İlerleyen dakikalarda da yönetmen bu teknikleri kullanarak seyircisine yalnızca kesici aletler, silahlar, ayna açıları, kendiliğinden kapanan kapılar, birden ekranda beliren ölüler vermekle yetinmiyor. Tüm bunlar da Kötü Ruh’u daha izlenebilir ve heyecanla takip edilebilir bir uyarlama yapmaya yetiyor. Filmin amacı da aslında bu; yalnızca izlenebilir ve adrenalin seviyesini arttırabilir kılmak. Aslında her korku-gerilim yapımında altta yatan sebep bu olsa da türün örneklerine bakıldığında çoğu filmde hikayenin altının doldurulmaması ve karakterlerin havada kalması, yan öykülerin eksikliği gibi mevzular seyir zevkini kolayca olumsuz yönde etkiliyor. Kötü Ruh’ta bunların var olduğunu söylemek doğru olmaz lakin Alvarez’in taktiği, seyircinin tüm bu ögeleri aramasının önüne geçmekte oldukça başarılı olmuş gözüküyor. Filmin içinde mantık aramak için yanıp tutuşan tuhaf beyinler dahi Kötü Ruh’u seyrederken zaman zaman yerlerinden zıplayan fakat rahatça arkasına yaslanıp doksan dakikanın zevkini çıkaran beyinler haline gelecektir. Yine de 81 versiyonunun kültleşmesine yardımcı olan o mizah unsurlarının görülmüyor oluşu filmin eksikliğini hissettiren yanlarından.
Sonuç olarak Kötü Ruh, Alvarez gibi ilk uzun metraj filmini yapacak bir yönetmen için oldukça iddialı ve risk alınmış bir yapım olarak yönetmenini bu zorlu sınavdan kolaylıkla geçirebilecek kadar başarılı diyebiliriz. Türün sevenleri için bu sezondan kaçırılmayacak bir fırsat, sinemasever her birey içinse gözleri kısıp biraz titremek için fazlasıyla ideal.