Beyazperde
Hesabım
Ortalama puan
3,4
191 Puanlama
Sürücü hakkında görüşlerin ?
5
3 Eleştiri
4
9 Eleştiri
3
15 Eleştiri
2
6 Eleştiri
1
5 Eleştiri
0
2 Eleştiri
Sırala
Filtrele:
Hepsi
aslında bu film için ortada kaldım izleyin desem bir türlü izlemeyin desem bi türlü film konusu sıradan aksiyon yok görselik yok çok ağır işliyor oyunculuk basit ryan de farklı bi gizem var sanırım o izlettiriyo filmi hep bişeyler olacak tamam şimdi film başlıyor dediğiniz anda yine birşey yok ama şöylede bir tarafı var film biraz sanatsal diyaloglar çok durağan her konuşma arasına 3 saniye bekleniyor farklı bir kıvam var sıkılmakla sıkılmamak arasında kalıyorsunuz sonuç olarak eğer boş zamanınızda kafanız dinçse ve başka birşey bulamıyorsanız tavsiye ederim karar sizin iyi seyirler...
Vasat ötesi... Ben hayatımda bu kadar sıkıcı bir film izlemedim.ağıııırrr, yavaaaaşşşş, ilerlemiyor, anlaşılmıyor. Konu yok aksiyon yok romantizm yok. Hiçbir şey Yok!!! Niçin yapılmış bu film ya da ne düşünülmüş de yapılmış hiç anlayamadım...
bu kadar sıkıcı durağan bir film yüksek puanlar alıyorsa bu sadece amerikanseverliktir 4/10
izlediğim en saçma filmlerden n filmi olmamasından kaynaklanmıyor bu olumsuz tavrım,senaryoda ır işliyor,müziklerle yaratmaya çalıştıkları o atmasforle filmin alakası yok,ayrıca cinayet sahneleri çok gerekesiz,öldürülen insanlar ve öldürülme şekilleri fazla çakma.
Son yılların en yaratıcı,en orijinal,en etkileyici filmlerinden biri.Nicolas Winding Refn'in çektiği onlarca mükemmel sahnesi,müzikleri,oyunculuklarıyla daha önce benzerini izlemediğiniz bir bağımsız sinema başyapıtına dönüşüyor.Tabii ülkemizde ''Transformers'' hayranlarının Jason Statham aksiyonlarının bir benzerini görmeyi umarak izleyip,kendi kapasitelerinin üstünde (hem de ortalama bir senaryoya rağmen üstünde) bir filmle karşılaşmaları sonucu oluşan hezeyanlarını bu site dahil pek çok sosyal mecrada görüp eğlenebilirsiniz.
Senaryosu Hossein Amini tarafından James Sallis’in aynı isimli romanından uyarlanarak yazılan “Drive”, Danimarkalı sinemacı Nicolas Winding Refn’in yönetmen koltuğunda oturduğu “orta şekerli” bir aksiyon drama…
Ryan Gosling’in başarıyla canlandırdığı, oldukça “cool” tavırlar ve “profesyonel poker oyuncularının olmazsa olmazlarından” bir yüz ifadesine sahip olan “Sürücü” ile:
Shannon’un (Bryan Cranston) kendi tamirhanesinde modifiye ettiği 300 beygirlik özel yapım bir Chevy Impala otomobili, iki soyguncuyu polis takibinden kurtardığı sahneler aracılığıyla tanışıyor ve “ilk hünerini” de öğrenmiş oluyoruz…
“İkincisi” ise bizim anlatmayı keseceğimiz yaklaşık elli dakikalık final bölümünde…
Adını bilmediğimiz bu, ağzından kürdanını düşürmediği gibi pek konuşkan da olmayan Sürücü, suçluların yanı sıra filmlerdeki zorlu otomobil takip, devrilme, savrulma vs. gibi sahnelerde dublör olarak yönetmenlere de servis vermektedir….
Yani hız ve tehlike onun işidir….
Bir market alışverişi sonrasında, hararet yaparak arızalanan otomobili sayesinde Sürücü, aynı apartman katındaki kocası hapiste olan komşusu Irene (Carey Mulligan) ve küçük oğlu Benicio (Kaden Leos) ile tesadüfen karşılaşarak onlarla tanışma fırsatını bulur…
Bu arada Shannon, ortağı Nino’nun (Ron Perlman) mekânında yemek yemekte olan Musevi mafya babalarından Bernie Rose’a (Albert Brooks), bahis üzerinden milyonlar kazandıran yarışlardan bahsetmekte ve ona:
Elinde çok özel bir sürücü bulunduğunu ve ortağı ile birlikte kendisine 430 bin dolar vermeleri halinde az kullanılmış bir yarış arabası ayarlayacağını söylemektedir…
Sürücü’yü gördükten sonra ikna olan Rose, Shannon’a istediği miktarı değilse de 300 bin doları hiç düşünmeden verir…
Bozulan aracını almak için Shannon’ın tamirhanesine gelen Irene ve Benicio’yu, onarım işlemi henüz tamamlanmadığı için Sürücü evlerine bırakırken, yolda kendilerine mesleğinin inceliklerine dair küçük bir şov da yapar…
Öyle ki artık, bazen yalnızca iyice yakınlaşan Sürücü ile Irene, bazen de üçü hep beraber takılmaya başlamışlardır…
İşler tam da Sürücü açısından yolundaymış gibi görünürken Irene’den, kocası Standard Gabriel’in (Oscar Isaac) bir haftaya hapisten çıkacağı haberini alır…
Shannon’a 300 bin dolar bastırmış olan Bernie, ortağı Nino’yu da yanına alarak tamirhaneyi ziyarete giderler…
Bernie’nin amacı hem araca ilişkin gelişmeleri yerinde görmek hem de Sürücü’ye, Shannon üzerinden birtakım uyarılarda bulunmaktır…
Bir anlamda böylelikle Bernie Sürücü’ye, patronun kim olduğunu üstüne basa basa bir kez daha anımsatmış olacaktır…
Daha önce kardeşiyle gerçekleştirdikleri bir soygunda Sürücü’yü şoför olarak kullanmış olan Standard nihayet hapisten çıkar…
Ve çıkmasının ertesi günü de Arnavut gangster Cook’dan (James Biberi), yaşadıkları binanın otoparkında çok fena dayak yer…
Zira hapiste Standard’ın arkasını kollayan bu adamlar, karşılık olarak ondan bir soygun yapmasını istemekte ve aksi bir durum da onu, karısı ile çocuğuna zarar vermekle tehdit etmektedirler…
Ki babasını çok kötü hırpalayan bu adamlar, saklaması için küçük Benicio’ya da bir tabanca mermisi vermişlerdir…
Yaşanan bu olaylar üzerine Sürücü, tek metelik dahi almadan bu soygunda Standard’a yardımcı olmaya karar verir ve karşılığında Cook’dan, Irene ile Benicio’nun kesinlikle rahatsız edilmeyeceklerine dair bir söz de alır…
Derken içinde Standard ve Cook’un adamlarından Blanche’ın bulunduğu çalıntı siyah bir Mustang, Sürücü’nün sevk ve idaresinde tamı tamına bir milyon doların kaldırılacağı “Pawn – Loan” a doğru yol almaktadır…
Vardıklarında Sürücü kendilerine, tüm müşterilerine yaptığı gibi sadece “beş dakikalarının” bulunduğunu söyler…
Ne daha fazla bekleyecek ne de asla silah kullanacaktır…
İşte bu beşinci dakikanın son saniyelerinde, 15 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilerek brüt 81,4 milyon dolarlık bir gişe hasılatına da imza atmış olan bu film, bambaşka bir hal alırken tansiyon da aniden yükselecek ve bizler de Sürücü’nün bambaşka becerilerine de şahit olmaya başlayacağız…
Aradan geçen bunca zamana rağmen “Drive” ı ıskalamış olan aksiyon meraklıları ile Ryan Gosling hayranlarına:
Keyifli seyirler,
Ryan Gosling’in başarıyla canlandırdığı, oldukça “cool” tavırlar ve “profesyonel poker oyuncularının olmazsa olmazlarından” bir yüz ifadesine sahip olan “Sürücü” ile:
Shannon’un (Bryan Cranston) kendi tamirhanesinde modifiye ettiği 300 beygirlik özel yapım bir Chevy Impala otomobili, iki soyguncuyu polis takibinden kurtardığı sahneler aracılığıyla tanışıyor ve “ilk hünerini” de öğrenmiş oluyoruz…
“İkincisi” ise bizim anlatmayı keseceğimiz yaklaşık elli dakikalık final bölümünde…
Adını bilmediğimiz bu, ağzından kürdanını düşürmediği gibi pek konuşkan da olmayan Sürücü, suçluların yanı sıra filmlerdeki zorlu otomobil takip, devrilme, savrulma vs. gibi sahnelerde dublör olarak yönetmenlere de servis vermektedir….
Yani hız ve tehlike onun işidir….
Bir market alışverişi sonrasında, hararet yaparak arızalanan otomobili sayesinde Sürücü, aynı apartman katındaki kocası hapiste olan komşusu Irene (Carey Mulligan) ve küçük oğlu Benicio (Kaden Leos) ile tesadüfen karşılaşarak onlarla tanışma fırsatını bulur…
Bu arada Shannon, ortağı Nino’nun (Ron Perlman) mekânında yemek yemekte olan Musevi mafya babalarından Bernie Rose’a (Albert Brooks), bahis üzerinden milyonlar kazandıran yarışlardan bahsetmekte ve ona:
Elinde çok özel bir sürücü bulunduğunu ve ortağı ile birlikte kendisine 430 bin dolar vermeleri halinde az kullanılmış bir yarış arabası ayarlayacağını söylemektedir…
Sürücü’yü gördükten sonra ikna olan Rose, Shannon’a istediği miktarı değilse de 300 bin doları hiç düşünmeden verir…
Bozulan aracını almak için Shannon’ın tamirhanesine gelen Irene ve Benicio’yu, onarım işlemi henüz tamamlanmadığı için Sürücü evlerine bırakırken, yolda kendilerine mesleğinin inceliklerine dair küçük bir şov da yapar…
Öyle ki artık, bazen yalnızca iyice yakınlaşan Sürücü ile Irene, bazen de üçü hep beraber takılmaya başlamışlardır…
İşler tam da Sürücü açısından yolundaymış gibi görünürken Irene’den, kocası Standard Gabriel’in (Oscar Isaac) bir haftaya hapisten çıkacağı haberini alır…
Shannon’a 300 bin dolar bastırmış olan Bernie, ortağı Nino’yu da yanına alarak tamirhaneyi ziyarete giderler…
Bernie’nin amacı hem araca ilişkin gelişmeleri yerinde görmek hem de Sürücü’ye, Shannon üzerinden birtakım uyarılarda bulunmaktır…
Bir anlamda böylelikle Bernie Sürücü’ye, patronun kim olduğunu üstüne basa basa bir kez daha anımsatmış olacaktır…
Daha önce kardeşiyle gerçekleştirdikleri bir soygunda Sürücü’yü şoför olarak kullanmış olan Standard nihayet hapisten çıkar…
Ve çıkmasının ertesi günü de Arnavut gangster Cook’dan (James Biberi), yaşadıkları binanın otoparkında çok fena dayak yer…
Zira hapiste Standard’ın arkasını kollayan bu adamlar, karşılık olarak ondan bir soygun yapmasını istemekte ve aksi bir durum da onu, karısı ile çocuğuna zarar vermekle tehdit etmektedirler…
Ki babasını çok kötü hırpalayan bu adamlar, saklaması için küçük Benicio’ya da bir tabanca mermisi vermişlerdir…
Yaşanan bu olaylar üzerine Sürücü, tek metelik dahi almadan bu soygunda Standard’a yardımcı olmaya karar verir ve karşılığında Cook’dan, Irene ile Benicio’nun kesinlikle rahatsız edilmeyeceklerine dair bir söz de alır…
Derken içinde Standard ve Cook’un adamlarından Blanche’ın bulunduğu çalıntı siyah bir Mustang, Sürücü’nün sevk ve idaresinde tamı tamına bir milyon doların kaldırılacağı “Pawn – Loan” a doğru yol almaktadır…
Vardıklarında Sürücü kendilerine, tüm müşterilerine yaptığı gibi sadece “beş dakikalarının” bulunduğunu söyler…
Ne daha fazla bekleyecek ne de asla silah kullanacaktır…
İşte bu beşinci dakikanın son saniyelerinde, 15 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilerek brüt 81,4 milyon dolarlık bir gişe hasılatına da imza atmış olan bu film, bambaşka bir hal alırken tansiyon da aniden yükselecek ve bizler de Sürücü’nün bambaşka becerilerine de şahit olmaya başlayacağız…
Aradan geçen bunca zamana rağmen “Drive” ı ıskalamış olan aksiyon meraklıları ile Ryan Gosling hayranlarına:
Keyifli seyirler,
Filmle ilgili en beğendiğim unsur aralarda sahnelere çok uygun olarak kullanılan soundtrack. Onun dışında, gerçekten klişe. Sıkılmadan izliyorsunuz, filmin belli bir stili var, oyuncular başarılı, özellikle de Gosling rolü üzerine aynen o akrepli ceketini olduğu gibi başarıyla giymiş. Ancak yaşanan olaylar, final, verilen kararlar, bana hiç gerçekçi gelmedi. Film görece durağan bir şekilde ilerlerken bir anda olaylar öyle bir noktaya geliyor ki...Benim bakış açımdan filmin "inandırıcılık" konusunda büyük eksiklikleri var. Fantastik sinema örneği olmadığına göre, benim de gerçeklik arama hakkım var doğal olarak. Ve bu gerçekliği, inandırıcılığı bulamadım. Sürücümüz bazen sırf racon, sırf karizma. Mantıklı karar vermemek, normal hayatta bir insanın davranacağı gibi davranmamak konusunda adeta inat ediyor. Sonuç olarak film genel hatlarıyla, sığ bir konu üzerine ve sığ bir karakter üzerine oturtulmuş. "Delikanlılık"tan ödün vermemek için mutluluğunu bir kenara koyan klasik karakterler vardır ya, Gosling de öyle bana göre. "Tarz" olarak beğendiğimi söyleyebilirim, ancak genel anlamda zayıf. Abartıldığı kadar yokmuş. Cranston ve Mulligan başarılı, sırıtmıyorlar.
Normal bir filmdi bence imdb deki puanını yüksek buluyorum ortalama bir aksiyon özellikle 50.dakkadan sonra artarak giden..7/10
Benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Yönetmen değişik birşeyler yapayım derken iyice ölçüyü kaçırmış. Tabiki sevenleride olmuştur ama ben hoşlanmadım.
İlk önce ismine aldanıp hızlı ve öfkeli tarzı bir film beklemeyin. Değişik bir temposu var ve normal bir aksiyon filmindeki gibi yoğun diyaloglar, çatışmalar, görseller ve herhangi bir hareketlilik beklemeyin. Oyunculuklar çok iyiydi, diyalogların azlığı, mimikler, sevdiklerini tehlikeye atma ve kaybetme duygusu çok yerinde verilmiş. Filmin müzikleri ise harika ve filmi tam anlamıyla tamamlıyordu.
Filim bence diğer driver filimlerinden ayrı bir tutum sergiliyor. Ben beğendim izlemenizi tavsiye ediyorum. Filim tadında sakin bir seyir.
Garip ve herkese hitap etmeyen bir film Drive.Filmi izlemeden önce açıkçası sıkıcı bir film bekliyordum ama izlerken nerdeyse hiç sıkılmadım aksine izlerken keyif aldım ve zaman zaman heyecanlandım.Film hakkında yorumlar genelde sıkıcı film kötü film diye ama kesinlikle kötü ve sıkıcı bir film değil,tamam filmde klişe olaylar var ama önemli olan bu klişe şeyleri seyirciye etkileyici bir şekilde sunmak ve Drive gerçekten etkileyici bir film tabi etkileyici olmasında müziklerin çok büyük etkisi var.Filmin müzikleri gerçekten güzel ama asıl güzel olan müziklerin sahnelerle olan uyumu gerçekten güzel.Dediğim gibi filmde klişe şeyler var mesela filmin sonu gibi ama film o klişeliğini kapatmayı başarıyor,filmin ismine bakıpta sakın çok fazla hareketli bir film beklemeyin evet aksiyon sahneleri var ama genel olarak fazla yüksek tempoya sahip bir film değil.Bence film bir başyapıt değil ama bence kötü bir film de değil zaten ben filmi beğendim diyebilirim.Oyunculuklar iyi özellikle Bryan Cranston çok iyi oynamış.Son olarak ben filmi izlerken keyif aldım zaman zaman heyecanlandım ama aksiyon sineması severler için tatmin edici bir film değil,her ne kadar klişeler olsa bile farklı bir film izlemek isteyenler izlesin. 7/10
2011 yılının en iyi filmlerinden..ryan gosling yine iyi bir proje yine iyi bir oyunculuk..müziklerde çok güzel
En başta bu film 1978 yapım the Driver yeniden çevrimi, herkezin love storyle hatırlayacağı sarışın aktör Ryan O'Neal ve fransız afet Isabel adjani başroldeydi zamanının ötesinde araba kovalamaca sahneleri olan zeki olmaya çalışan ama olamayan bir aksiyon filmiydi(transporterın direk babası diye biliriz).Taxi driverla isminden, bir kaç sert şiddet sahnesi dışında ne işleyiş ne içerik nede psikolojik olarak bi benzerlik yok 1978 tarihli yapımı izlerseniz dediğimi daha iyi anlarsınız.Bu yeniden çevrimde yine aynı şekilde etkileyici bir kovalamaca ve kaçış sahnesiyle başladıki ondan sonra tempoyu oldukça düşürüp kerpetenle ağzından laf alınan kahramanımızın gönlünü komşusuna kaptırmasını ve binbir tesadüfle hiç olmıyacak şekilde yanlış adamlarla başının belaya girişini ve sert sahnelerle hesaplaşmasını gösteriyorki, yönetmenin beceriksizliği yüzünden tempoyu hiç ayarlayamıyor, sahneler hep birbirinden kopuk bazı şeyleri neden niçin yaptığının mantıklı açıklamasınıda kuramayınca orta karar bir suç filminden fazlası olamıyor niyazikki.Oyuncu performansları oldukça başarılı Ryan gosling(az konuşan sevdiği için öldüren sert adam halinden onlarca var kralıda Viggo Mortensen'den galmişti 2 cronenberg filminde üst üstte) özellikle Never Let Me Goyla gönüllerde taht kuran Carey Mulliganın varlığı filme güç katıyor. 10/6
Beladan uzak durmaya çalisan,saglamci kahramanimiz bir bayandan etkilenir ve sirf onun ugruna mafyayi karsisina alir.Normalde 20-25 dakikada rahatlikla anlatilabilecek bu klise senaryoyu tempoyu mümkün oldugunca düsürürerek (hatta bazen görüntülerde donma oldugunu düsündürtecek kadar) 90 dakikaya yaymayi basarmislar.Yönetmenin hakkini yemeyeyim tempoyu düsürürken görsellikten taviz vermemis.Sahneler oldukça ayrintili çekilmis,özellikle siddet içerenler aklimdan çikmayacak kadar gerçekçiydi.Ryan Gosling, 'bu isi konusarak halledebiliriz' tarzi bir adam ya da mimiklerinden,durusundan bana böyle bir hava veriyor.O yüzden bu tür rolleri ona yakistiramiyorum...6,5/10
- En son Beyazperde eleştirileri
- En İyi Filmler
- Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler