Maddi Sıkıntınız Var mı?
Yazar: Ali ErcivanTayfun Pirselimoğlu'nun Hiçbiryerde'nin ardından ikinci uzun metrajı olan Rıza, bir kamyon şoförünün öyküsünü anlatıyor. Filme dair söylenebilecek her şey bir yana, kanımca bütün mevzu, bu filmin kime hitap ettiği ve herhangi birimizi ilgilendirip ilgilendirmediğine dayanıyor.
Bozulan kamyonunu tamir ettirebilmek için on milyara ihtiyacı olan Rıza, Eminönü'nde kaldığı motelde bir çıkış yolu bulmaya çalışır. Bir süre, doğrusu pek de bir olay izleyemeyiz perdede. Rıza'nın kaldığı moteldeki diğer bazı insanları, onu görmek bile istemeyen eski karısını tanırız. Bütün bu insanların kötü şartlarda süren yaşamlarını izlememizin amacı nedir diye düşünmeden edemeyiz açıkçası. Kime yapılır bu filmler? Gerçek hayatta var olduklarına şüphe duymadığımız o insanların kendileri bu filmleri izlemedikleri sürece.
Ama Tayfun Pirselimoğlu'nun filmi, bir noktadan sonra, bu çıkmazdan kendini sıyırıyor. Çünkü hangi sosyal veya ekonomik sınıftan olsa da herkesin yaşayabileceği bir insanlık haline odaklanıyor. Hayatında sahip olduğu tek şey olan kamyonunu geri almanın yolunu arayan Rıza, hayatını sürdürebilmek için para bulmak zorundadır. Ama nereden? Tüm kapılar yüzüne kapanıp iyice çaresizliğe düştükten sonra, Rıza para bulmak için her şeyi göze alabilecek kadar köşeye sıkışacaktır.
Ekonomik durumu için hala istikrarlı diyemeyeceğimiz bu ülkede, Rıza'nın statüsü onu bizlerden çok da farklı kılmıyor aslında. Birçoğumuzun öyle ya da böyle geçtiği bir maddi sıkıntı karşısında Rıza'nın çaresizliği, bağ kurmakta zorlanmayacağımız bir durum. Ve belki onun gibilerin bu dünyadaki yalnızlığı, onu cinayet işleyecek kadar uçlara sürükleyebiliyor. Ancak yine de takip edebiliyoruz onun duygusal sürecini.
Pirselimoğlu, sade bir sinema diliyle, dünyanın her yerindeki seyirciye hitap edebilecek basit bir karakter çalışması aktarıyor perdeye Rıza'da. Asla değişmeyeceğini, daha iyiye gitmeyeceğini bildiği halde hayatını sürdürebilmek için umutsuzca para bulmaya çalışan ve çaresizliğinin son noktasında suç işlemeyi göze alan bir adam... Maddi sorunlarını çözecek paraya ulaştıktan sonra da vicdanı kendisini rahat bırakmayan bir adam. Ve bu yüzden de sadece işlediği günahın kefaretini ödemek için uğraşmıyor; geçmişte yüzüstü bıraktığı ve filmin başında belki sadece borç alabilmek umuduyla ziyaret ettiği karısına da kendini affettirmeye çalışıyor.
Rıza'nın somut bir şekilde takip edebildiğimiz, olay örgüsünün anlaşılır kıldığı iç dünyası da bu filmi izlemeye değer, iki saate yaklaşan süresine ve ağır temposuna rağmen sıkıcı hale gelmeyen bir yapıma dönüştürüyor.
Oyunculukların da genelde başarılı olarak değerlendirilebileceği filmde, kimi zaman karakterlerin birikimlerine veya sosyal konumlarına uymayan bazı diyaloglar bulunduğunu söylemek gerekir yine de. Özellikle Rıza ile eski karısı arasındaki kimi diyaloglar, filmin gerçekliğine zarar verecek kadar şairane. Yönetmenin bu insanlara dair bize sunduğu bir bakış açısı, hatta yorumu var. Ama o insanların bu yoruma dair böylesine farkındalık içinde konuşmaları ya da hareket etmeleri, filmin en ciddi zayıflığı. Bunun dışında, özellikle çok önemli sayılamayacak da olsa, sezonun kalburüstü yerli yapımlarından biri karşımızdaki