Öldürme Arzusu eleştirileri

Bugünün “Evde Sinema Keyfi Akşamı”ında “Death Wish”i izlemiş olmak, bizim açımızdan; aksiyon sinemasının Hollywood versiyonların da Charles Bronson’ın Yeşilçam versiyonların da ise Cüneyt Arkın’ın racon kestikleri 1970’li yıllara ve anılara nostaljik bir yolculuk gibi oldu…

Brian Garfield’ın aynı adlı romanından (1972) uyarlanarak beyaz perdeye aktarılan ve sonrasında dört devam filmi daha çekilen birinci nesil ilk “Death Wish” (1974) de intikam peşinde koşan Paul Kersey karakterini Charles Bronson canlandırırken yeni nesil “Death Wish”de aynı işi Bruce Willis üstlenmiş…

Tabii tek fark oyuncu değişikliği değil… Birinci nesil “Death Wish”ler de karşımızda “mimar” Paul Kersey varken şimdi “cerrah” Paul Kersey mevcut…

Yani bir mesleki değişiklik de söz konusu...

Yine Brian Garfield’ın aynı adlı romanından uyarlanan yeni nesil “Death Wish”in yönetmen koltuğunda, insanın izlerken irkildiği “Hostel” (2005) ve “Hostel: Part II” (2007) nin de yönetmeni olan Eli Roth oturuyor…

30 milyon dolarlık bir bütçe ile yapılan ve 04 Mart 2018’de vizyona giren filmin, 24 Mayıs 2018 tarihi itibarıyla gişe hasılatı 47 milyon dolar… Aslında bu, Hollywood standartlarına göre film stüdyolarının iştahını kabartacak kadar büyük bir rakam olmasa da, MGM’den en az bir devam filmine daha bütçe kopartmaya yetecek gibi de durmuyor değil…

Filmin oyuncu kadrosuna baktığımızda tabii ki listenin en flaş ismi, Liam Neeson, Russell Crowe, Matt Damon, Benicio Del Toro, Will Smith ve Brad Pitt gibi rakip “Paul Kersey karakteri” adayları arasından sıyrılarak kapağı başrole atmış olan Bruce Willis…

Başta “Leaving Las Vegas”ın (1995) yıldızı Elisabeth Shue olmak üzere TV dizilerinden gelen diğer pek çok oyuncu, ona bu rolde elinden geldiğince eşlik etmeye çalışmış… Ama ne yalan söyleyelim, fiziksel olarak da bayağı formda görünen Bruce Willis, filmi neredeyse tek başına götürmüş… Senaryo gereği olsa gerek kadrodaki diğer oyuncular, sanki onun hep birkaç adım gerisinde daha doğrusu gölgesinde kalmışlar gibi…

Birinci nesil ilk “Death Wish” (1974) in müziklerini usta cazcı Herbie Hancock yapmıştı… Yeni nesil “Death Wish”de ise Eli Roth’un kurgusu ile tam bir uyum içinde olan Back in Black ve AC/DC, Living Large ile Herman Beeftink ve Sacrifice ile Sorcery kulaklarımızın pasını siliyor…

1974'de çekilen ilk “Death Wish”i vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlemiş biri olarak, yeni nesil “Death Wish”i de aynı ilgi ve keyifle izlediğimizi belirtmeliyiz…

Umarız sizler de türünün iyi örneklerinden olan 107 dakikalık bu aksiyon filmini, bizimle aynı tadı alarak sıkılmadan izlersiniz…

Keyifli seyirler,

Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 26 Mayıs 2018 günü saat 01.23’de yazılarak paylaşılmıştır...

çok güzel bir film.. aksiyonu, gerilimi çok iyiydi.. bruce willisse yakışan bir film olmuş ve adam gayette başarılı, uzun zamandan beri güzel filmlerini izleyemiyordum bu film ile kendini toparlamış..

Bruce willis , sen yaşlanmaz mısın be adam. senin yaşındakileri ayakta bastonsuz yürüyemiyor , elleri titriyor. Bu yaşında 1970 lerin güzel bir filmine yeniden hayat veriyor. Charles Branson'vari nostaljik ama update edilmiş bir performans. Vizyondaki iyi filmlerden. Sırf Bruce willis olduğu için değil iyi bir film olduğu için izlenilir. Bireysel silahlanma ve Adaleti kendi sağlama düşüncesine felsefi açıdan güzel dokunduruyor. Aksiyon sahnelerinde Bruce willis in performansı takdire şayan. Çok fazla aksiyon yok ama konunun işleniş tarzı heyecanı hep üst düzeyde tutuyor. Spoiler gibi olmayacak ama filmdeki amca karakteri filmin konusu açısndan gereksizdi , bu nedenle sürpriz sonları seven ben film esnasında paraya ihtiyacı olan amcanın cinayet şebekesi lideri olduğunu bile düşündüm ve tabi çuvalladım. 30 milyon usd bütçesi olduğunu okudum. O kadar parayı nereye harcamışlar diye merak ediyor insan. Görsel efekt yok, Yanan patlayan ev araba yok. Sadece oyuncular var ama Bruce willis haricindekiler ünlü sayılmazlar. Beğenerek izledim ve ilerde televizyonda rastlasam yine izlerim.
Bu arada konu ile alakasız ama CINEMAXIMUM a da bir eleştiri yapmak farz oldu. Filme bilet alırken biletçi yer seçiniz dedi ve yer seçerken baktım salon zaten küçük salondu ama 15-20 kişi var görünüyordu ve yer seçerken kendime göre uygun bir yer seçtim. Salonda ise benden başka kimse yoktu. Bu 15-20 kişinin hepsi birden gelmemiş veya iptal etmiş olamazlar . Çünkü ayrılan yerler salonda dağınık dağınık görünüyordu. Düşündüm ki bu bir pazarlama tekniği. Salonun boş olduğunu gören kişiler fikir değiştirebilir diye sanki 15-20 kişi bilet almış havası veriyorlar. Sevgili CINEMAXIMUM , ben bir filme girmeye karar verirsem biletimi alırım , kaç kişinin bilet almış olmasına bakmam. Lütfen bizim gibilere de saygı.

ailesine zarar veren hırsızların peşine düşen cerrah… güzel konu.. Sürükleyici.. Oyunculuklar iyi… aksiyon sevenler kaçırmasın

Bruce wills dedik iyidir güzeldir dedik ama Film baştan sona sıkıcı bi ara çıkmayı bile düşündüm.Verdiniz paraya yazik.

Gerçekten Berbat diyebilirim. Bence hep para israfı hem de zaman israfı. Zaten yapımcı firma gelecek eleştirilere önceden özür dileyerek yayınlamış. Bu filmin Türkiye de vizyona girmesi bile çok tuhaf.

Nerde Charles Bronson' un filmi nerde bu! Hikaye baştan sona mantıksız. Aslını çok aratan bir film. Beğenmedim.

Bazıları film hakkında kötü yorumlar yapmış.Bende filme girmeden önce yorum okuduğum için biraz izlemekten vazgeçmeye düşündüm fakat çok istediğim için girdim.Filmin başlarından ortalarına kadar aksiyon yoktu .Olayın gelişmesini anlatıyordu.Ortalarından sonra gayet güzel bir hal almaya başladı.Şahsen filmin konusunu güzeldi.Gerçek hayatta böyle olaylarla karşılaşabiliyoruz.Kan efektleri ve yaralar gerçekçiydi.Bruce willis hakkında kötü yorumlar yapmışlar .Ben bunun yanlış olduğunu düşünüyorum çünkü adam yaşlanmış olabilir ama bu onun kaliteli oyunculuk yeteneği etkilemez.Ben filmi gayet beğendim.

eli roth yönetmenliğinde başrolde bruce willis'in olacağı yeniden çevriminin çekimleri tamamlanmıştır. sene içerisinde vizyona girmesi bekleniyor. ben amerika'da vizyon şansı ya da özellikle oradaki sinemalarda yaygın gösterime girme ihtimalinin bile düşük olduğunu tahmin ediyorum. son yıllarda para için üçüncü sınıf filmlerde oynamaya başlayan willis büyük prodüksiyonların tercih etmediği bir aktör artık. yönetmen eli roth da ilk çıktığından beri ucuz gerilim filmleri çeken kötü bir yönetmen ve ısrarla aynı çizgide devam ediyor. film çöp olacaktır büyük ihtimalle ama kafamı kurcalayan tek şey paramount pictures'ın neden böyle bir projeye para yatırmış olduğu.