Hesabım
    Bolt
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Bolt

    Bolt

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    Walt Disney'in yeni animasyon filmi "Bolt," bir yanıyla Peter Weir'ın unutulmaz klasiği "The Truman Show"a oldukça benziyor. Bir aksiyon dizisinin başrolünde yer alan Bolt da tıpkı Truman gibi gündelik yaşamının bir televizyon şovunun parçası olduğunu bilmiyor; sahte bir sinema gerçekliğinin içinde yaşıyor. Peki, Bolt'un içinde bulunduğu bu durum ne kadarıyla bizim sinema salonunda büründüğümüz ruh halini aynalıyor?

    Hızla değişen sahneler ve "24"vari kurgu oyunlarıyla çevrili bir aksiyon ortamında açılan "Bolt," ilk on dakikası boyunca gerçekten de kendimizi bir televizyon şovunun hareketli gidişatına kaptırmamıza izin veriyor. Gidişatın bize vaat ettiği bu aksiyon dolu ortama iyice adapte olduğumuz anda ise, film birdenbire bizleri Bolt'un gerçekdışı aleminden uzaklaştırarak izlemekte olduğumuz her şeyin bir çeşit televizyon gerçekliğine hizmet ettiğini vurguluyor. Böylelikle, Bolt'un nasıl bir hayal dünyasının içinde yaşadığını ve bu dünyaya nasıl kuvvetli bağlarla tutunduğunu daha da belirgin hale getiren film, aslında bizlere izleme sürecinin kendisine dair önemli bulgular sunuyor.

    Çünkü Bolt'un televizyon dünyasından çıkar çıkmaz yaşadığımız keskin düşüş esasında tam da sinema salonunun ışıkları yandıktan ve filmle aramızdaki özdeşleşme süreci sona erdikten sonra hissettiğimiz uyanma anını hatırlatıyor. Böylelikle "Bolt," sürükleyici hikayesiyle bir yandan bizleri gidişatının içine çekip, sinemaya has o tanıdık özdeşleşme sürecini yeniden yaratırken, bir yandan da bu sürecin her aşamasını görünür kılarak çift taraflı bir anlatıma kavuşuyor.

    İşte tam da bu yüzden "Bolt"u izlerken bize en samimi gelen ve bizi en çok güldüren karakter hep Rhino oluyor. Kendisiyle ilk tanıştığımız anda korunaklı bir fanusun içine sığınmış, televizyon izlemekte olan Rhino, gidişat boyunca Bolt'un süper güçleri olduğuna inanmaya devam eden tek karakter olarak yoluna devam ediyor. Şüpheci ve alaycı Mittens'ın tüm uyarılarına rağmen Bolt'un sıradan bir köpek olduğu fikrini reddeden Rhino, aslında her şeyin farkında olsa da çoğunlukla televizyon gerçekliğine inanmayı seçtiği için bu oyunu sürdürüyor. Kendisini dış dünyadan ayıran plastik fanusu gibi, televizyon dünyasının soyutlayıcı atmosferi de onu küçük hayal dünyasının içine hapsediyor.

    Rhino, bu dünyanın keyfini çıkarma kararını sürdürdükçe aynı oyuna yeni baştan başlıyor. Ancak plastik fanusunun kapağını açıp, kendisini dış dünyaya bıraktığı an, süper köpek Bolt'un televizyon gerçekliğiyle çevrili dünyası da üzerindeki etkinliğini kaybediyor. Bu nedenle de Bolt'un süper güçlerini kullanarak, hapsedildiği kamyondan çıkmaya çalıştığı sahnede, Rhino'nun kurtarıcı kimliğine bürünüp, Bolt'u özgür bırakması bizleri hiç şaşırtmıyor. Nitekim Rhino korunaklı televizyon dünyasını/fanusunu terk edip, Bolt'la olan özdeşleşme sürecine noktayı koyduktan sonra, Bolt sadece mecazi anlamda değil, gerçek anlamda da özgürlüğüne kavuşuyor. Rhino kendisine inanmayı bıraktıktan sonra sıradan bir köpek olduğunu fark eden Bolt, etten kemikten yapılma bedenini ve onu çevreleyen dünyayı keşfetmeye başlıyor.

    Sinema izleyicilerinin film içindeki temsilcisi konumundaki Rhino'nun, Bolt'un süper güçlerine olan inancını kaybettikten sonra, hala daha Bolt'u desteklemeye devam etmesi ise ekran başında anlatılan hikayeyi soluksuzca seyreden bizlerin bir başka ruh halini ortaya koyuyor. Sinema perdesinde gördüklerimizin (hele de bir animasyon film izliyorsak) elle tutulur bir gerçeklik vaat etmediğini bilsek de, film izlerken ekranda gördüğümüz hayali karakterlerle birlikte sevinmeye, heyecanlanmaya, hatta korkup, fiziksel tepkiler vermeye hep devam ediyoruz. 'Ekranda izlediklerimin hayal ürünü olduğunu biliyorum, ama yine de...' cümlesiyle açıklayabileceğimiz bu çelişkili duygu, tıpkı Rhino gibi kendimizi sinema perdesindeki renkli görüntülere, uzak dünyalara ait hissetmemize olanak tanıyor.

    Aslına bakarsanız, bir sinema filminin ayakta kalmasını, hatta var olmasını sağlayan en önemli etmenin de yine bu cümlede gizli olduğunu söyleyebiliriz. Keza, bizlerin kendi yansımalarımızı sinema ekranında görmeye ihtiyacımız olduğu kadar, sinema ekranının da yüzeyine yansıtacak yüzlere ihtiyaç duyduğu kesin. Bolt'la Rhino arasındaki ilişkinin böylesine eğlenceli ve sürükleyici olmasının en belirgin nedeni de izleyiciler ve sinema perdesi arasındaki bu büyüleyici alışverişi aynalıyor olması belki de. "Bolt" derinlemesine irdelendiğinde bizlere film izleme sürecimize dair önemli işaretler veren ve gizliden gizliye sinemayı niçin bu kadar sevdiğimizi, beyazperdeye niçin büyük bir sadakatle bağlı olduğumuzu gösteren bir çalışma aslında. Bu işaretleri görmek için satır aralarına bakmak yeterli. Herkese Mutlu Yıllar!

    *Klasik Sinekritik yazılarından çok farklı değil mi? Yılda bir kez, yılbaşı haftası, Beyazperde eleştirmenleri klasik eleştiri mantığından uzaklaşıyor. Uçuş serbestliği bizzat editör tarafından desteklenmiştir!

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top