Nicolas Cage New Orleans'a son uğradığında, Werner Herzog yönetimindeki Kötü Polis (Bad Lieutenant: Port of Call New Orleans) filminde gayet iyi bir iş çıkarmıştı. Aradan geçen iki sene içerisinde yalnızca Kick-Ass'teki yardımcı rolüyle vasatı aşabilen aktörün 2011 yılında dört filmi sinemalara uğradı. Cadılar Zamanı (Season of the Witch), İntikam Yolu (Drive Angry), Trespass derken şimdi de daha adına karar verilirken bile mutabakata varılamamış İntikamın Bedeli (Seeking Justice) ile karşımızda Nicolas Cage...Proje başlangıcında Hungry Rabbit Jumps olarak yola çıkan, Justice olarak değiştikten sonra Seeking Justice'e evrilen filmin bu konudaki kararsızlığı bütün işleyişine de yansımış gibi...
Kendi halinde bir öğretmen olan Will Gerard'ın karısı daha önceden bu suçtan hüküm giymiş bir serseri tarafından tecavüze uğrar. Henüz olayın gerçekleştiği gecede, mantıklı düşünmek için zaman bile bulamamışken yanına yaklaşan ve kendini Simon olarak tanıtan bir adam, Will'e son derece gizli bir örgütün parçası olduğunu, isterse 'durumu çözebileceğini' söyler. Durumu çözmek serserinin öteki dünyaya postalanması anlamını taşımaktadır, üstelik Simon bu iş için finansal yönden hiçbir şey istememektedir. Ancak tek bir şartı vardır; ihtiyaç duyduğunda Will'den bir iyilik isteyecektir...
Eşinin tecavüzcüsünün çok kısa bir süre içerisinde hakk'ın rahmetine kavuşmasıyla rahatlayan Will sonradan anlayacaktır ki bu örgüt kurban yakınlarından oluşmaktadır. Sonuç açıktır: Karısına tecavüz edeni temizleyen eski bir kurban yakınıysa onun da borcunu ödemesi için başka bir kurbanın intikamını alması gerekecektir.
Bu şekilde başlayan hikayenin bize ilginç bir olay örgüsü sunacağını düşünebilirsiniz. Ancak bu gizli örgütün işlerini tamamen kurban yakınları vasıtasıyla halledişini ve inanılmaz beceriksiz üst düzey yöneticilerini işin içine kattığınızda, filmin bazı söylemleri inandırıcılıktan oldukça uzak. Daha kendilerini korumayı bilmeyen ama etrafta mafya gibi dolaşan bu insancıkların güvenlik kuvvetlerinin, eğitim sisteminin, hatta halkın içinde nasıl örgütlenebildiği tam bir muamma. Bu muammanın size verdiği tatminsizlik hissi, 70'lerde altın çağını yaşayan yarı komplo teorisi yarı intikam filmlerinin ruhuna erişmenizi büyük ölçüde engelliyor. İşin komplo kısmı bir kenara atılınca elimizde sadece 'vigilante' boyutu kalıyor ki zaten modern filmlerde hiçbir zaman hakkı verilemeyen bu alt tür de filmin hızlıca 'haksız yere suçlanan adam' sularına girmesiyle kaybolup gidiyor.
İntikamın Bedeli'nin senaryosu akla gelen bir hikayenin uzatıldıkça uzatılması gibi. Ufak bir fikir, birkaç ünlü oyuncu 105 dakikayı doldurmaya çalışıyor. Acınası örgütümüzün, filmin bir sahnesinde mekan olarak kullanılan Katrina Kasırgası sonrası kaderine terkedilmiş alışveriş merkezini üs olarak belleyip, buradan dış dünyaya yönelik öfkelerini kustuklarını gösteren bir senaryo yazmak daha mantıklı olabilirdi. Bu gibi bir senaryo en azından 60 dakikalık bir TV filmini ya da üç filmden oluşan o eski korku antolojilerini kurtarırdı. Eğer bu söylediğim yapılmış olsaydı tabloid bir gazetenin ilk sayfasının yarısını kaplayan 'Suçlu Aranıyor' yazısı ve hemen yanındaki Nicolas Cage fotoğrafı bize gülünç gelmeyebilirdi.
Kesin olan bir şey varsa o da aşırı meşgul aktörümüz Nicolas Cage'in birileri tarafından silkelenmesi gerektiği. Bundan sonraki projesinin ilki yerlerde sürünen Ghost Rider'ın devam filmi olması, kendisinin yeni hayat felsefesini çok açık bir şekilde ortaya koyuyor: Parayı al ve kaç! Kendisine tavsiyem bunu yaparken hafif yağlı saçları, keçi sakalı ve her filmde daha da anlamsızlaşan surat ifadesiyle yapmaması. Zira filmin hemen başında yüzündeki maske ile dans ettiği o korkunç sahne bir süre gözümün önünden gitmeyecek gibi...
Filmin şanssız kurbanını oynayan January Jones cephesinde ise değişen bir şey yok. Her zamanki gibi yine 'güzel eş' rolüne sıkıştırılan Jones, sessiz olması ve çekici görünmesi için oraya konmuş gibi. Belki bunda bir tecavüz mağdurunu oynamasına rağmen, geçirdiği travmayı yansıtmaktan çok uzak, yetersiz oyunculuğunun etkisi vardır, kimbilir...
İntikamın Bedeli, yönetmen Roger Donaldson da dahil olmak üzere A sınıfı sanılan isimlerle yola çıkılmış, en basit tabirle 'yeni bir Nicolas Cage fiyaskosu'. Kısa sürede DVD'ye düşmesi de çok yüksek ihtimal. Yine de ben sinemada izlerim diyorsanız orası size kalmış....
firat_atac@hotmail.com / firatatac.tumblr.com