Yeterince özgün bulduğumuz senaryosuna da imzasını atan Jonas Barnes'ın, Michael Manasseri ile birlikte ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çekmek gayesiyle yönetmen koltuğunda oturdukları “Babysitter Wanted / Bebek Bakıcısı Aranıyor”; gizemini son saniyesine kadar koruyan sağlam etkilere sahip bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle (ağırlıklı olarak kapalı tek mekan da) çekildiği her halinden belli olan ve söz konusu parasal kısıtın; ışık, gölge, renk, ses, müzik ve sınırlı görsel efekt uygulamalarıyla aşılmaya çalışıldığı Amerikan yapımı bu "bağımsız (indie)" filme biraz daha yakından bakalım...
***
Dini bütün bir anne olan Linda Albright'ın (Nana Visitor) on sekiz yaşındaki kızı Angie (Sarah Thompson), uzaktaki bir kasaba üniversitesi olan Adams Halk Eğitim Merkezi'ndeki Sanat Tarihi Bölümü'ndeki öğrenimine başlamak üzere evinden ayrılır...
Angie'nin konaklayacağı üniversite yurdundaki oda arkadaşı, ot kullanmayı seven pasaklı Erica'dır (Jillian Schmitz)...
Ve...
Üstelik kendisinden önceki kız, ayrılırken yatağı da beraberinde götürdüğü için; Angie şimdilik kanepenin üzerinde uyuyabicek, parası olduğunda da kendine yeni bir yatak satın alabilecektir...
***
Neyse...
Odaya yerleşir yerleşmez de, saatin biraz ilerlemiş olmasına karşın; sokaktaki bir telefon kulübesinden Angie, annesini arayarak durumundan haberdar eder...
Ama Angie'nin annesinin tek merak ettiği husus; yakınlarında, ibadet edebileceği bir kilisenin bulunup bulunmadığıdır...
Gerçi, "armut dibine düşer" denildiği şekilde; Angie'nin ruh hali de, annesininkinden çok da farklı değildir...
***
Ertesi sabah...
Angie ile Erica, ikinci el bir satılık yatak ilanı bulmak amacıyla üniversite kampüsünün etrafındaki ilan panolarından birine uğradıklarında; Cumartesi gününden bu yana kayıp olan Rebecca Miller'a (Tina Houtz) ilişkin fotoğraflı bir kayıp ilanının, Rebecca'nın annesince (Linda Neal) iliştirildiğini görürler...
Kızlar, herhangi bir yatak ilanına rastlayamasalar da; Avrupa ülkeleri ile ABD'de oldukça yaygın olan (ve genellikle de para kazanarak okumak mecburiyetinde olan öğrenciler için neredeyse şahane bir fırsat olarak görülen) bebek bakıcılığı iş ilanı, Angie'nin bir hayli dikkatini çeker...
Ki ilandaki adres; kasaba kırsalındaki Montague bölgesine ait olup, bulundukları yere de oldukça uzak bir mesafededir...
Bu arada yüzünü göremediğimiz bir erkek (Monty Bane), özellikle de bebek bakıcılığı ilanını panodan alarak cebine indiren Angie'yi; arkadan, sessizce süzmektedir...
***
Derken...
Derste projeksiyon cihazı ile tahtaya yansıtılan, Hans von Aachen'ın, (İngiltere'nin koruyucu meleği) "Aziz George ejderhayı öldürüyor" isimli tablosunun görseli çerçevesinde; Hristiyan dünyasının orta çağdaki din ve şeytan anlayışı incelenmektedir...
Aynı esnada...
Biraz önce Angie'yi çaktırmadan izleyerek takip etmiş olan ve şimdi de, ders yapılan karanlık oditoryumun kapısına dikilmiş olan erkek ile; o erkeği, Hans von Aachen'ın tablolarındaki şeytana benzeten Angie, bir ara göz göze de gelirler...
***
Çok geçmez...
Dersten çıkan Angie, telefon açmak suretiyle; bebek bakıcılığı yapılacak evin adresini öğrenir...
Kasabanın bayağı bir dışındaki, geçimlerini hayvancılık ve çiftçilikle uğraşarak sağlayan Stanton ailesinin tadilatını sürdürmekte oldukları eve vardığında kendisini; Jim (Bruce Thomas) ve Violet Stanton (Kristen Dalton) çifti ile çoğu kez uyurken dahi üzerinden çıkartmadığı "kovboy kostümlü" oğulları küçük Sam (Kai Caster) karşılar...
Gerekli konuşmaların ardından da Angie'nin, Cuma akşamı işe başlamasına karar verilir...
Angie, işi de kapmış olmasının verdiği rahatlıkla kasabaya dönerken; en başından beri peşindeki bir çift meraklı gözün, halen kendisini izlemekte olduğunun farkında değildir...
***
Dönüşte Angie ilk olarak, bir gece önce telefon kulübesinden çıktığında çarpıştığı Rick (Matt Dallas); sonrasında da Erica'nın, kendisi gibi uyuşturucu ot müptelası olan erkek arkadaşı Hal (Brett Claywell) ile tanışır...
Erica ile yatağını kendisine hediye edeceğini belirten Hal'ı odada bırakan ve yurt binasının kapısının karşısında bekleyen takipçisiyle bakışmasının ardından Angie, bir kez daha Rick'e rastlayacağı kiliseye atar kapağı...
Zira Rick, aslında bir papaz yardımcısıdır da...
Kiliseden birlikte çıktıklarında Angie, bu takip ediliyor olma hissinden Rick'e de söz eder...
Ancak "koruyucu melek ve hayran" esprisi de yapan Rick'e göre, Angie'nin ki sadece bir kuruntu da olabilir...
***
Bir sonraki sabah...
Rebecca Miller'ın panodaki kayıp ilanını, odasının kapısına iliştirilmiş olarak bulan Angie, soluğu polis karakolunda alır...
Kendisini dinleyen Şerif Dinelli (Bill Moseley) ve Şerif Yardımcısı Connor (Jeff Markey); Angie'ye endişe etmesini gerektirecek bir durumun olmadığını söylerlerken, olası bir acil durumda araması için Şerif, telefon numarasını ihtiva eden kartviztini de verir Angie'ye...
***
Bebek bakıcılığının yapılacağı ilk Cuma akşamı, Angie'nin otomobili beklenmedik bir biçimde arızalanınca; yardımına koşan Rick, kendisini Stanton'ların evine kadar götürür...
Angie eve girdiğinde; Jim ile Violet dışarıya çıkmaya hazırlanırlarken, Sam'de üst kattaki odasında çoktan uykuya dalmıştır bile...
Yani Angie'nin yapacağı tek şey, sessizce oturup kitabını okuyarak dersini çalışmaktır...
Eğer sürekli olarak telefonla taciz edilmemiş ve uykusundan uyanmaz çok acıktığını ifade eden Sam; kendisi için özel olarak hazırlanarak buzdolabına yerleştirilmiş gıdaları hızlıca tüketirkenki, garip yeme içme alışkanlıklarını sergilememiş olsaydı...
***
Bir ara evin dış kilidinin zorlandığını da hisseden Angie, vakit geçirmeksizin telefonla Şerif Dinelli'yi arar...
Birazdan gece devriyesine çıkacak olan Şerif, kendisine de uğrayabileceğini belirterek Angie'yi biraz rahatlatır...
***
Bu arada mikrodalga fırında az pişirilmiş kanlı sıcak et parçacıklarını, soğumalarını dahi beklemeden ketçap gibi kullandığı tabaktaki kana bulayarak büyük bir iştahla midesine indiren Sam; yatağına dönmek yerine, evin içinde Angie ile köşe kapmaca oynamaya başlar...
***
Telaşa kapılarak yardımına gelmesi amacıyla aradığı Rick, Angie'ye doğru yaklaşmaktayken; arkasından korna çalıp selektör yaparak gelen (o an için sürücüsünün kimliğini bilemediğimiz) bir başka araç tarafından güvenliği tehlikeye düşürülmüş ve Angie ile Sam'in bulunduğu evin kapısının kilidini kıran (Angie'nin ardında, gölgesiymişçesine dolanan) iri cüsseli erkek de içeriye dalmıştır...
Dakika 42...
Geride sizleri, işlenen yirmi civarındaki cinayetin gerçek fail ve sorumluları ile nedenine dair ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran; 46 dakikalık, oldukça kanlı bir bölüm daha bekliyor olacak...
Eminiz fırsat bulup da bu filmi, şu ana kadar izleyememiş olan türün meraklıları kesinlikle pişman olmayacak ve hatta bayılacaklar da...
Sinema sanatı adına, şu ana kadar bizim merak ettiğimiz tek nokta ise; Barnes ve Manasseri ikilisinin, bu başarılı birlikteliği hangi sebeple sürdürememiş olmaları...
Keyifli seyirler,