Hesabım
    İlahların Aşkı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    İlahların Aşkı

    İlahların Aşkı

    Yazar: Ali Ercivan

    Bütün masalların böyle mi başlaması gerekir? "Evvel zaman içinde..." Şimdi, günümüzde, böbrek yetmezliği olan küçük bir kız çocuğu, bir masalı yaşayamaz mı? Senarist ve yönetmen Neil Jordan'ın, kendi ülkesinde çektiği ve masalların peşinden gittiği filmlerini hatırlıyoruz, seviyoruz. Ülkemizde İlahların Aşkı gibi alakasız bir isimle vizyona giren Ondine de bu anlamda tam onun kalemi. Masallara inanmaya, umut etmeye ihtiyacı olan bir grup insanı anlatıyor.

    Colin Farrell tarafından canlandırılan Syracuse, hayattan beklentisi kalmamış bir balıkçı. Alkolik dönemlerinde kendini öyle soytarı hallere düşürmüş ki, yaşadığı balıkçı kentinde ona ses benzerliğinden yola çıkarak Circus diyorlar. İki buçuk senedir ağzına içki sürmemiş. Bunun tek sebebi de eski eşiyle beraber yaşayan küçük kızı. Ve bir gün, Syracuse'un ağına genç bir kadın takılıyor. Sembolik olarak değil, gerçekten. Ölmek üzereyken denizden çıkarıyor onu. Kızıyla birlikte, onun bir deniz kızı, bir tür peri olabileceğine inanıyorlar. Ya da inanmak istiyorlar. Çünkü inanmaya ve umuda ihtiyaçları var.

    Özellikle Wong kar-Wai ile ortak çalışmalarından tanıdığımız usta görüntü yönetmeni Christopher Doyle'un da katkısıyla gerçek dünya ile masalsı olanı birleştirmeyi başarıyor Jordan. Keşke finaline doğru ibre daha çok gerçeğe kaymasa, benzeri bir yolu izleyen 1996 yapımı Çayır Köpekleri gibi mesela, masalsı bir noktaya ulaşsa diye düşünmeden edemiyor insan. Ama karakterlerine, ancak masal kahramanlarının başına gelebilecek türden mucizeler yaşatıyor yine de Jordan.

    Senaryosunda bazı duygusal süreçlerin fazla keskin ilerlemesi dışında, ince ve mütevazı bir film İlahların Aşkı. Ancak sesimizi İrlanda'ya duyurabilmek ve Neil Jordan'a The Crying Game ya da Michael Collins gibi daha büyük, daha önemli filmler yaratmasını özlediğimizi iletebilmek de isterdik.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top