“Motherless Brooklyn”, senaryosunu da Jonathan Lethem’in aynı isimli romanından (1999) uyarlayarak yazan (ve yapımcılarından biri de olan) başrol oyuncusu Edward Norton’un yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Dünya prömiyeri, 30 Ağustos 2019’da Telluride Film Festivalinde yapılan ve 1 Kasım 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 6.8 /10 (44.148 oy) ve 4.1/5 (2.500 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.3/10 (216 yorum) ve 60/100 (36 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, orta karar ile iyi arasında bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de, Lethem’in orijinal romanındaki olaylar 1999 yılının New York’un da yaşanmasına karşın Norton’un bir el becerisiyle senaryoda bu tarihi 1950’ler olarak düzelttiği ve içine (New Yorklu şehir planlamacısı Robert Moses’dan esinlenerek bir yerlerden oldukça tanıdık da bulacağınız) gözü beton ve inşaattan başka bir şey görmeyen Moses Randolph karakterini de ilave ettiği bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, 26 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve şaşırtıcı bir biçimde 18,48 milyon dolarlık bir hasılat rakamıyla da gişeye çakılan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, “neo – noir” tarzın bütün karakteristik özelliklerinin, Edward Norton’un “üst seviyedeki” oyunculuk performansı ile taçlandırılarak sunulduğu harika bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Zira öncelikle “neo – noir” adına:
• Kadın (Gugu Mbatha-Raw’un canlandırdığı Laura Rose), karanlık, suç ve yozlaşmanın her türlüsü ile kin, nefret, şüphe, ihanet, fütursuzca tüketilen sigara, sokaklardaki rengârenk neon ışıkları ve bardaktan boşalırcasına yağan yağmur, bu filmde de eksik değil…
Ki, senaryoyu tamamladığında bunun bilincinde olan Norton, başlangıçta filmin Paul Thomas Anderson veya David Fincher gibi “neo – noir” ustalarınca hayata geçirileceğini ummuş… Ancak Warner Bros. Pictures’ın Başkanı (Chairman) Toby Emmerich’in cesaretlendirmesi sonucunda yönetmenliği de kendisi üstlenmiş…
Edward Norton’un “üst seviyedeki” oyunculuk tanımı için de:
• Her zamanki gibi öncelikle döktürdüğünü belirtmemiz gerekiyor…
Kısa aralıklarla meydana gelen istemsiz, hızlı, ani bedensel tikler ve ses tiklerinin oluşturduğu nörolojik veya “nörokimyasal” kalıtsal bir rahatsızlık olan "Tourette sendromu" ndan mustarip Lionel Essrog karakterinde, kimsenin ağzını açmasına fırsat vermeyecek kadar müthiş oynamış…
Elbette varlıklarıyla ciddi anlamda renk katan Alec Baldwin, Willem Dafoe ve Bruce Willis gibi usta isimlerinde haklarını yememek lazım…
Zira onlarda, (oldukça yorgun ve yıpranmış bir görüntü sergiliyor olmalarına rağmen) en az Norton kadar formdaydılar bu filmde…
Unutmadan İngiliz rock grubu Radiohead’in vokalisti Thom Yorke’un bu film için besteleyerek hem kendisi tarafından rock, hem de trompetçi Wynton Marsalis ve arkadaşlarınca Laura Rose’un babası Billy’nin (Robert Wisdom) “Jazz Club” ın da bir de caz formatında yorumladıkları “Daily Battles” isimli parça da filme damgasını vuran önemli bir değerdi…
Tabii, aynı Wynton Marsalis ile Jerry Weldon, Isaiah J. Thompson, Russell Hall ve Joe Farnsworth’dan oluşan grup tarafından icra edilen “Blues Walk” ve “Jump Monk” isimli parçalar ile bir caz klasiği olan (ve Charlie Parker, Dizzy Gillespie, Thelonious Monk, Curly Russel ve Buddy Rich’li efsane kadronun orijinal kaydı ile sunulan) “Relaxing With Lee” yi de atlamamak gerekiyor…
Doğrusunu isterseniz özet olarak, Alan Ng’nin 31 Ekim 2019 tarihli Film Threat’deki (100 üzerinden 90 verdiği) ve “L.A. Confidential (1997) dan beri bu kadar iyi bir suç ve gerilim filmi izlememiştim” cümlesiyle başladığı yorumundaki gibi bizde beğendik “Motherless Brooklyn” i…
Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama tek bir “spoiler vermeden” buraya kadar yazdıklarımızın tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun… Ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz puan ve yorumlarda söylenilenlere aldırmadan “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…