Biraz trajik, biraz komik, biraz da korkutucu!
Yazar: Melis ZararsızToronto film Festivali'nde ilk gösterimi gerçekleşen, bizde de vizyondan önce 2012 Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde gösterilen Aramızda Bebek Var (Un heureux événement), bu haftaki vizyon filmlerinden biri. Eliette Abecassis'in otobiyografik romanından uyarlanmış olan filmin Fransız yönetmeni Rémi Bezançon'un filmografisine baktığımızda da, daha önce benzeri romantik aşk hikayeleri anlattığını görüyoruz.
Daha önce binlerce kez başka senaristler ve yönetmenler tarafından konu edilmiş bir hikaye ile karşı karşıya kaldığımızı da önceden belirtelim. Hikaye, klasik olarak, aşık bir çiftin çocuk sahibi olduktan sonra yaşadığı şaşkınlıklar, sorumlulukla ilgili zorlukların ilişkiye yansıması, aşkın yara alması ve benzeri konular etrafında dönüyor. "Ne umduk, ne bulduk" dediğimiz türden bir durum yaşıyor çift yani... Hoş olan ise filmin bu bildik konuya rağmen, başlangıçta , esprili tutumuyla ve temposuyla seyircinin merak ve ilgisini epey yüksek tutabilmesi. Başlangıçta dememin sebebi ise, filmin biraz uzun olmasından kaynaklanıyor. Herşey anlaşıldıktan, olaylar geliştikten sonra, filmin finale gittiğini düşündüğünüz noktada, başka olaylar gelişmeye ve aslında hep aynı duruma hizmet etmeye devam ediyor.
Şu var ki, filmde seyirciyi şaşırtan önemli bir detay,büyük aşk yaşayan çiftin bebekleri olduktan sonra yaşadıklarının, ilişkiyi bir noktadan sonra "ciddi" bir şekilde sarsıyor olması. Çünkü filme kahkahalar eşliğinde başlıyor, aman canım kim bunu yaşamamıştır ki diyip, gülüp geçen bir edayla izliyoruz önce. Örneğin bir kadının anne olduktan sonra kendini çekici bulmaması, aynı zamanda erkeğin de kadına cinsel anlamda bir süre yaklaşmaması, bunlar komik geliyor ve eğleniyoruz. Ama ilişkide ciddi çatlaklar oluşmaya başladığında, filmi daha bir dikkatli izlemeye, ara ara duygusallaşmaya ve oturup düşünmeye de başlıyoruz. Bezançon filmin neşe ve keder dengesini iyi tutturmuş diyebiliriz.
Yönetmen, kurgusal ve sinematografik anlamda, biraz da moda olmuş teknikleri kullanıyor. Herşey şöyle başladı derken, hayır, aslında herşey böyle başladı diyerek zamanda geriye gitmek, sonra olayları hızlıca akıtıp günümüze gelmek gibi hileciklerden sözediyorum. Sinematografik anlamda da belki Amelié ve benzeri filmlerden aşina olduğumuz, çok yakın çekimler -bebeğin henüz ana karnındaki haline ani bir close-up gibi-, ya da tv'de izledikleri Uzay Yolu filminin sadece siyah ve yıldızlarla kaplı uzay boşluğunu gösterdiği karesinin tüm beyazperdeyi kaplaması ve bu uzay boşluğunun bir anda ana rahmine dönüşmesi gibi detaylar... Filme stil vermiş, keyifli anlar bunlar, evet tanıdık, ama sakil durmamış...
Hayatta karşılaşılan doğal olaylara bakış atan, yaşamdan bir kesit diyebileceğimiz filmlerden Aramızda Bebek Var. Çocuğu olan çiftlerin, özellikler de annelerin, "aynı benim yaşadığım süreç!" diyerek kolaylıkla özdeşleşebilecekleri, insana dair durumlar. Biraz trajik, biraz komik, biraz da korkutucu! Çocuğu olana deneyimlerini hatırlatıp "tüm yaşadıklarıma değer" diye düşündürürken, olmayana ise"acaba hiç çocuk yapmasam mı" sorusunu sordurtur çünkü!
twitter:@blossomel