En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
sarpcore
Takipçi
195 değerlendirmeler
Takip Et!
3,0
11 Ekim 2009 tarihinde eklendi
Yusuf üçlemesinin ikinci filmi olan süt,ilk filmden geriye doğru gittiği için,Yusufu gençlik yıllarında yazar olmayla uğraşırken görüyoruz.Ayrıca annesinin gizli yaşadağı ilişkiyide yakından takip ediyor.İlk bölüm yumurtayı beğenmiştim.Bu bölüm yumurtadaki kafamızda kalan soruları tam anlamıyla yanıtlamıyor.Ben biraz daha çarpıcı bir hikaye bekliyordum.Yinede beğendiğimi söyleyebilirim.Senaryo beklediğim gibi olmasada izlenebilir.
çok sıkıldığım bi film oldu yarım bırakmayı sewmediğimden sonuna kadar izledim ama bu yönetmenin bi daha hiç bi filmini izlememem için bi ders oldu bana
Sıkıcı diyen arkadaşlara şaşırıyorum. Semih Kaplanoğlu sinema dilinden anlamıyorsunuz sanırım. Film bence mükemmel. Hele yusufun tuttuğu balığı annesine getirdiğindeki gördükleri şahane bir kurgu.
Yumurta ya göre bir tık daha ileride bir film olmus özellikle yusuf un gecmişini ögrenmemizle bazı seyler oturuyor ama sonlara dogru film öyle bir kopuyor ki sormayın 6/10
bu filim den birşey anlamadım arkadşlara katılıyorum filmin bitmesini, iple çektim ama o ilk baştaki sahne halen ne anlayamadım yılan süt ilişki ne dir bilemiyorum biri yardımcı olursa sevinirim
Sayın Ali Ercivan´ın yorumuna aynen katılıyorum. Fazladan olarak da, ben filmden aşağı yukarı 70-80´inci dakikalarından sonra kopmaya başladım ve uzun plan sekanslarındaki aşırı doz çok sıkıcı geldi. Ayrıca birçok uzun sekanslarındaki bunca beklemelerin ne için olduğunu anlamanın güçlüğü seyirciyi yoruyor. Bari ondan sonra film herşeyin bir yerine oturmasına varsa, rahatlasa, amenna, ama maalesef film bu yoruculuk içinde devam edip, bir de üstüne üstlük o son çok uzun ve anlaşılması güç sahneyle bitiyor.Oysa filmin başında o çok güzel seslendirilmiş, güçlü karelere bakarak, yine en azından Yumurta tadında bir film seyredeceğimi düşünmüştüm. Fakat ileriki sahnelerde seslendirme bile rahatsız edici oldu; bir çok yerde, bütün seslerin arkasında devamlı güçlü bir dalga ya da rüzgar sesi hakimdi, oysa ağaçların yaprakları fazla kıpırdamıyordu bile. Geri plandaki bu gürültü sanki o uzun sekanslardaki olası sıkıntıyı kurtarmak için konulmuştu ve suni duruyordu.Yumurta´ya 9 vermiştim. Bu filme ise, içindeki bazı çok güzel karelere, başarılı oyunculuklarına ve Semih Kaplanoğlu´na duyduğum bütün takdir ve sevgiye rağmen yüksek bir puan vermek maalesef içimden gelmedi.Filmi az önce seyrettim ve sıcağı sıcağına yazıyorum; duyduğum hayal kırıklığının ürünü olarak; umarım pişman olmam; zira Semih Kaplanoğlu´nun çok iyi bir film dili olduğunu ve elinden çıkan karelerin çok kaliteli olduğunu görüyorum ve çok iyi filmler yapacağına inanıyorum.
filmi beğendiğimi söyliyim önce hatta beklediğimden iyiydi oyunculuk açısından, yusuf karakterini canlandıran kişinin başarılı olup olamayacağı konusunda şüphelerim vardı fakat gördüm ki o kadar doğal oynamış, o kadar kendini yusuf gibi hissetmiş ki filmi izlerken sanki ben de oradaydım (başak köklükayaya diyecek bişeyim yok, harika zaten) film yumurtaya göre benim açımdan daha anlaşılırdı, sanırım bunda konuya izleyici olarak daha hakim olma avantajı da var, sonuç olarak filmi beğendim özellikle de son sahnesini(gerçekten bu tür filmlere aşina insanlara bir hediyeydi diye düşünüyorum), çok yerinde ve çok güzel bi sahneydi, üçüncü filmi sabırsızlıkla bekliyorum, bal da yayınlanınca üç filmi peşpeşe izlemek büyük bi keyif olacak :)
bu filmler zaten gişede çok iyi iş yapsın diye yapılan filmler değil.sanat için,gerçek sinema severler için,sinema insanları ve özellikle de yönetmenin kendisi için yaptığı filmler.bazıları bu filmlerin gişede battığını düşünebilir.ama pek sevinmesinler çünkü bu tarz filmler türkiye deki seyirciler için yapılmıyor sadece.bu filmler bi sürü ülkede vizyona çıkıyor ve çoğunda da ilgi görüyor.festivallerde ödül aldıkça yapımcılara maddi getiriside oluyor.o yüzden ülkemizde gişe yapmıyor diye sevinmeyelim gerçek sinemacı filmleri için.bazıları için acı ama gerçek..
Ödül alan filmler neden gişeden geçmediğinin en güzel örneği Yumurta filmiydi. Ama hala ders alınmadığının en güzel örneği de bu film. Festival ödülleri ne yazıkki halkı yansıtmıyor bu sebepten bu film çok sıkıcı ve zaman kaybı..
bu filmi sinemada izleyebilmek için çok çaba sarfettim malesef.seanslarda izleyici olmadıgı için iki kişiyi ikna edip izleyebildim.filme gelirsek gittigim izledim için çok mutluyum tür sinemasında bu tür minimalist yapımların olması sevindirici,ayrıca semih kaplanoglunun kullandıgı metaforlarda gayet yerinde özellikle yılan çıkarma ve yayın balıgı sahneleri bir tablo güzelliginde ... mutlaka izleyin...
Öyle bir film ki Süt gene popüler sinemacılar kan kusacak diyebiliriz. Aslında yarattığı sinema dili oldukça farklı Yumurta kadar sarsıcı olmayı başarabilen ancak ondan daha kolay anlaşılır ve Yusufa annesi üzerinden yaklaşan bir yapım. Enfes bi açılış sahnesi sonrası film zaman zaman gevşek bi yapıya bürünse de ustaca kadrajlar ve oyunculuklarla güzel bir film yaratılıyor 10/7
minimalist film çekicem diye sırf ödül uğruna film çekilirse aynen yumurta süt bal çıkar ortaya ürün olarak. bizde sinemaseverler olarak izlemeyerek en güzel tepkimizi veriyoruz izleyen izlesin ve ödülü de versin. bu kadar sıkılmaz ki....
semih kaplanoğlu çok inatcı o sıkıcı çizgisinden sıyrılamıyor,hep aynı enerji filmlerinde,bu son izleyişim olucak,sütü beğenirsem izlemeye devam ederim,sadece başak köklükaya için izlemeyi düşünüyorum,semih kaplanoğlunu kemanın akort seslerine benzetiyorum,normalde onun tarzını yakalamaya çalıştığı filmleri seviyorum,ama o hala akort ediyor işte kemanı,hadi artık çal be semih kaplanoğlu!
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.