Ninja’nın İntikamı
Yazar: Murat Özerİntikam, her daim soğuk yenen bir yemek, bunu "Ninja'nın İntikamı"nda (Ninja Assassin) bir kez daha yakınen görme fırsatı buluyoruz. Ancak bu fırsatın bize bir şeyler kazandırıp kazandırmadığı konusunda derin kuşkularımız var. Wachowski Biraderler'in kanatları altında yoluna devam eden, önceki filmi "V" (V for Vendetta) ile çarpıcı ve şaşırtıcı bir sonuca ulaşarak takdirimizi kazanan yönetmen James McTeigue, "Ninja'nın İntikamı"yla bu takdirleri geri almamıza neden olacak bir performans gösteriyor ne yazık ki.
Ninja filmlerinin çekiciliğini tartışmaya bile gerek yok, onların o 'gizemli' şiddetlerinin yarattığı ışığın peşine takılmak kaçınılmaz oluyor genellikle. Geçmişten bugüne karşımıza çıkan ninjalara baktığımızda, bu kahramanların iyiyle kötüyü aynı bünyede barındıran ruh hallerine kendimizi kaptırdığımızı görüyoruz, ki 'anti kahraman' modelinin beyazperdedeki en 'keskin' yansımaları oluyor bunlar.
Çoğunlukla duygularından arındırılmış karakterler olarak karşımıza çıkıyor ninjalar, yaşananlara tepkileri 'duygusal' reflekslerden bağımsız biçimde kimlikleniyor, 'kara ölüm' nitelemesini hak eden bir 'soğukluk'un ete kemiğe bürünmüş halleri oluyorlar. Bu da 'tekdüze' kahramanlardan ziyade bu tür 'karanlık' karakterleri 'baş tacı' yapan biz sinemaseverler için bulunmaz nimet oluyor.
Ancak ninjaların tüm bu çekiciliği 'doğru' yöne kanalize edilmediği takdirde, yalnızca 'kesip biçen' karakterlerden öteye taşınmadığını da tespit edebiliyoruz. Yönetmen McTeigue, "Ninja'nın İntikamı"nda böylesi bir 'yanlış' tercihin kurbanı olmuş gibi görünüyor.
Geçmişten gelen hesaplaşmaların ışığında motive olan baş karakteri Raizo'nun 'intikam arayışı'nın ipuçlarını doğru bir altyapıyla destekleyemeyen film, zaman zaman 'şiirsel' bir yapı kurmaya çalışsa da, genel olarak 'kan banyosu'nun içine çekilen bir görüntü çiziyor. Hal böyle olunca, güçlü bir karakter analizine sahip olması gereken Raizo'nun bu anlamdaki 'zayıf' görüntüsü, izleyiciyi ikna etme konusunda son derece yetersiz kalıyor ve kahramanla empati kurmak da giderek zorlaşıyor.
Filmin yanlışlarından biri de kullandığı stilize şiddeti, örneğin bir 'çizgi roman estetiği' ile buluşturamamış olması. Açılış sahnesindeki "Kill Bill"vari mizansen derinliği, sonraki sahnelerde yerini pek de düşünülmemiş olduğu hissedilen 'kişiliksiz' sahnelere bırakıyor. Birçok yerde stilize olmakla ayakları yere basmak arasında kalan film, bu 'melez'liğin dezavantajlarını yaşıyor hikâye boyunca. Örneğin Raizo'nun ilk cinayetini işlediği sahnede 'gerçekçi' bir yapı kendini gösterirken, sözünü ettiğimiz açılış sahnesi ya da Raizo'nun 'meslektaş'larından kaçmaya çalıştığı sahnede 'ayakları yerden kesiliyor' filmin. Böylesi 'bütünlükten yoksun' bir yapı da haliyle koparıyor bizi hikâyeden.
Yine de açılış sahnesi ve baş karakterin eğitimden geçtiği anları resmeden sahneleriyle 'ninja meselesi'nin çekiciliğini az çok yansıtıyor denebilir "Ninja'nın İntikamı" için. Ama filmin bütün cazibesinin bunlarla sınırla kalması yeterli mi, o da tartışılır...