Hesabım
    Hızlı ve Öfkeli 4
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Hızlı ve Öfkeli 4

    Hızlı ve Öfkeli 4

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    İşte size basit bir deney: Bir Playboy dergisi ile bir Car & Driver dergisi alın. İki dergiyi de önünüze koyun. Eğer Car & Driver dergisi beyninizin aynı noktasını Playboy'un becerebildiğinden daha fazla uyandırıyorsa Hızlı ve Öfkeli 4, tam size göre demektir. Arabalara en basitinden bir taşıtım aracı olarak bakan geri kalan seyircinin zamanını harcamaması tavsiye edilir.

    Pekala, ilk bakışta 2001 yılından beri finansal bakımdan başarılı dört film çıkarmayı başarmış bu seriyi playboy ile karşılaştırmak, otomotiv pornosu damgasını yapıştırmak kaba ve haksız bir benzetme gibi gelebilir. Fakat işin ucunda bir gerçek var ki, o da filmin yapımcılarının da nasıl bir ürün ortaya çıkardıklarının farkında olmaları.

    Serinin dördüncü bölümü ilk üç filmin araya sıkıştırmaya çalıştığı konu ve senaryo gibi gereksizlikleri bir kenara atıyor ve arabaları uzun, seksi çekimlerle gösterdikten sonra türlü mekanlarda bitmek bilmeyen yarışlar sunuyor. Bunun üzerine bol bol kas gösterisi, zorlama kavga sahnesi ve daha da zorlama lezbiyen öpüşmeler sunuyor. Filmin pazarlama mekanizması erkek seyirciyi hedefine o kadar alıyor ki, filmin pelikül yerine testosterona basıldığını oğrensem şaşırmam.

    Aslında ortada bir konu var gibi. Hatırladığım kadarıyla aktarmaya çalışayım: İlk filmden beri kanundan kaçmakta olan yasadışı yarışçı Dom Toretto (Vin Diesel), çetesinin önemli bir üyesinin öldürüldüğünü öğrendikten sonra evi olan Los Angeles'a dönmeye ve arkadaşının katilini bulmaya karar verir. Bu arada ilk filmde Dom'un kaçmasına izin veren dedektif Brian O'Conner (Paul Walker), efsanevi bir uyuşturucu baronunu alaşağı etmeyi planlıyordur. Zaman ilerledikçe Dom ve Brian, aynı hedefin peşinden gittiklerinin farkına varırlar.

    Tabii ki seksenli yıllardan çıkma her polisiye intikam filminin baştacı olan bu klişe konunun var olmasındaki tek amaç, bir uzun yarış sahnesinden diğerine atlarken arada gözlerimizi dinlendirmemize olanak kılmak. Aslında kimsenin umru değil senaryo. Asıl amaç ilk filmin tıpatıp aynısını ekrana aktarıp kolaydan parayı koparmak. Bu amaç ilk filme kıyasla sadece iki adet "The" kelimesini aradan çıkaran orjinal isminden bile bariz. Türkçe ismi en azından sonuna "4" koymayı akıl etmiş.

    Tamam senaryoyu umursamıyoruz, peki yarış sahneleri nasıl? Açıkcası filmi açan petrol kamyonu takibi hiç fena değil. Ardından gelen yarış sahnesi ise Need for Speed tarzı yarış oyunlarını o kadar hatırlattı ki, sanki Playstation'una yapışmış on yaşında bir çocuğa bakıcılık yapıyoruz ve velet bir kere oynamak için bile kontrolü vermeyi reddediyor. Hatta bu tür oyunların baştacı köşede görünen bilgisayar destekli GPS bile var filmde. Artık ne desem azdır.

    Ta sekiz sene önce ilk film ile yıldızları parlayan Vin Diesel, Paul Walker, Michelle Rodriguez ve Jordana Brewster (Kim?), finansal bakımdan elle tutulur başka bir seriyi kapamayıp mega star hayalleri sönünce son şans olarak Hızlı ve Öfkeli'ye geri dönüyorlar. Vin Diesel'ın güneş gözlüklerinin ardından cool pozlar vermekten ileriye gidemeyen oyunculuğu ile Paul Walker'ın efor sarfetmeden abartı bir performans sergilemeyi becerdiği oyunculuğu iki yıldızın da geride bırakmaya uğraştığı eski işlerine geri dönmeleri yüzünden hissettikleri depresyona ayna tutuyor.

    Filmin yönetimi hakkında bir iyi, bir kötü haberim var: İyi haber, Hızlı ve Öfkeli 4'ün yönetmeni 2002 yılının en başarılı bağımsız filmlerinden Better Luck Tomorrow'u yönetmiş Justin Lin. Kötü haber, Hızlı ve Ökeli 4'ün yönetmeni Annapolis ve Hızlı ve Öfkeli 3 gibi son yılların en çok dalga geçilen iki filmini de yönetmiş Justin Lin.

    Better Luck Tomorrow vizyona girdiğinde Justin Lin'in filmi kendi finanse ettiği için milyonlarca dolarlık borca girdiği haberleri yayılmıştı. Lin, neredeyse sekiz yıl sonra halen bu borçları ödeyememiş herhalde ki halen önüne hangi film atılırsa yönetiyor. Hızlı ve Öfkeli 4'ün sonuna bakılırsa Hızlı ve Öfkeli 5'i yönetmesi beklenir.

    Araba hayranları tarafından ani bir suikaste kurban gitmeden yazıyı burada bitirmem iyi fikir gibi. Fakat adil olalım, bu eleştiri boyunca bir kere bile filmde görünen alabaların kalitesini ti'ye aldım mı? Karanlık bir sokakta karşıdan karşıya geçerken Mustang V6'nızla beni ezmeden önce bu sorunun cevabı aklınıza gelir umarım.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top