2005 yılında Red Wings adındaki operasyona giden askerlerin, Afganistan'daki yaşadıklarının anlatıldığı kitabın sinema uyarlaması olan Lone Survivor, 4 kişilik bir ekibin [Mark Wahlberg (Marcus Luttrell), Taylor Kitsch (Mike Murphy) ve Ben Foster (Matt Axelson )]operasyona giderken yolda köylülerle karşılaşması ile başlıyor. Masum insanları öldürmek ile hayatta bırakmak arasında kalan ekip, bir taraftan da bu insanları öldürürsek dünya basını bundan bahseder ve bundan dolayı ceza alır korkusunu da yaşıyorlar. Köylüleri bırakmaya karar veren ekip, yoluna devam ederken, serbest bıraktıkları insanların içinden biri, gidip Taliban askerlerine haber verir. Merkez üs ile irtibatı bir türlü sağlayamayan ekip, Afgan dağlarında Taliban askerleriyle karşı karşıya kalır. Taliban askerlerinin sayıca üstün olmalarından dolayı, yaşanan ilk çatışmada askerler kötü şekilde yaralanırlar.
Film propaganda yapıyor gibilerinden basit yorumlara hiç girmeyeceğim. Propagandasız ya da mesajsız film olmaz zaten, o türden bir film izlediğinizde de verdiğimiz tepki " eee ne oldu peki şimdi" şeklinin dışına pek çıkmıyor. Elinde teknolojik imkanın, konun ve de piyasaya sürme şansın varsa niye kulanmayasın. Almanya Nazisi döneminde, Almanların çekmiş oldukları Titanik filmi gelir aklıma her seferinde, filmi izlediğimde henüz çocuktum ve İngilizlerden nefret etmiştim. Almanlar amacına ulaşmış mıydı. Kesinlikle, çocuk aklıma girmişler ve İngiliz umursamazlığı ve bencilliğini beynime kazımışlardı. Bugün halen bu insanların çok soğuk ve itici olduklarını düşünüyorum.
Gelelim filmimize, vicdan ya da angajman kuralları gereği, verilen bir kararın bedelinin ödenmesi üzerine kurulması, bana biraz Güneşin Gözlaşları'nı hatırlattı. Tabii, oradaki konu çok daha insani bir boyuttaydı; ama bedel aynı bedeldi.
Vurulma sahneleri özellikle de on metrelerce yükseklikteki kayalıklardan düşüş sahneleri öyle her filmde görebileceğiniz türden sahneler değil. Gerçekten çok büyük bir özveriyle çekildikleri belli oluyor. Öyle ki ben izlerken sanki kendi kemiklerim kırılıyormuş gibi hissettim. Aldıkları onca yaraya rağmen düşmek bilmeyen battal gazilerin, kurşun yaraları için kullandıkları toprağı, sanki krem sürüyormuş gibi rahat rahat kullanmaları . Bir başka nokta da atılan her bir merminin, açık alanda yaptığı yankı sesiydi. Bu sesler sonradan mı yerleştirildi bilemiyorum; ama sanki filmde gerçek mermi kullanıyorlar gibi geldi bana.
Filmin yönetmeni Hancock, Battleship gibi filmlerinin de yönetmenliği yapmış Yapımcı, Yönetmen, Senarist ve Oyuncu olan Peter Berg bize filmin başındaki eğitim sahneleri ile bu askerlerin nasıl birer battal gazi olduları, sonundaki askeri opeasyon ile de işi elimize yüzümüze bulaştırsak ta teknolojik gücümüz yeter diyor.