Dev yönetmen Angelopulos'un (huzur içinde yatsın) kamerasını her zamanki gibi uzaktan tutarak, olayları, birbirinden iyi kurgulanmış karakterlerini, mekanlarını geniş açıdan perdeye aldığı tam bir başyapıt. Bu filminde de sanatsal bulduğum en kaliteli sahnelerden olan nehirleri taşıran, gerilimin habercisi gibi yağan deli bir yağmur altında köy evlerini, yıkık dökük binaları ve içlerinde yaşayan kahredici hayat hikayelerini kadraja alıyor. Kusursuz planlar, Eleni Karaindrou’nun her zaman kinden müthiş müzikleriyle donatıyor sahneleri. Ele aldığı konuyu ustalıkla, sessiz, sade ve derinden anlatıyor, benim de doğru bulduğum bir önermedir sinemada diyalogla değil görüntüyle daha çok konuşulmalı derim hep. Bu tür bağımsız filmlerin müptelasıyımdır. Bunu da bu ve diğer bütün filmlerinde olduğu gibi görüntü üzerine sinemasını konuşturmuş büyük yönetmen. Bireysel değil toplumcu gerçekçi perspektifle yaklaşmış olayların üzerine. Ve yine hüzünlü göç üzerine, iç savaş üzerine, gurbette yaşamak üzerine, ölüm üzerine, olamamışlıklar üzerine, anne olmak üzerine ve her şeyden öte böyle bir dünyada çaresiz bir insan olmak üzerine, Angelopulos’un tüm dünyaya resmen bir hediyesidir Ağlayan Çayır filmi. Beklentilerimde beni yanıltmayarak uzun plan-sekanslarla örülü sinemasını yine konuşturmuş bu filmiyle büyük usta...Seni bu dünya sineması çok arayacak ve senin gibi sinemacı da gelmeyecektir sinema sanatına Angelopoulos...