Aşkın Yaşı Yok
Yazar: Ayşegül KesirliSon olarak karşımıza Öldüren Cazibe (2007) ve Aşk Tarifi (2007) filmleriyle çıkan Catherine Zeta-Jones'un son üç yıl içinde sadece üç filmde rol almasından sadece 'kaliteli' yapımlarda yer almayı tercih eden ve rol aldığı yapımların değerini artıran seçici bir aktris olduğu tespitine varabiliriz. Nitekim hem Öldüren Cazibe'yi hem de Aşk Tarifi'ni sıradan konularına ve alışıldık gidişatlarına rağmen Catherine Zeta-Jones'un yıldız kimliği sayesinde ayakta duran, izleyici çeken ve sınıf atlayan filmler olarak tanımlamak mümkün. Bütün bunlardan anlaşılan o ki, Catherine Zeta-Jones, özellikle son birkaç yıldır, ticari sinemanın izleyici garantisi veren aktrislerinden biri olduğu kadar içinde yer aldığı projelerin rütbesini de artıran bir yıldız olarak görülüyor. Hatta kimi zaman yönetmenler ona öylesine güveniyorlar ki imza attıkları projenin içeriğini ve gidişatını tamamen ikinci plana itip, Catherine Zeta-Jones'un filmi sürüklemesini bekliyorlar; tıpkı Aşkın Yaşı Yok'ta olduğu gibi.
Bart Freundlich'in senaryo yazarlığını ve yönetmenliğini üstlendiği Aşkın Yaşı Yok, sarsıntılı boşanma sürecini atlatmaya çalışan bekar bir annenin hikayesini anlatıyor. Kocasının kendisini aldattığını öğrenince, banliyödeki sıradan ev kadını yaşantısını terk edip, iki çocuğuyla beraber şehre taşınan Sandy, film süresince kendini tekrar tekrar yıkıp, yeniden yapılandırıyor. Bu süreç içinde kendisinden on beş yaş küçük Aram Finklestein ile tanışan Sandy ve Aram arasında bir yakınlaşma başlıyor. Böylelikle film, her iki karakterin de kendilerini ve gelecek hayallerini yeniden tasarlayacakları, yan hikayelere, karakter tahlillerine ve dallanıp, budaklanmaya son derece açık bir yapıya kavuşuyor. Fakat Aşkın Yaşı Yok ne yazık ki kendisine bahşedilen bu yapıdan yeterince yararlanamıyor.
Bu durumun en önemli sebebi, yazının en başında da söylediğimiz gibi filmin Catherine Zeta-Jones'un yıldız aurasına fazla güvenmesi. Bilindiği üzere Michael Douglas ile on yılı aşkın süredir evli olan Zeta-Jones'un örnek evliliği, iki çocuğuna annelik yapabilmek için kariyerini askıya alması ve dejenere Hollywood camiası içindeki 'hanımefendi' duruşu bir noktaya kadar beyazperdede canlandırdığı karakterlerin de alt yapısını hazırlıyor. Bu altyapıdan güç alan Zeta-Jones karakterlerinin zenginleştirilmesi de projeye imza atan sinemacıların hünerine kalıyor.
Aşkın Yaşı Yok, Catherine Zeta-Jones'un yıldız aurasının ünlü oyuncunun canlandırdığı karakterin tüm özelliklerini izleyiciye aktardığı varsayımıyla yola çıkarak, Sandy karakterine yatırım yapmayan bir çalışma. Karakterin geçmişine, iç çatışmalarına, kocasıyla olan ilişkisine ve evlenmeden önce nasıl bir insan olduğuna dair hiçbir bilgi vermeden izleyicileri ani bir boşanma olayının içine sürükleyen film, son derece yüzeysel bir hikaye zemini oluşturuyor. İzleyicilerin Sandy'nin iç dünyasına girmelerine bilinçsizce engel olan yönetmen Bart Freundlich, yarattığı derinliksiz dünyada sevgi, nefret ve öfke gibi kuvvetli duyguların çatışmalarıyla şekillenen bir yeniden hayata dönme hikayesi anlatmaya soyunuyor. Fakat beklendiği üzere bu amacına ulaşamıyor.
Filmin başarısızlığındaki en büyük etmenlerden biri olan bu iki boyutluluk ne yazık ki sadece Sandy karakteriyle de sınırlı değil. Aşkın Yaşı Yok'un esas oğlanı Aram'ın da aynı özensizliğin kurbanı olarak, bekar anneler için yüzeysel bir fantezi nesnesine dönüştüğünü, hatta sadece ve sadece bu amaç için tasarlandığını söyleyebiliriz. Hikayenin 'iyi çocuğu' Aram, hem duyarlı bir arkadaş, hem tutkulu ve genç bir sevgili, hem de beraber olduğu kadının çocuklarına baba sevgisi aşılayacak kadar şefkatli ve ilgili bir erkek. Dahası, tıpkı yeni bir baba adayı olmak için programlanmışçasına tüm karakter yapısı sadece bunlardan ibaret.
Aşkın Yaşı Yok'un en sevimli ve can alıcı karakterleri olan Sandy'nin çocukları Sadie ve Frank de ne yazık ki aynı musibetten muzdarip. Filmin iki boyutlu karakter yaratma eğiliminin bir parçası haline gelen ikili, hikaye süresince anne ve babalarının boşanmasından, bambaşka bir şehre taşınmaktan ve annelerinin yeni bir sevgili edinmesinden hiç rahatsız olmazmışçasına komedi şovlarına devam ediyorlar. Bu halleriyle yüksek bir tepeden düşüp, hiç zarar görmeden yeniden ayağa kalkan çizgi film karakterlerini hatırlatan küçük kahramanlar, kendilerine yüklenen tek işlevin sevimli gözükmekten ve arada sırada itişip, kakışarak hikayenin gülünç yanını beslemekten ibaret olduğuna da ifşa ediyorlar. Bununla beraber, filmde Sadie'yi canlandıran Eliza Callahan ile Frank'e hayat veren Andrew Cherry'nin performanslarının her şeye rağmen oldukça tatmin edici olduğunu da belirtmek gerek. Eliza Callahan ve Andrew Cherry'nin bu başarılı performansları sayesinde filmin esas oğlanı Aram ile çocuklar arasında kurulan duygusal bağın Sandy ile Aram arasındaki elektrikten çok daha güçlü hissedilmesi ise son derece trajikomik.
Uzun lafın kısası, Aşkın Yaşı Yok, Catherine Zeta-Jones'un bir önceki romantik komedisi Aşk Tarifi'nin tadını vermeyen, anlattığı hikayenin hemen bitip, gitmesini istercesine uzun montaj sekanslarıyla donatılmış, isteksiz ve enerjisiz bir yapım. İki boyutlu yapısı ve derinliksiz anlatımı da göz önünde bulundurulduğunda filmin, tamamıyla bekar anneleri hedef alan uzunca bir 'mükemmel hayat' ya da 'ikinci şans' reklamı gibi tasarlandığını ve büyük ticari kaygılar güttüğünü fark etmemek de olanaksız. Tüm bu nedenlerden dolayı, Aşkın Yaşı Yok, özellikle 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin devam ettiği şu günlerde vakit ayrılıp, izlenmeye değecek bir yapım değil ne yazık ki.