Donmuş Irmak
Yazar: Ayşegül KesirliCourtney Hunt'ın ilk sinema deneyimi olan "Donmuş Irmak," yalnız bir annenin başından geçenlere odaklanıyor. Tek isteği çocuklarına Noel'den önce yeni bir prefabrik ev alabilmek olan Ray, kocasının birikmiş paralarının tamamını çalarak kayıplara karışmasıyla çaresiz ve yapayalnız kalıyor. Bir yandan on beş yaşındaki oğlu Troy'un ergenlik buhranıyla baş etmek zorunda kalan Ray, diğer yandan beş yaşındaki diğer oğlu Ricky'nin Noel hayallerini gerçekleştirmeye uğraşıyor. Bu zorlu mücadele içerisinde ayakta kalmaya çalışan Ray'in kaderi Mohawk kabilesine mensup Lila ile tanışması ile farklı bir yöne sapıyor.
Geçtiğimiz aylarda En İyi Orijinal Senaryo ve En İyi Kadın Oyuncu gibi iki prestijli kategoride Oscar'a aday gösterilerek büyük yankı uyandıran "Donmuş Irmak," Independent Spirit Awards ve Sundance Film Festivali'nde en gözde ödüllerin sahibi oldu. Columbia Film Okulu mezunu 45 yaşındaki Courtney Hunt, daha önce Amerikan İç Savaşı'na odaklanan kısa filmi ile dünya çapında birçok festivalde de ödül yağmuruna tutulmuştu.
Hunt'ın ilk uzun metraj filminin göz ardı edilemez başarısının en önemli nedeni çalışkan bir öğrencinin elinden çıktığı her halinden belli olan, sade ve ustalıkla örülmüş bir senaryosunun olması. İlgi çekici bir hikaye anlatmak için sürprizlerle ya da sırlarla çevrili karmaşık olay örgüleri yaratmanın şart olmadığını kanıtlayan filmin senaryosu son derece basit ve tek yönlü olmasına rağmen oldukça sürükleyici ve heyecan verici.
Diğer yandan, "Donmuş Irmak," fazla ayrıntıya girmeden karakterlerinin tüm iç karmaşalarını, bastırılmış travmalarını ve aralarındaki iktidar ilişkilerini iç güdüsel bir biçimde gözler önüne seren bir yapım. Filmin başında, kendimizi Ray, Troy ve Ricky'nin gündelik hayatına tam ortadan dahil olmuş gibi hissetsek bile, beyazperdede gördüğümüz karakterlere karşı en ufak bir yabancılık beslemiyoruz. Courtney Hunt'ın karakterleri doğal, akıcı ve özgün yaradılışları sayesinde seyirci ile aralarında belli bir yakınlık oluşturmayı başaran, son derece yalın insanlar. Bu nedenle de onlar kendi iç dünyalarını fazla ön plana çıkartmasalar da, karakterlerle empati kurup, içlerinde saklı duygu yoğunluğuna ulaşmamız oldukça kolay.
Karakterlerle kurduğumuz gönül bağını körükleyen en önemli unsurlardan biri de filmin kadrosunda yer alan oyuncuların akıl almaz performansları. Başta Ray karakterini canlandıran Melissa Leo olmak üzere, filmde yer alan her oyuncu tam anlamıyla hünerini konuşturuyor. Melissa Leo, canlandırdığı karakteri sanki kendi kişisel yaşam öyküsünü sahneye koyuyormuşçasına doğal bir tavırla benimsiyor. Ray'in her hareketine capcanlı ve akıcı bir ritim veren bu tavır, Leo'nun niçin bir anda kendisini En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar'a aday bulduğunu da açıklıyor.
Her şey bir yana, "Donmuş Irmak"ı izlenmeye değer kılan en önemli özelliklerin başında filmin mekansal olarak ülkeler ve kültürel arasındaki sınırları hiçe sayması ve bu sınırları yıkmak için birebir çaba harcaması geliyor. Film boyunca Ray'in Lila ile işbirliği yaparak, Çinli ve Pakistanlı kaçakları Kanada sınırından Amerika'ya geçirmesini izliyoruz. Bu sınır ihlallerinin yanı sıra zaman zaman Ray ve Lila aracılığıyla Amerikan yasalarının el süremediği Mohawk bölgesine de ziyaretler düzenliyoruz.
Bütün bunların sonucunda, donmuş bir nehrin çevrelediği mekanlarda yaptığımız bu gezintiler, bizlere yoğun bir zamansızlık ve dünya yasalarından kopmuşluk hissi veriyor. Her karakterin kendine göre yasaları ve prensipleri olduğunu derinden duyumsamamıza yardımcı olan bu his, aynı zamanda bizleri toplumsal hayatın üzerimize yüklediği yasal sorumluluklar ve sözlü kanunlar üzerine de düşünmeye itiyor. Aklımıza doluşan tüm bu fikirler, bir sonraki aşamada Ray'in ailesine yeni bir prefabrik ev almak için başvurduğu yasadışı eylemlerin meşruluğunu sorgulama sürecimizle birleşiyor ve nihayetinde "Donmuş Irmak"ı boyun eğdiğimiz bazı yasaların kime göre ve hangi kriterlere göre meşru olduğunu kestiremediğimiz enteresan bir ruh halinde izlerken buluyoruz kendimizi.
Bu enteresan ruh hali, Ray'in hikayesi boyunca diken üstünde oturmamıza, hiçbir akıl oyununa veya özel efekte ihtiyaç durmadan öyküyü heyecan içinde takip etmemize de olanak tanıyor. Bu yönüyle neredeyse eski Alfred Hitchcock filmlerinin tadını yakalayan "Donmuş Irmak," sinema dilinin en yalın haliyle izleyenlerin dikkatlerini fethetmek için yeterince malzemeye sahip olduğunu da kanıtlıyor. Son zamanlarda seyredenlerin gözlerini farklı numaralarla boyamaya çalışmadan, sade, akıcı ve etkileyici bir film izlemek istiyorsanız "Donmuş Irmak," tam size göre.