Hesabım
    Bir Ömür Yetmez
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Bir Ömür Yetmez

    Yoksa Satürn Özpetek’e mi Karşı?

    Yazar: Bige Akdeniz

    Hamam ile 90'larda Türk Sineması'nı canlandıran filmlerden birisini yapmıştı Ferzan Özpetek. Oldukça etkilenmiştim bu filmden. Hatta bu film yüzünde İstanbul’a taşınan İtalyanlar olduğunu bilirim. Onu takip eden Harem Suare?de de bu canlılığı korudu. Kaleydoskopik bir hali vardı her iki filmin de. Değişik bakışlardan değişik anlatımlara ulaşılabilinen filmler.. İtalya ile Türkiye, eski ile yeni arasında duran filmlerinde ulusal sinemanın dışından bir esinti getirivermişti.

    Sonra İtalya sularına sığındı Özpetek ve buralarda daha saf Akdenizli/İtalyan/Avrupalı denilebilecek filmler yapmaya başladı. Her ne kadar Harem Suare'den sonra gelen filmlerde aynı zengin anlatımı bulamasak da, bu sefer iki cinsiyet arasında olmanın ve varoluşçu mesafelerin izini sürmeye başladı Özpetek. Hali ile filmlerine İtalyan kimliği kök salarken, Türk kimliği - Türk yemekleri, oyuncuları ya da müzikleri olarak - motifsel bir seviyeye iniverdi.

    Cahil Periler bu yeni anlayıştaki filmlerine çok hoş bir örnek oluştursa da, yönetmen olarak Türkiye malzemesinden uzaklaştıkça, kanımca Özpetek’in filmleri donuklaştı. Evet İtalya'da yaşıyor, oraya ait bu zamanın hikayelerini anlatıyor, belki hem burada hem orada çok popüler, ama ilk iki filminin kesiciliğini, yakıcılığını ve Türk Sineması için o eski öncülüğünü göremiyoruz artık.

    Bir Ömür Yetmez bu önsözümün dışına çıkmıyor. Tartışmasız bir şekilde film kendisini izlettirse bile... Özpetek kesinlikle kurduğu mizansenler ile izleyiciyi yakalayan bir yönetmen. Filmin melodramatik yönü diğer filmlerinde olduğu gibi çok güçlü (her ne kadar sahnelerdeki diyaloglar arasındaki duraksamalar bir süreden sonra fazla gelmeye başlasa da...). Senaryo kendi içinde bir sürükleyiciliğe sahip olmasa da filmin duygusal bir akıcılığı var. Üstelik çoğunluğu muhafazakar ve katolik olan İtalya'da, popüler bir filmin merkezine eşcinsel bir aşkı yerleştiriyor.

    Anlatmak istediğini hala birçok katmana bölmekte başarılı. Bir arkadaş grubunun trajik bir olaya karşı verdiği birbirinden farklı tepkiler, varolmanın güçlüğü karşısında arkadaşlığın güvenli kolları, ihanetin ve dağılmakta olan bir evliliğin değişik yüzleri gibi boyutları var filmin. Kendimize ait birşeyler buluyoruz, duygulanıyoruz, bazen gülüyoruz. İyi bir popüler filmin gerçekleştirmesi gereken tüm koşulları karşılıyor Bir Ömür Yetmez. Ama gözlemlediğim bir başarının daha başarılı bir halini görme arzusudur mu nedir bilinmez, tatmin edilmeyen beklentiler ile ayrıldım bu filmden. Dahası gerekliydi...

    Özpetek’in bu boyutların ötesinde bir yerlere götürmesi gerekiyordu bizi. Daha fazla kaybolmalıydık melodramın içinde. Sıradan ama hali vakti yerinde İtalyanların hayatlarıysa bu, daha fazla tenlerine dokunmalıydık. Yani daha fazla sıradanlıklarını, belki de ukalalıklarını hissetmeliydik. Kavga sahnelerinde, ya da aşk sahnelerinde biraz daha tutku olmalıydı. Karakterlerin olaylara tepkilerini daha fazla hissetmeliydik. Nedense hiçbir karaktere yakınlaşmamıza izin vermemiş Özpetek. Aramızda tuhaf görünmez bir duvar var gibi. Oyunculukları çok durağan ve de donuk. Belki Özpetek’in bir niyeti vardı bu türden kapalı bir oyunculuk ile. Belki de kahramanların yaşama bağlanmaktaki çekincelerini göstermek istiyordu. Niyeti buysa bile sonuca ulaşamamış gibi duruyor.

    İyi bir popüler yapım, ama tene işlemiyor. Hele belki de Türk izleyicisi açısından Hamam ve Harem Suare’nin etkisini hiç hissettirmeyecek bir film. Filmleri karşılaştırmayı her ne kadar sevmesem de bu sefer edemeden duramadım. İzlemediyseniz İstanbul Film Festivali’nde bir çiftin ayrılık sürecini anlatan Danimarka yapımı Prag’ı kaçırmayın. Minimalist ama güçlü oyunculukları ve anlatımı ile yakıcı bir ayrılık melodramı...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top