Senaryosu, David Morrell’in “First Blood / İlk Kan” (1972) isimli romanındaki John Rambo karakteri esas alınarak Matthew Cirulnick ve Sylvester Stallone tarafından yazılan “Rambo: Last Blood / Son Kan”, Adrian Grunberg’in yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
20 Eylül 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 6.3/10 (43.020 oy) ve 4.2/5 (8.067 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 4.0/10 (160 yorum) ve 26/100 (31 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları(nın özellikle de tamamı profesyonel sinema eleştirmeninin oyları ile oluşan Metacritic yorum ortalamaları bölümü), oldukça “matrak” bir filmle karşı karşıya olduğumuzu düşündürtmüyor değil insana…
Ama biz yine de tedbiri elden bırakmadan; Amerika, İngiltere ve Kanada’da 89, Avustralya, Meksika, İsveç, Brezilya ve Finlandiya gibi ülkelerde de bazı silinmiş sahneler ile alternatif bir başlangıcı da içeren 101 dakikalık versiyonu ile izleyici karşısına çıkan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de, 50 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen ve brüt 91 milyon dolar gibi “Rambo” efsanesinin karizması ile pek de uyuşmayan bir hasılat rakamına takılıp kalmış olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; eğer filmde yaşanan olaylar günümüzde değil de 1700’lü yılların sonları ile 1800’lü yılların başlarındaki vahşi batı ve Meksika’da geçiyor olsaydı, karşımızdakinin, o da yalnızca “Ehh işte” denilerek kabul edilebilecek türde bir hikâyeye sahip olan filmlerden biri olduğunu söyleyerek başlayabilirdik…
Fakat ne yazık ki, “değil”…
Neden mi?
Kesinlikle akla ve mantığa hiç inandırıcı gelmese de, hadi diyelim bu seferlik öyle denk geldi ve 74 yaşındaki asker eskisi ihtiyar bir “Gringo”, bir kızı kurtarmak amacıyla Meksika’da (polis ile de sıkı bir işbirliği içindeki) kadın ticareti mafyasına ait ipten kazıktan kaçma onca silahlı korumanın himayesindeki (randevu evi niteliğindeki) bir mekânı bastı…
Tamam, Stallone ve arkadaşlarının (dört bir yanı problemli) bu fantezilerini, büyük bir “Ya sabır” ile sineye çekerek kabullenmiş olalım…
İyi de be kardeşim, içinde ağır silahlarla donatılmış 30 – 40 kişinin yer aldığı Meksika mafyasına ait altı araçtan oluşan bir konvoyun, elini kolunu sallayarak (izinsiz bir sivrisineğin dahi geçmesinin mümkün olmadığı) Meksika – ABD sınırını rahatlıkla aşıp Amerika’nın göbeğindeki bir çiftlikte insan avına kalkışması olayına ne demeli?
Böyle bir hikâyeye kim inanır ki?
Sakın kimse espri için dahi olsa kalkıp da, “Kadir İnanır” demesin…
“Spoiler” olmasın diye yukarıda verdiğimiz her iki örnekte de, “neden” ve “sonuç” içeren ayrıntılara girmedik…
Ancak bunlara benzer gariplikler, “gırla gidiyor” filmde… Emin olun hepsini tek tek saymaya kalksak, sayfalar tutacağı için yazmaya bizim, okumaya da sizin sabrınız yetmeyecektir…
Peki, hiç mi iyi bir şey yoktu bu filmde?
Olmaz mı?
“Ne iyi yapmışlar da, 89 dakikalık versiyonunu da kurgulamışlar bu filmin” dedik biz örneğin… Yoksa 101 dakikalık daha uzun bir süreye kesinlikle katlanılamazdı…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez, geçtik “nitelikli” olanını her türlü eksiğine karşın kabul edilebilir standartlardaki sıradan filmleri de izleme listelerine dâhil etmeye çalışan sinemasever dostlara, “Eski parlak günlerindeki geçmişlerini kullanarak (son bir kez daha da olsa) iyi niyetli izleyiciyi istismar ederek sağmayı kendine meslek edinen bu türden Hollywood cambazlarının filmlerinden kendinizi koruyun” diye seslenerek kullanmak istiyoruz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde 1 verdiğimiz bu film için önerimiz de, zamanınıza yazık etmeden “kendinize izleyecek daha anlamlı şeyler bulun” şeklinde olacak,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 24 Aralık 2019 günü saat 01.50’de yazılarak paylaşılmıştır...