Adalet Peşinde
Yazar: Oktay Ege KozakAdalet Peşinde'nin senaryosu baştan sona gülünesi saçmalıklarla, mantık sınırlarını zorlamakla kalmayıp mantık kelimesini sözlüklerden silmeyi amaçlayan konu elementleriyle dolu. Fakat Kurt Wimmer'ın senaryosuna ne derseniz deyin, "tembel" ve "yaratıcılıktan yoksun" terimlerinin kafanızda fazla dolaşacağını sanmıyorum.
Bir yargıcın günümüzün popüler bir iletişim aracı ile beyninin duvarlara saçıldığı sahneyi ele alalım mesela. Gülünesi mi? Haliyle. Mantık sınırlarını aşıyor mu (Özellikle o iletişim aracının yargıcın eline nasıl geldiğini düşünürseniz)? Kesinlikle. Yaratıcı mı? Evet. Bir sürü macera ve komplo filminde patlayan arabalarla ölen sürüyle yargıç gördükten sonra yargıç süikastinde yeni bir çığır açılmasının zamanı gelmişti artık.
Adalet Peşinde, klasik bir intikam filmi olarak başlıyor. Bilirsiniz, "Halen yapıyorlar mı bu filmlerden?" dedirten türden. İyi aile adamı Clyde Shelton'ın (Gerard Butler) eşi ve küçük kızı aşağılık katiller tarafından öldürülür. Bu noktada tabii katiller ne kadar acımasız ve psikopat olursa, o kadar iyi...
Bu tür sahnelerde yönetmen genelde katilin bahtsız kocanın önünde eşe hem tecavüz etmesini, sonradan acımasızca öldürmesini gösterir. Böylece sonradan adamımızın aldığı intikam ne kadar sosyopatik olursa olsun, onun tarafını tutarız. Bu film ile yönetmen F. Gary Gray bir ilke imza atıyor ve sıraları biraz değiştiriyor. Aman, daha fazla bilgi de vermeyelim ve "İntikam filmi nasıl çekilir?" dersine bir ara verip filmin konusuna geri gönelim.
Bozuk adalet sistemi yüzünden katillerden birinin kısa bir hapis cezası almasına tepesi atan Clyde, on sene boyunca intikamını planlar ve katili acımasız bir biçimde öldürür. Bu noktadan sonra Clyde'ın gizli kimliği ve yer yer insanüstü yetenekleri sayesinde klasik intikam filmi şablonundan çıkıyoruz ve yaratıcı saçmalıklar diyarına balıklama atlıyoruz. Meğerse Clyde'ın asıl amacı sadece katilleri öldürmek değil, bütün adalet sistemine bir ders öğretmekmiş.
Derste ne ders ama. Kumandayla kontrol edilen, T-800'e taş çıkaracak kadar cephaneye sahip bir robot, yerin dibine gömülü bir avukatın belli bir saatte nefesini kesecek bir bilgisayar sistemi, ve enfes bir biftekten kalma bir kemik parçası ölümcül silahlar arasında. Evet, kemikle ilgili bölümü yanlış okumadınız!
Tabii bu arada hapisteyken Clyde'ın Joker'e şapkasını çıkartacak derecede sofistike bu cinayetleri nasıl işlediğini açıklamaz bana düşmez. Söyleyebileceğim tek bir şey varsa, o da bu sorunun cevabını öğrendikten sonra mantık bakımından kemikle adam öldürüldüğü günleri mumla aradığım.
F. Gary Gray'in yönetimi gayet kinetik bir tempo yaratarak seyirciyi koltuklarına yapıştırmayı biliyor. Gerard Butler ve Jamie Foxx, aslına bakarsanız aşırıcılığa kaçmadan düzeyli birer performans sunuyor. Senaryo yeterince aşırı zaten, bunun üzerine olası bir melodramatik oyunculukla daha fazla başımız ağrımıyor. Peki sonuç nedir? Adalet Peşinde, hiç bir kategoride kesinlikle iyi bir film değil. Fakat en azından benzeri filmlerde bulunan tembelliğe ve bayatlığa da sahip değil. Ne olursa olsun, sıkılmayacağınız kesin.