Hesabım
    Cevapsız Arama 2
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Cevapsız Arama 2

    2 Cevapsız <br>Aramanız Var

    Yazar: Ertan Tunç

    Psikopatolojik süreçlerde kişilik gelişiminin önemini vurgulayan ve günümüzün medeni toplumlarının deliliğin sınırında gezen cep telefonu bağımlılığının çarpıcı bir eleştirisini içeren hikayesiyle Cevapsız Arama, sanatsal işlevini de ihmal etmeyen bir korku/gerilim başyapıtıydı. Film; Takeshi Miike'nin dokunuşundan ziyade en büyük gücünü benzersizliğinden almaktaydı. Cevapsız Arama 2 ise her ne kadar iyi bir film olsa da yazık ki "benzemez" değil. Yer aldığı zaman dilimi itibariyle eşsizlik içermeyen sanat eseri -genel anlamda- başyapıt olamaz. Haliyle, Cevapsız Arama 2 de bir başyapıt değil.

    Yine Akimoto'nun romanından uyarlanmış bir senaryo olmuş olması bakımından aslına sadık bir devam filmi ile karşı karşıya olduğumuz söylenebilir. Ama tecimsel beklentilerin senaryonun şekillenmesinde büyük bir payı olduğu anlaşılıyor. Şöyle ki; bu film, küçük kızın bulunduğu maden sahnesiyle Halka'yı, küçük kızın lanetinin gelişimini belgeleyen hikayesi ve Tayvan'a gidilip çözülmeye çalışılan sırrıyla Göz'ü, Takoko'nun çektiği vicdan azabıyla Miike'nin Kutu'sunu, melodik kökeni itibari ile İntihar Kulübü'nü anımsatmış.

    Gerilimi yüksek ama temposu biraz ağır olmasına rağmen Amerikan sinemasının diğer genel geçer kurallarına uyulmasına özen gösterilmiş. Merkeze oturtulan Kyoko ile sevgilisi arasındaki ilişki ve Takoko ile eski eşi arasındaki ilişki, ilk bölümle bağları kuvvetlendiren polis müfettişi karakteri bazı açıkları kapatıyor. Sinir bozucu müzikler ve unutulması güç cep telefonu melodisi başka bir açığı kapatıyor.

    Bir tür katliamdan sağ kurtulan tek kadının yarattığı gizem, tüyler ürpertici banyo sahnesi, halüsinasyona dayalı numaralar, ölümüne sayılı dakikalar kalmış olmasına rağmen ağır aksak hareket eden kahramanlar ve görsel efektlerle beraber yeterince gerilim yaratıldığını söyleyebiliriz. Yakışıklı erkekler, güzel kızlar. Asla kötü bir film olarak nitelendirilmeyi hak etmiyor Cevapsız Arama 2. Çünkü oyunu kuralına göre oynamış. Ama yine de bir şeyler ters gidiyor.

    Kanımca, Uzakdoğu usulü korku filmlerinin tinsel giallo'lara dönüşme sürecinde başarılı olup olmadığı şüpheli çünkü yoğun bir muğlaklık ve bilinçli bir şekilde yapılandırılan inandırıcı olamama durumu ve her şeyden ama her şeyden önemlisi öldürme eylemini tetikleyen gerekçenin ekseriyetle saçma sapan oluşu bütün izleyici hevesini yerle bir ediyor. En az "gerekçe" kadar önemli olan bir başka sinemasal unsur da filmlerin finali. Daha gerekçeyi bile anlamamışken bir de üstüne üstlük zorlama bir şaşırtmaca ile izleyicinin kafası karıştırılıyor. Katilin yakalanamaması katharsis-karşıtı eski bir numaradır ama ya katilin bilinememesi? O zaman filmi niye çektik? Asla durdurulamayan bir katil veya hiç önlenemeyecek bir lanet üzerine film çekilmesi doğru mu acaba?

    Gerilim türünden çıkartılıp korku türüne dahil edilmesini sağlayan metafiziksel öğeleriyle Uzakdoğu filmleri, ruhanî giallo'lar olma yolunda düşe kalka ilerliyorlar. Cevapsız Arama 2, iyi bir örnek, yetkin bir örnek ama zamana direnebilir mi, bilinmez. Cinayet gerekçesi, suçlunun tespiti, finaldeki tatmin gibi suç filmleri vazgeçilmezlerinden giderek ıraklaşan Uzakdoğu korkuları, sinema sanatına dair bir amaç gütmekten çok yüz binlerce evladını fuhuş sektörüne kaptıran milletlerin, yabancıları, kızlarından soğutma hedefine doğru koşuyor gibime geliyor. Zira, son yıllarda siyah saçlı çekik gözlü kız figürünün yaptığı çağrışımlar ortada. Bu filmde de bazı sanrı sahneleri sayesinde, izleyicinin filmdeki tüm kızlardan ve dolayısıyla çekik gözlü kızlardan tırsması sağlanmışa benziyor.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top