13. Gün
Yazar: Zafer İlbars13. Cuma 80'li yıllarda fırtına gibi esen teen-slasher türünün çok özel filmlerinden. 11 filmlik bir seriye imza atan bu efsaneye yeni bir halka daha eklendi. "Bu film beklediğimiz gibiydi" dersek, "beklenildiği gibi" çıkması ne bir övgü ne de bir yergi anlamını taşır. Zira 13. Cuma serisindeki filmlerdeki olaylar, aslında neyle karşılaşacağınızı önceden bildiğiniz bir şablonla cereyan eder.
Kızlı erkekli bir grup vardır. Bu grup tatil yapma hevesiyle ormanlık bir göl kıyısına tatil yapmaya giderler. Başlarda yöreyi avucunun içi gibi bilen garip bir ihtiyar gençleri uyarır ama onu dikkate alan olmaz. Sınırsız bir eğlencenin koynuna atarlar kendilerini. Sonra da birer birer mefta oluverirler. İşte bu kadar!
Bu yeni filmimiz de bu rotada ilerliyor elbette. 13. Cuma'nın geleneksel çizgisinden uzaklaşmıyor ama sıradan ve silik karakterleriyle hayal kırıklığı yaratıyor. Jason karakterinin davranışları, yürüyüşü, hareketleri o akli noksanlığı ve ürpertici donukluğundan uzak bir görüntü sergiliyor. Seriye sadakat anlamlı bir durum ama bu gibi önemli hususlarda yapılan yanlışlar böylesi kült bir filmde dikkatlerden kaçmayacaktır elbette.
Jason'ın serinin ileriki bölümlerinde, aslında filmin çıkış noktası olan "intikam" kavramından giderek uzaklaştığını görmüştük. Bu filmde de aynı durumu görüyoruz. Bir amaç taşımadan öldürmeye devam ediyor Jason. Filmde Jason'ın ünlü hokey maskesinin ilk kez taktığı ana şahit oluyoruz, ki bu dikkat çekici bir nokta.
Dikkat çekici noktalardan bahsederken, bu anlamda hemen filmdeki cinsellik unsuruna da değinelim. Bu filmde seks sahnelerine epey ağırlık verilmiş. Cinselliğe bu kadar ağırlık verilmesinin başarısızlık korkusuna karşı alınmış bir tedbir olduğuna dair fikirleri güçlendirmesi doğal. Yönetmen Jason'ın ününe güvenmiş ama senaryosuna aynı derecede güvenememiş anlaşılan.
Aslında 13. Cuma efsanesini 80'lerden bugüne uzanan süreçte apayrı bir gözle incelemek lazım. Serinin ilk filmi 70'lerden beri süregelen muhafazakar anlayışın istediği şekilde yazılan senaryolar ve finallere hizmet eder bir vaziyetteydi. Özgür seks, uyuşturucu, aile büyüklerine saygı, büyük sözü dinleme gibi kavramların önemini dile getiren bir anlayışın tarafını tutan bir anlayışa sahipti. Bakire kızın ve en masum erkeğin hayatta kalması ile bu iyice gözümüze sokulurdu.
Ancak günümüzde çok da fazla anlam taşımıyor bu şablon. O ulvi ve uyarı dolu mesajlar isabeti imkansız birer atıştan farksız. Hatta ortada böyle bir hedef bile yok neredeyse. Buna da ihtiyaç yok zaten, geriye kalan sadece Jason ve o tek başına çok şeye yeter. O kült bir karakter ve işi kendine özgü stiliyle öldürmek.
Bu serinin büyük tutkunları var. Onlar için bu serinin filmlerini beğenip beğenmemek gibi bir tercih söz konusu olamaz. Ne yapıldıysa izlenir. Bu kitleyi bir kenara ayırıp geriye kalan sinemaseverler için vasatı zor yakalayan bir yapım olduğunu söyleyebiliriz kısaca. Ama Jason her şeye rağmen cinayet konusunda çok özel bir karakter olduğunu hatırlatıyor bizlere. Her ne kadar hal ve hareketleri eski Jason'dan biraz farklı olsa da, hiç işkence yapmadan, uzatmalara gitmeden, kan fışkırtmadan, seri halde işlediği cinayetlerle o özgün imzasını atıyor beyazperdeye.