Yönetmenin, kendi milletinin yaşadığı toprakların tarihinden bir kesit? Kusturica'nın, II.Dünya Savaşı - Yugoslavya'nın dağılışı aralığını,müzikal,dram,komedi,savaş türlerini salata misali harmanlayarak üstünü görsel zenginliklerle soslayıp bize sunduğu bir solukta izlenilen 167 dk'lık şölen Underground. . 1941 yılında Nazilerin, Yugoslavya Krallığı'na ait toprakları işgaliyle başlar film. Gözü dönmüş faşist rejimin sağa sola saldırmasından nasibini alan çok uluslu bir krallıktır Yugoslavya Krallığı. Birbirinden farklı milletten insanları bünyesinde barındıran,farklılıklarla bir bütün olmayı başarmış topraklarda 2.Dünya Savaşı'nın başlamasıyla bombalar konuşur?Belgrad'a atılan bir bombayla şehir yerle bir olur,hayvanat bahçesindeki hayvanlar şehre dağılır. Marko ve Blacky çok yakın iki arkadaş herşeyden öte yoldaştır,aynı ideolojiye baş koymuşlardır ve topraklarını Nazilere bırakmaya hiç ama hiç niyetleri yoktur. Marko arkadaşı Blacky'i ve kendileri gibi vatanına bağlı yoldaşları silah üretmek için yeraltındaki mahzene sokar. Amaç ürettikleri silahlarla cepheye yardım etmek ve Nazileri geri püskürtmektir. Seneler sonra savaş bitmiş, istedikleri gibi Naziler püskürtülmüş, Yugoslavya Krallığı yerine Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti (bu cumhuriyet 1992 yılına yani Yugoslavya'nın parçalanışına kadar devam edecek) kurulmuş, yoldaş Josip Broz Tito başa geçmiştir. Topraklarında barış sağlanır fakat yeraltında hayat hala aynıdır, çünkü Marko faşist rejimin iktidarda olduğuna onları inandırarak artık kendisi için çalıştırmaya başlamıştır. Kendi topraklarındaki savaş bitmiş bu sefer Marko'nun silah ticaretindeki savaşı başlamıştır. Yeraltındaki yoldaşları herşeyden bihaber Marko'ya çalışadursun o yeraltındaki tüm arkadaşlarının öldüğüne inandırmıştır yer üstündeki herkesi,hatta o kadar iler gitmiştir ki Blacky'nin heykelini kahraman olarak dikmekten bile geri kalmaz. Seneler sonra yer üstüne çıktıklarında Yugoslavya'nın parçalanmış olduğuna inanmayacaklar,kabullenmeyeceklerdir? Kabullenemeyecekleri bir diğer şey ise Marko'nun kalleşliği olacaktır şüphesiz? Marko bir sahnede ?Kardeş kardeşi öldürmedikçe savaş savaş sayılmaz? diyor. Bu cümleden sonra ilerleyen sahnelerde asıl savaşın nerde yaşandığını hissediyoruz birkez daha.Boşnak yönetmenin sırpların yanında yer alışı ve Tito sempatizanlığı yapması tepkiye yol açmış. Yönetmen herzamanki gibi Goran Bregoviç ?in eline bırakmış filmin müziklerini. Son sahnede toprak parçasının anakaradan kopuşu filmde bana göre en anlamlı sekans. Parçalanmanın kabullenişi belkide? oyunculuklar olağanüstü, o kadar doğal oynamışlar ki kendinizi kaptırmamanız mümkün değil (tabi bu benim fikrim:)) Cümlelerimi son sahnedeki yitik topraklara bağlılığı vurgulayan cümlelerle noktalarken filmi çok beğendiğimi birkez daha söyleyip izlememiş olan warsa izlemelerini şiddetle öneriyorum:)-İşte tam burada yeni evler inşa ettik leyleklerin yuva yapabileceği. Kırmızı damlı ve bacalı, komşularımıza kapıları ardına dek açık olan. Burada bizi besleyen topraklara şükranlarımızı sunacağız. Bizi ısıtan güneşe de öyle. Ülkemizin yeşil otlarını çağrıştıran bu çayırlarda acı,hüzün ve neşeyle çocuklarımıza durmadan öyküler anlatacağız,bir zamanlar bir ülke vardı diye....