En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.094 değerlendirmeler
Takip Et!
1,0
26 Kasım 2020 tarihinde eklendi
Senaryosu, Danny Matier tarafından yazılan “The Unborn”, sinemadaki asıl işi kameramanlık olan Tal Lazar’ın yönetmen koltuğunda oturduğu bir ilk uzun metrajlı sinema filmi…
Tek bir mekânda, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan bu “indie”nin (bağımsız) en iyi tarafı, süresinin 70 dakika ile sınırlı olması…
Onun dışında da neredeyse hemen her ayrıntıda, tam bir “vasatlık” ile “olmamışlık” hali damgasını vurmuş filme…
Ki bu durum, filmin ilk saniyesinden son anına kadar da hiç değişmiyor…
Çölde, kutup ayısının hışmına uğrayan bedevi Arap misali, yıkım aşamasındaki metruk bir binada özel güvenlik görevlisi olarak gece vardiyasında nöbet tutan Tiffany ile Joey’i canlandıran, genç oyuncular Manni L. Perez ile Chris Bellant’da bu curcunada, tüm çabalarına karşın deneyimsizliklerinin sonuçlarına yenik düşmüşler…
Hani, deneyimsiz değil de usta olsalardı da muhtemelen, hiçbir derinliği bulunmayan senaryonun azizliğine uğrayarak yine de tökezleyeceklerdi performanslarında…
Hatta emin olun, o iki talihsiz güvenlik görevlisini, “Gravity” (2013) deki Sandra Bullock ile George Clooney oynasaydı da durum pek fazla değişmeyecekti…
Zira korkunun “hayaletler tarafından ele geçirilmiş ev / haunted house / ghost & spirits” kategorisinde yer alan filmin, neresinden tutulursa tutulsun elde kalan hikâyesinin altı tamamen “bomboş” …
Öyle ki, uzunca bir süre, o binanın içinde dolaşan “kimliği meçhul” varlıkların ne olduklarını ve oraya hangi nedenle, nereden geldiklerini bir türlü anlayamıyorsunuz…
Hâlbuki film, bir 10 – 15 dakika daha uzatılarak flashback geçişleri aracılığıyla, geçmişte o binada yaşanmış olan olaylarla da ilişkilendirilmiş olsaydı, işin (ve tabii ki de filmin) rengi bayağı bir değişmiş olacaktı…
Bütün bunlarında ötesinde gerçekten de işin ilginç olan tarafı:
Lars von Trier’in “Riget / Kingdom” (1994 – 1997) TV dizisine de öykünülmüş olan filmin finalindeki bir sahne aracılığı ile bir devam filmine de “işaret edilmiş” olması…
Fakat büyük bir ihtimalle, aslında ölü bir fikir olarak doğmuş olan ilki gibi “The Unborn 2” yi de yine kimse finanse etmeyeceği için çekilemeyecek ve zamanla da unutularak başarısız bir sinema projesi olarak tarihin çöplüğüne gömülecek…
Olsun zamanım çok ben izlerim diyenlere keyifli seyirler…
Mükemmel senarist David Goyer'ın daha önce yönettiği filmleri hesaba kattğınızda sıradan olması şaşırtmıyor.Afişinden de korkutmak konusunda bir iddiası olmadığı anlaşılıyor zaten.
gary oldman nasıl bu filmin içinde yer almış acaba ebn onu merak ediyorum film 1 saat 15 dk yapımcıalr arasında michael bay de var ama ben anlamadım bir torpil falan var herhalde david s. goyer e yönetmene ama hiç olmamış ve ğuan çok yüksek gelmiş burada yani bizim filmelre yapılan acımasız eleştiriler bu filme bazıları çok iyi , işte korku budur falan gibi yazılar yazmışlar. yazıktır. zamanınızı bununla harcamayın biz harcayanalrdan 1 saat 15 dk önde olursunuz. tavsiye etmiyorum 10/3
doğmamış...insanı gerçekten ürküten bazı sahneleri içinde barındıran bir film..bu kadar saçma korku filmlerinin arasında en izlenilesi olan film..herkese tavsiye ederim..bu notu haketmeyen bir film...
Şahsen ben bu filmi açıkçası pek beğenmedim.Eğer ruhlarla dolu korku filmini beğeniyorsanız bu filmi izleyebilirsiniz.Ama bana film biraz basit geldi.Türk halkı böyle cinci hocalara gittiğinde gülüyorum.Bu filmde de kahramanımız cinci hocalardan medet umuyor.Ben bu yapıma 10 puan üzerinden 7 puan veridm.
Tam bir piyasa korku filmiydi ya.. Rezalet yani begenenler bu filmden korkmayi nasil basarmis gerçekten anlamadim.. Vakit kaybetmek istiyorum derseniz yada hangi korku filminde katila katila gülerim diye sorarsaniz kesinlikle tavsiye ederim.. Ama malesef bundan da kötülerini izledim zamaninda..
sinemya geçen gün gittik ve hocamızın isteği doğrultusunda bu filme gittik ama filmin korkuyla pek bi alakası yok gibiydi daha çok gerilim üzerineydi ve beklediğimi bulmadım bu filmde.konusu çok sıkıcıydı kardeşinin daha doğmadan ölümne neden olan bi kişininin daha sonra kızkardeşinin daha doğmamış bebeklerinden birinin içine girmesi çok basit bi hikayeydi ve buna benzer bir çok film yapılmıştı.filmdeki tek korkunç sahne tren raylarının çıkardığı sesti.
Ben daha güzel bir filmdir diye izledim ama klasik bir şeytan çıkarma filmlerinden biri olduğu anlaşıldı. Sinemada değil de evde baştan savma izleyebileceğiniz bir film.
"Kötü" kelimesi hafif kalıyor. Boşa geçen koskoca bir 80 dakika. Yazık!!! Daha üzüntü verici taraf ise Gary Oldman gibi bir adamın bu filme alet olması!!! Sadece yeni bir "Megan Fox" yaratılmaya çalışılmış. Peki sonuç: Başarısızlık!!!
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.