Aşk Çeşmesi - Beyazperde.com eleştirisi : Aşk Çeşmesi

Aşka inanmayan, kalbi kırık işkolik Beth, ancak işinden daha fazla seveceği bir adam bulursa evlenmeyi düşünecektir. Ama bu işler aceleye gelmez, tıpkı kızkardeşinin neredeyse kendisinin de onun kadar tanıdığı bir İtalyan'la evlenmesi gibi. Ama Roma'daki ünlü Aşk Çeşmesi'nin hemen dibindeki kilisede yapılan düğünde kendisi de sağdıçtan etkilenecektir. Ne aptallık; o başkasıyla öpüşmüştür... Beth de buna karşılık olarak, 'Aşk Çeşmesi'ne aşk dileyen insanların attığı paralardan birkaç tanesini alarak onların ruhlarını kurtarır. Fakat tüm bu bozuk paraların sahipleri sihir bozulana kadar onun peşinde koşacaktır.

Ağlayan çocuklara yaparız ya, yere düşme, bir yerlere çarpma numarası; onlar da katıla katıla gülerler. Bu film de komedi kurgusunu genel çerçevede bunun üzerine kurmuş. Kimisi sosis kralı, kimi sanatçı, kimisi kendisine aşık; paraların sahipleri onun peşine takılmıştır. Küratörlüğünü yaptığı sergiye az zaman kalmışken peşindekiler hayatını zorlaştırdığı gibi, bir taraftan da esas oğlan Nick'in de bu sihrin etkisinde olduğunu düşünerek 'aşk'tan da kaçmaya çalışıyordur. Tüm bu kaçma kovalamaca arasında yerlere düşme, oraya buraya çarpma gibi 'komik' (!) durumlar ortaya çıkar.

Forgetting Sarah Marshall ve Couples Retreat gibi filmlerden tanıdığımız Kirsten Bell'in performansı diğer karakterlere göre samimiyken, Nick rolündeki Josh Duhamel tam olarak olgunlaştırılamamış karakteriyle rahatsız edici bir oyunculuk sergiliyor. Bizi ne aşkına inandırıyor, ne o şahane görüntüsüne rağmen kendini izlettirmekten keyif aldırıyor. Beth karakteriyle ne yaşadı da neden bu kadar peşinde koşuyor anlamıyoruz. Filmin başından beri, o da büyünün altında diye tüm bu kovalamaca desek bile, keşke filmin sonunu düzgün bağlasalardı da film bu derece sıradan kalmasaydı. Çünkü aslında senaryonun özündeki fantastik öğelerden iyi malzeme çıkartılabilirdi. Ghost Rider, Daredevil gibi filmlerin senartisti, yönetmen Mark Steven Johnson, fantastik öğeleri iyi bir senaryoyla harmanlayabilirdi. Bunun yanısıra Danny De Vito gibi dev bir komedyenden çok daha iyi faydanalabilirlerdi. O dahi senaryoda yaratılan kötü tiplemesi yüzünden filmde kayboluyor.

Sonuç olarak Aşk Çeşmesi en fazla, ilk defa romantik komedi filmi izleyecek olacak kişilere önerilir, ya da kafayı tam anlamıyla boşaltmak için birebir. Ama filmden çıktığınızda, Aşk Çeşmesi gibi önemli tarihsel ve popüler bir öğeyi böyle klişe bir filmde heba ettiklerini düşünmeden kendinizi alamayacaksınız.