Kendimi bildim bileli Jim Henson ve Muppet'larının kalbimde apayrı bir yeri var. İşte belki bu yüzden Muppet'ların 12 yıldan sonra ilk sinema macerasına genel seyirciden daha yüksek standartlarla yaklaştım. Muppet'lar ile ilişkim hatırladığım kadarıyla 5-6 yaşımdayken babamın TRT'de çalışan bir arkadaşından aldığı, sürüyle orijinal Muppet Show bölümleriyle dolu VHS kasetlerle başladı. 80'lerin sonunda ise TRT'de yayınlanan şov başlamadan önce televizyona kilitlenirdim. Hatta İngilizce öğrenmeden önce Muppet Show şarkısını ezberlediğimi de ailede herkes bilirdi. Sonrasındaysa The Muppet Movie veThe Muppets Take Manhattan gibi Muppet filmlerini kolleksiyonuma katmaya gayret ettim.
Gördüğünüz gibi Muppets'a hakikaten takık olduğum ortada. Kermit ve ekibinin uzun bir aradan sonra Muppet hayranı Jason Segell'in katkısıyla tekrar salonları dolduracağını öğrendiğimdeki heyecanımı siz tahmin edin artık. Ve işte beklenen gün geldi, sonuç ise açıkçası yarı tatlı, yarı ekşi.Gerçek yaşamda bulunmayan klasik bir mütevazi Amerikan kasabasında yaşayan Gary (Jason Segel) ve kendisi de aslında bir muppet olan Muppet hayranı kardeşi Walter, Gary'nin sevgilisi Mary (eşim duymasın ama dünyanın en güzel kadınlarından olan Amy Adams) ile Hollywood'a doğru yola koyulur. Yılların ilgisizliğinden darmadağın olmuş Muppet stüdyolarını ziyaret ederken Walter, gizlice Tex Richman (Chris Cooper) adlı bir milyarderin stüdyoyu yıkıp , petrol arama planları yaptığını öğrenir. Walter'ın stüdyoyu kurtarmak için tek şansı orjinal Muppet ekibini bir araya getirip 10 milyon dolar kazanacak bir şov ortaya koymaktır.
Senaryo yazarları Jason Segel ve Nicholas Stoller'ın (Aşkzede-Forgetting Sarah Marshall) Muppet Show'un bütün bölümleri ve filmlerini karesi karesine yalayıp yuttukları ortada. Kendiyle alay eden espri anlayışı ve Muppet'lara özgü rastgele onlarca ünlü konuk oyuncunun yer alışı bu filmde de var. Ayrıca hikaye, Muppet Movie ve Take Manhattan gibi Muppet'ların ünlü olma çabalarını anlatan ilk iki perdesini etkileyici bir müzikal şov finaliyle destekliyor.
Sevdiğim Muppet'ların hemen hepsi geri dönüyor, filmin isminin de iddia ettiği gibi. Bazıları favorilerim İsveçli Şef ve Kartal Sam gibi arka planda kalıyorken, diğer Muppet'lar bir diğer favorim manik baterist Animal'ın sakin bir yaşam için davullara tövbe etmesi gibi daha dişe dokunur, kişisel hikayelere sahip. Fakat buna rağmen çoğu karakterin alt-hikayesi ya tam olarak oluşmuyor, ya da ortada kalıyor. Mesela Muppet tarihinin en büyük pembe dizi stilindeki alt-konusu olan Miss Piggy ve Kermit arasındaki karmaşık ilişki, The Muppets'ta da gösteriliyor ama bir türlü diğer filmlerde olduğu gibi organik ve espritüel bir biçimde sona ermiyor.
Duyduğuma göre Flight of the Conchords dizisinden gelen yönetmen James Bobin, filmi kısaltabilmek için bir sürü alt-konuyu çıkarmak zorunda kalmış. Mesela filmde kötü adam gülüşü yapmak yerine "manyak gibi gülün" diyen Tex Richman'ın aslında fiziksel olarak gülemediğini açıklayan sahne çıkmış. Belki bir gün filmin 3 saatlik bir versiyonu piyasaya çıkar da bütünüyle The Muppets deneyimini yaşamış oluruz. Bir diğer şikayetim de Muppet filmlerinin baştacı olan şarkılarda. Düz bir suratla espritüel şarkılar söyleyen Flight of The Conchords grubunun yarısı olan Bret McKenzie'nin yazdığı şarkılar, biraz fazla çocuklar için yazılmış gibi. Bu yüzden daha yetişkin bir absürd espri anlayışına sahip Muppet'ların aksine Jim Henson'un çocuklar için yarattığı Susam Sokağı'nı andırıyor.
Filmin açılışındaki "ihtiyacım olan herşey burada" şarkısı Susam Sokağı'nın pozitif yaşam derslerini hatırlatıyor. Amy Adams'ın "tek başıma parti yapıyorum" şarkısı ise filmin akışına uymuyor. Chris Cooper'ın utanç verici rapinden bahsetmeyelim bile. Orijinal şarkılardan tek işe yarayanı Gary ve Walter'ın "Ben insan mıyım, yoksa Muppet'mı?" şarkısı. Neyse ki filmde "Rainbow Connection" ve "Mahna Mahna" gibi klasikler de var.
Sonuç olarak The Muppets hoş ama beklentileri karşılayamayan bir Muppet filmi. Belki benim gibi ölümsüz bir hayran olmayan seyirci için çok daha eğlenceli bir sürpriz olabilir. Hepinizi ölümsüz Mahna Mahna ezgisiyle selamlıyorum.
Twitter: egekozak
oktayegekozak@hotmail.com