Beklentilerimin oldukça altında bir filmle karşılaştım. Scorsese eski günlerini mumla aratıyor zaten yıllardan beri (son 10 yılda çektiği filmlerden ''Köstebek'' hariç beğendiğim bir filmine rastlamadım ne yazık ki (''Köstebek'' 'te bir yeniden çevrimdi zaten, o filmin de ne kadar yönetmene ait bir yapım olduğu tartışılır). ''Hugo'' filmine geri dönersek, filmin en büyük sorunu bence zayıf senaryosu ve soğuk, içine girilmesi zor atmosferi, Geçen sene birçok sinema eleştirmeni tarafından yere göğe sığdırılamayan bu filmin bu kadar övülmesinin altında yatan gerçek neden tabii ki Georges Méliès gibi bir üstadı içinde bulundurması. Sinemaya aşık olan bizler böyle şeyleri çok severiz (yani geçmişte unutulan değerli kişilere yapılan ''vefa'' yı. Günümüz popüler sinemasında böyle şeylere rastlanmaz çünkü. Herşey bugüne aittir. Geçmişe ait herşey artık çöptür ve değersizdir. Maalesef ''yeni dünyada'' bu böyle. Popüler olan gereğinden çok çok daha fazla değerli. Geçmiş ise gereğinden çok çok daha fazla değersiz, önemsiz. Bu filmde Scorsese geçmişe hak ettiği değeri vererek sinemaseverlerin, sinema eleştirmenlerinin ve Akademi üyelerinin gözüne girmiş anlaşılan. O yüzdende film en iyi film adayları arasındaydı 2011'de. Bunlar elbette güzel unsurlar ama bir filmi iyi yapmaya yetmiyor. Çocuk karakterlerin inandırıcılıktan uzak oluşu (özellikle Hugo Cabret' in), Ben Kingsley dışında oyunculukların başarısız olması, bir çocuk için fazla ''cool'' hissi veren sinema dili, bir yetişkin için ise fazla naif dokusu. Tüm bunlar filmi beğenmemi engelledi ve açıkcası çok daha iyi bir film bekleyen beni hayal kırıklığına uğrattı. Sinema sanatına olan vefa kısmı hariç ve Georges Méliès' i yeni kuşaklara tanıtması açısından filmi yine de yerin dibine sokamadım. Ama çok daha iyi bir senaryo ile bu film bir klasik olabilirdi.