Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
‘Ay’da İlk İnsan’ın bence başarısı şu: Doğru çizilmiş portrelerle ve tercih noktalarıyla ilerliyor. Filmde bilim fazlasıyla var ve astronotların ne kadar çok bilgiyle yüklü olarak hareket ettiklerini görüyorsunuz. Öykünün uğradığı duraklar yaşanmışlıklarla dolu; örneğin Roger Chaffee, Ed White ve Gus Grissom’ın yangın sonucu hayatlarını kaybettiği olay, ‘Amerikan Havacılık Tarihi’nin en büyük trajedilerinden biri. Ve en önemlisi Chazelle’in anlatımında Amerikanvari kahramanlık tonu, perdeye en alt düzeyde yansıyor.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
Tabii Chazelle'e bu perspektifi veren filmin uyarlandığı James R. Hansen'ın First Man: The Life of Neil A. Armstrong kitabı. Ama Chazzelle, Whiplash'te olduğu gibi kamerasını adeta kahramanı Neil'e odaklayarak onun ruh halini çok iyi yansıtmayı başarıyor ve kitaptan aldığı perspektifi perdeye iyi yansıtıyor. Özellikle uzay yolculuğunda adeta bizi uzay kapsülüne sokup Neil'in yaşadıklarını birebir hissetmemizi sağlıyor. Fakat bununla da sınırlamıyor yönetmen. Bir yandan da 60'ların politik, sosyal atmosferini de işliyor. Vietnam'ı, NASA'nın çalışmalarının toplum tarafından sorgulanmasını, uzay yarışındaki popülizmi, astronotlar arasındaki rekabeti, dayanışmayı filmin fonuna ustaca yerleştiriyor. Oscar yarışında adı geçen filmlerden biri Ay'da İlk İnsan. Bu yarışta iddialı olur mu bilinmez. Ama Chazzelle'in bağımsız sinema anlatısıyla anaakım sinema anlatısını iyi harmanlaması, Hollywood'un sevdiği klasik başarı öykülerine farklı bakmayı becermesi filmin bu yarışta elini güçlendiriyor...
Eleştirinin tamamı için: Sabah
T24
Yazar: Atilla Dorsay
James Hansen imzalı kitaptan uyarlanmış film, ayrıca kimi unutulmaz sahneler içeriyor. Yalnızca aya yolculukla ilişkili olarak değil. Ama kimi aile sahneleri de... Örneğin Neil’in asıl büyük yolculuğuna çıkmadan önce çocuklarıyla vedalaşmaktan kaçınması ve bunu eşinin zoruyla yapma çabası gibi. Zaten karı-kocayı oynayan Ryan Gosling ve Clare Foy’un son derece başarılı olduğunu söylemek şart. Onları çevreleyen özellikle erkek karakter oyuncularının da... Birçok açıdan görülmesi gereken, ilginize değer bir film.
Eleştirinin tamamı için: T24
Gazete Duvar
Yazar: Şenay Aydemir
Damien Chazelle ilk kez kendi elinden çıkmayan bir senaryo için kamera arkasına geçince ister istemez bazı şeyler de değişiyor ama temel yaklaşımın aynı olduğunu söylemek gerek. James R. Hansen’in Ay’a ayak basın ilk insan Neil Armstrong’un hayat hikayesini anlatan kitabından Josh Singer’ın (Wikileaks: Besinci Kuvvet, Spotlight, The Post) kaleme aldığı senaryo bir başarı öyküsünden çok kahramanının ruh haline odaklanıyor. Daha NASA’ya girmeden ve Ay yolculuğu projesine dâhil olmadan önce kaybettiği küçük kızının acısını unutmanın bir aracına dönüşüyor bu macera Armstrong için. Böylece bu bilindik hikayeye yeni bir kapı aralanıyor.
Eleştirinin tamamı için: Gazete Duvar
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
Armstrong'da Ryan Gosling gayet iyi ve Claire Foy'un performansının da altını çizmek gerek. İkisi özellikle final sahnesinde mükemmeller... Chazelle’in, filmlerini insanların karşı karşıya durduğu sessiz anlarda bitirmesi sadece klasik Amerikan finallerine olan tepkisini yansıtmıyor; hikâyenin henüz bitmediği hissini de veriyor. “Ay'daki İlk İnsan”ın yakın tarihin en önemli olaylarından birine tümüyle insan merkezli yaklaşımını sevdim. Daha çok sevdiğim ve etkilendiğim şeyse Damien Chazelle'in yönetmenliği oldu.
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Birgün
Yazar: Cüneyt Cebenoyan
Neil Armstrong’un aya ayak bastığını ve dünyaya geri döndüğünü biliyoruz, bunları söylemek filmin sürprizlerini açık etmek olmaz. Fakat film için asıl önemli olan Neil’in aya ayak basması değil! Film için asıl önemli olan astronotun sonunda kızının kaybını kabul edip yasını sonlandırması (kızının bileziğini uzay boşluğuna bırakmasıyla simgeleniyor) ve karısıyla yeniden iletişim kurabilecek oluşu! Belki de bu nedenle ne Armstrong’un aya ayak basışı, ne o meşhur “bir insan için küçük bir adım ama insanlık için devasa bir atılım” sözünü söyleyişi, ne de (Allaha şükür) Amerikan bayrağını aya dikişi o kadar vurgulanmıyor.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Hurriyet
‘Ay’da İlk İnsan’ın bence başarısı şu: Doğru çizilmiş portrelerle ve tercih noktalarıyla ilerliyor. Filmde bilim fazlasıyla var ve astronotların ne kadar çok bilgiyle yüklü olarak hareket ettiklerini görüyorsunuz. Öykünün uğradığı duraklar yaşanmışlıklarla dolu; örneğin Roger Chaffee, Ed White ve Gus Grissom’ın yangın sonucu hayatlarını kaybettiği olay, ‘Amerikan Havacılık Tarihi’nin en büyük trajedilerinden biri. Ve en önemlisi Chazelle’in anlatımında Amerikanvari kahramanlık tonu, perdeye en alt düzeyde yansıyor.
Sabah
Tabii Chazelle'e bu perspektifi veren filmin uyarlandığı James R. Hansen'ın First Man: The Life of Neil A. Armstrong kitabı. Ama Chazzelle, Whiplash'te olduğu gibi kamerasını adeta kahramanı Neil'e odaklayarak onun ruh halini çok iyi yansıtmayı başarıyor ve kitaptan aldığı perspektifi perdeye iyi yansıtıyor. Özellikle uzay yolculuğunda adeta bizi uzay kapsülüne sokup Neil'in yaşadıklarını birebir hissetmemizi sağlıyor. Fakat bununla da sınırlamıyor yönetmen. Bir yandan da 60'ların politik, sosyal atmosferini de işliyor. Vietnam'ı, NASA'nın çalışmalarının toplum tarafından sorgulanmasını, uzay yarışındaki popülizmi, astronotlar arasındaki rekabeti, dayanışmayı filmin fonuna ustaca yerleştiriyor. Oscar yarışında adı geçen filmlerden biri Ay'da İlk İnsan. Bu yarışta iddialı olur mu bilinmez. Ama Chazzelle'in bağımsız sinema anlatısıyla anaakım sinema anlatısını iyi harmanlaması, Hollywood'un sevdiği klasik başarı öykülerine farklı bakmayı becermesi filmin bu yarışta elini güçlendiriyor...
T24
James Hansen imzalı kitaptan uyarlanmış film, ayrıca kimi unutulmaz sahneler içeriyor. Yalnızca aya yolculukla ilişkili olarak değil. Ama kimi aile sahneleri de... Örneğin Neil’in asıl büyük yolculuğuna çıkmadan önce çocuklarıyla vedalaşmaktan kaçınması ve bunu eşinin zoruyla yapma çabası gibi. Zaten karı-kocayı oynayan Ryan Gosling ve Clare Foy’un son derece başarılı olduğunu söylemek şart. Onları çevreleyen özellikle erkek karakter oyuncularının da... Birçok açıdan görülmesi gereken, ilginize değer bir film.
Gazete Duvar
Damien Chazelle ilk kez kendi elinden çıkmayan bir senaryo için kamera arkasına geçince ister istemez bazı şeyler de değişiyor ama temel yaklaşımın aynı olduğunu söylemek gerek. James R. Hansen’in Ay’a ayak basın ilk insan Neil Armstrong’un hayat hikayesini anlatan kitabından Josh Singer’ın (Wikileaks: Besinci Kuvvet, Spotlight, The Post) kaleme aldığı senaryo bir başarı öyküsünden çok kahramanının ruh haline odaklanıyor. Daha NASA’ya girmeden ve Ay yolculuğu projesine dâhil olmadan önce kaybettiği küçük kızının acısını unutmanın bir aracına dönüşüyor bu macera Armstrong için. Böylece bu bilindik hikayeye yeni bir kapı aralanıyor.
Habertürk
Armstrong'da Ryan Gosling gayet iyi ve Claire Foy'un performansının da altını çizmek gerek. İkisi özellikle final sahnesinde mükemmeller... Chazelle’in, filmlerini insanların karşı karşıya durduğu sessiz anlarda bitirmesi sadece klasik Amerikan finallerine olan tepkisini yansıtmıyor; hikâyenin henüz bitmediği hissini de veriyor. “Ay'daki İlk İnsan”ın yakın tarihin en önemli olaylarından birine tümüyle insan merkezli yaklaşımını sevdim. Daha çok sevdiğim ve etkilendiğim şeyse Damien Chazelle'in yönetmenliği oldu.
Birgün
Neil Armstrong’un aya ayak bastığını ve dünyaya geri döndüğünü biliyoruz, bunları söylemek filmin sürprizlerini açık etmek olmaz. Fakat film için asıl önemli olan Neil’in aya ayak basması değil! Film için asıl önemli olan astronotun sonunda kızının kaybını kabul edip yasını sonlandırması (kızının bileziğini uzay boşluğuna bırakmasıyla simgeleniyor) ve karısıyla yeniden iletişim kurabilecek oluşu! Belki de bu nedenle ne Armstrong’un aya ayak basışı, ne o meşhur “bir insan için küçük bir adım ama insanlık için devasa bir atılım” sözünü söyleyişi, ne de (Allaha şükür) Amerikan bayrağını aya dikişi o kadar vurgulanmıyor.