İhanet
Yazar: Ali ErcivanBaşrolünde Tilda Swinton'ın yer aldığı 2010 yapımı Benim Adım Aşk (Io Sono L'Amore) geçtiğimiz aylarda ülkemizde vizyona girdi. Swinton, söz konusu filmde, tekstil devi bir İtalyan ailenin yabancı uyruklu gelinini canlandırıyordu. Aşçılık yapan bir adama aşık olduktan sonra, yaşamının aslında nasıl bir hapishane olduğunun farkına varıyor ve sevdiği adamla yeni bir hayata başlamak için her şeyi geride bırakmaya razı oluyordu.
Bizde daha geç vizyona giren ama aslında 2009 yapımı olan Fransız filmi İhanet (Partir) ise doktor kocası ve iki evladıyla küçük burjuva yaşamının içinde kendini mutlu zanneden bir kadını, Suzanne'i anlatıyor. Yine usta bir İngiliz aktris Kristin Scott Thomas tarafından canlandırılan Suzanne de yabancı uyruklu. İngiliz. Evliliği için memleketinden, geçmişinden, mesleğinden, hatta dilinden vazgeçmiş. Gündelik yaşamında sadece Fransızca konuşuyor. Ve kendini mutlu zannediyor. Ta ki o da alt sınıftan bir adama aşık olana dek. Evlerindeki tadilat işlerine yardım eden Ivan ile yaşadığı ilişki, Suzanne'in o güne dek sürdürdüğü evlilik hayatından kaçıp kurtulmak istediğini anlamasına vesile oluyor.
Aslında benzeri yığınla örneğini izlediğimiz bir şablon bu. Benim Adım Aşk ve İhanet, sadece iki yakın zamanlı örnek. Aralarındaki fark ise, İtalyan filmi bu şablona cesur ve yenilikçi bir üslupla yaklaşmayı başarırken; İhanet'in boğucu vasatlığı, sıradanlığı. "Yönetmen bu filmi çekmeyi neden istemiş olabilir?" diye düşündürtecek kadar.
Kadın yönetmen Catherine Corsini'yi, aşkı uğruna burjuva yaşamının bütün nimetlerinden vazgeçen bir kadının, ekonomik zorluklarla dolu bir hayatı tecrübe etme süreci ilgilendirmiş. Suzanne'in gururunu ayaklar altına alıp neredeyse dilenecek noktalara düşmesi, çaresiz kaldığında hırsızlık bile yapması, güçlü kocasının tüm nefes alma olanaklarını engellemesine rağmen aşkından vazgeçmemesi. Ancak oldukça geniş bir süreci anlatan film o kadar hızlı ve kestirmelerle ilerliyor ki, karakterlerin iç dünyasına girebilmek güçleşiyor.
Bunun sebebini de anlayabiliyor insan. İhanet, sadece 82 dakikalık bir film. Karakterlere ve süreçlere biraz daha derinlemesine bakmak, bu sürenin en az 15-20 dakika uzaması demek. Ve şu kısacık haliyle bile bitmek bilmeyen, akmayan bu filmin bir de daha uzun olmasına nasıl katlanılırdı, tahayyül edemiyorum.
Kristin Scott Thomas dışında Sergi Lopez ve Yvan Attal gibi Avrupa sinemasının iki usta oyuncusuna da yer veren İhanet, romantik bir aşk filminden ziyade sürekli uç tepkiler gösteren, nevrotik bir kadının hikayesi gibi. İyi oyunculuklara rağmen, derinlikten ve duygusallıktan uzak.
Twitter: aliercivan