"Black Panther, İç Savaş sırasında babasının ölümünden sonra T'Challa'nın Wakanda kralı olması ile başlıyor. Fakat Killmonger adında bir düşman T'Challa'yı ve onun krallığını tehdit edince büyük sorunlar baş gösterir ve T'Challa, hem Killmonger'ı yenmek ve hem de Wakanda halkının geleceği için en iyisini yapmak zorunda kalır."
Black Panther için epey heyecanlıydım çünkü yeni bir süper kahraman filminin vizyona girmesinden ziyade, bu film Ryan Coogler tarafından yönetiliyordu. Coogler'ın vurucu Fruitvale Station'dan ve olması gerektiğinden çok daha iyi olan Creed filminden sonra Coogler'ın böyle dev bütçeli bir süper kahraman filmiyle nasıl bir iş ortaya çıkaracağını merak ediyordum. Bu bakımdan film yüzümü kara çıkarmadı çünkü Black Panther, her haliyle bir Ryan Coogler filmiydi.
Bu film hakkında en çok sevdiğim şey, Marvel'ın gidip "başka bir süper kahraman filmi daha" yapmaya çalışmamasıydı. Evet, bu filmde Marvel filmlerinde görmeye geldiğiniz havalı görsel efektler ve eğlenceli aksiyon sahneleri mevcuttu. Ama Black Panther, hikayesini hiçbir zaman bu amaçla ön plana çıkarmıyor. Aslında bu filmin vermeye çalıştığı önemli bir mesaj var. Bu yüzden film bittiğinde aklımda kalan şeyler aksiyon sahneleri ve havalı görsellikler değil, filmdeki karakterlerin yaşadığı yolculuk ile her şeyin finalde bağlanma şekliydi.
Normalde Marvel filmlerinde her zaman zayıf olan 2 şey vardır; kötü adam ve müzikler. Fakat Black Panther'da bu iki etmen harikaydı. Michael B. Jordan'ın Killmonger'ı, Loki'den sonra Marvel evreninde gördüğüm en iyi kötü adamdı. Çünkü Killmonger rahatlıkla Thor: The Dark World'deki Malekith gibi 2 boyutlu, hiçbir amacı olmayan bir kötü adam olabilirdi. Fakat bu filmde Killmonger'a empati kurabileceğiniz harika bir geçmiş sunmuşlar. Bu yüzden Killmonger filmde T'Challa'yı tehdit edip amacını açıklayınca onun nereden geldiğini ve yaptığı şeyleri neden yaptığını anlıyorsunuz. Kötücül birisi olmasına rağmen Killmonger'ın harika bir motivasyonu vardı.
Bir de Black Panther, muhtemelen Marvel'ın en akılda kalıcı müziklerine sahipti. Film, Kendrick Lamar'ın orijinal bestelerinden bambaşka türlerde müzik türüne geçiş yapıyor ve sahneleri daha da akıcı bir hale getiriyor. Zaman zaman müziğin yersiz kullanımına rağmen filmdeki şarkılara kesinlikle bayıldım.
Bunun dışında Ryan Coogler'ın bu filmin yönetmelik koltuğunda başardığı şey gerçekten de etkileyiciydi, özellikle de Wakanda'nın ruhunu yansıtmak adına. Wakanda'nın içeriğinden mitolojisine ve oradaki halkın makyajlardan kostümlerine kadar film boyunca bu mekanda yapılan şeyler ilginizi çekmeyi başarıyor.
Oyunculuklar beklediğimden çok daha iyiydi; İç Savaş'daki performansını biraz donuk bulduğum Chadwick Boseman, bu filmde samimi ve havalı bir Black Panther'a imza atmış. Onun karakterini izlemek çok zevkliydi. Lupita Nyong'o, Danai Gurira, Daniel Kaluuya ve Andy Serkis'in bu filme kattığı hava da bir başkaydı.
Fakat Black Panther kusursuz değildi, film hakkında değinmek istediğim bazı sorunlar var doğrusu. Öncelikle, CGI'yı çok beğendiğimi söyleyemem. Filmin eğlenceli aksiyon sahnelerinde bazı havalı görsel efektler olmasının dışında, bu filmdeki hiçbir şey gerçekçi değildi. Film boyunca dev bir yeşil bir ekrana veya bir bilgisayarın elinden çıkmış animasyonlara bakar gibiydim. Üstelik bu filmin bütçesinin 200 milyon dolar olması akıl alır gibi değil. Örneğin Blade Runner 2049'un görsel efektleri kusursuzdu ve o film Black Panther'dan 50 milyon dolar daha az bir bütçeye sahipti.
Ayrıca filmin ilk yarısının büyük bir hayranı olduğunu söyleyemeyeceğim. Filmin ikinci yarısının tamamı Wakanda'da geçiyor ve bu bölümde yaşanan her şey son derecede özgün hissettirse de, ilk yarı bilindik bir süper kahraman filminden farksızdı. Burada hikaye bizi yeni karakterlerle ve daha önceden hiç görmediğimiz bir atmosferle tanıştırıyor ve bunu yaparken olabilecek en kolay yolu tercih ediyor. Ayrıca burada Killmonger'ı ekranda ilk defa gördükten sonra karakter nedense 50 dakika boyunca filmden kayboluyor. Bu esnada Andy Serkis'in canlandırdığı diğer kötü adamla yaşanan şeylerse o kadar da ilgi çekici değildi. Hatta bu yüzden filmden rahatça 20 dakika çıkartılabilirdi.
Burada filmden nefret etmiş gibi dursam da etmedim aslında. Göze batan kötü yanlarına rağmen Black Panther'da iyi bulduğum o kadar çok şey var ki, filmi izlerken harika bir vakit geçirdim. Wakanda'nın atmosferi ile mitolojisi epey ilgi çekiciydi ve Ryan Coogler'ın Marvel'ın diğer işlerine benzemeyen bir süper kahraman filmi yapmış olmasına hayran kaldım. Eğer bu filme sırf harika görsel efektler ve havalı aksiyon sahneleri izlemek için gidiyorsanız biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz ama eğer iyi bir mesaja ve arkasında durabileceğiniz karakterlere sahip sürükleyici bir film arıyorsanız, Black Panther sizin için doğru adres. Eğer beklentilerinizi düşürüp sadece bir süper kahraman filminden fazlasını beklerseniz, filmden pişman bir şekilde ayrılmayacaksınız. Keyifli seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Arkasında durabileceğiniz, güçlü motivasyonlara sahip karakterler.
+ Eğlenceli aksiyon sahneleri.
+ Güçlü bir mesaja sahip olması.
+ Ryan Coogler'ın Wakanda'yı yansıtma şekli.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- İlk yarının sıradan bir süper kahraman filmi gibi hissettirmesi.
- Zaman zaman sizi filmden çıkaran zayıf görsel efektler.
TOPLAM PUAN: 7.8/10