Senaryosunu, ilk uzun metrajlı sinema filmini çeken yönetmen Duncan Jones’un bir hikayesinden uyarlayarak Nathan Parker’ın yazdığı “Moon”, 5 milyon dolarlık mütevazı bütçesine karşın ilgiyle izlenilen bir film olarak çıkıyor karşımıza…
Fosil enerji yakıtlarının tükendiği “yakın bir gelecekte” Lunar Endüstri Şirketi Ay’ın karanlık yüzünde, Helyum – 3 (3He) üretiminin yapılarak uzay kargosu aracılığı ile dünyaya ulaştırılacağı Sarang Madencilik Üssünü kurar…
Bu üs deki mürettebat sayısı bir, çalışma süresi de üç yıldır…
Şu an hali hazırda mevcut olan mürettebat Sam Bell’dir (Sam Rockwell) …
Kendisine verilen görev, Rover ile maden toplayıcıya giderek toplanan helyumu alıp dünyaya göndermekten ibarettir…
Tabii bu basit “görev tanımında” Sam’in tek yardımcısı ise, berberlikten aşçılığa ve hatta doktorluktan tamirciliğe kadar elinden her iş gelen yapay zekaya sahip robot Gerty’den (seslendiren Kevin Spacey) başkası değildir…
Bu arada “belirli süreli iş sözleşmesinin” tamamlanmasına iki hafta kalmış olan Sam’in, yaptıkları görüntülü görüşme esnasında dünyadaki karısı Tess (Dominique McElligott) ve kızı Eve (Rosie Shaw – Kaya Scodelario) ile de tanışıyoruz…
Boş zamanlarında spor yapmanın yanı sıra TV’de izleyen Sam, TRT’nin siyah – beyaz tek kanallı olduğu yıllarda “Tatlı Cadı” olarak yayınladığı çokça beğenilen efsanevi “Bewitched” (1964 – 1972) dizisine de şöyle bir bakıyor…
Kahve yapmak üzere fincanına sıcak su doldurmakta olan Sam, bir ara odadaki koltukta oturmakta olan bir kadın gördüğünü zannederek, döktüğü su ile elini yakar…
Elbette sorduğunda eline “bandajla” tedavi uygulayan Gerty’e, ciddi bir zaaf olacağını düşündüğü için “hayal gördüğünü” söylemek istemez…
Zaten evine dönmesine de şunun şurasında ne kalmıştır ki…
Ser verecek ama sır vermeyecek ve biraz daha sıkacaktır dişini…
Yalnız dışarıya çıktığında bu kez de maden toplayıcı Matthew’un yanında aynı hayali görünce Sam, şaşkınlıkla kaza geçirerek yaralanır…
Gözlerini açtığında revirdedir, başında da Gerty durmaktadır…
Kısa sürede toparlanan Sam, arıza yapan Matthew’u onarmak istediğini söylese de dünyadaki firma yetkililerinden izin alamaz…
Dışarıya çıkmayı kafasına koymuş olan Sam, bir yolunu bularak Gerty’i ikna eder ve diğer Rover’ı alarak kaza mahalline doğru yola koyulur…
Fakat o da ne?
Kaza yapan Rover’ın içinde baygın ve yaralı vaziyette olan bir başka Sam daha vardır…
Eli “bandajsız” olan sağlıklı Sam, araçta bulduğu eli “bandajlı” Sam’i revire taşır…
Başlangıçta pek iyi geçinemeyen Sam’lerin her ikisi de gerçek Sam Bell’in kendisi olduğunu iddia ederken, bir diğerini de “klon” olmakla itham etmektedir…
Evet bu durum, başlı başına bir sorundur…
Ancak kendilerini bekleyen asıl sorun, yaşanan kaza sonrasında dünyadan gönderilen Eliza isimli bir uzay aracındaki üç kişilik bir kurtarma ekibinin üsse gelmekte olmasıdır…
Neden mi?
İşte filmin, sürprizlerle dolu en şahane bölümü de burası…
Aradan geçen onca zamana rağmen fırsat bulup da halen izlemediyseniz, “one man show” yapan Academy, Golden Globes ve BAFTA Ödüllü Sam Rockwell’ın performansını kesinlikle kaçırmayın deriz…
Keyifli seyirler,