Hesabım
    Kız Kardeşimin Hikayesi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Kız Kardeşimin Hikayesi

    Kız Kardeşimin Hikayesi

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    "Kız Kardeşimin Öyküsü"nün Ağustos ayında vizyona girmesinin altında yatan pazarlama stratejilerini tahmin etmek zor. Çünkü Nick Cassavetes'in yeni çalışması yaz aylarına yakışan hareketli, sıcak ve insanın aklını gündelik problemlerden uzaklaştıran yapımlardan çok, yağmurlu ve serin sonbahar günlerinde izlenecek hüzünlü bir film; bu nedenle çoğu izleyicinin günlük güneşlik filmlerle karşılaşmak istediği Ağustos ayında kendisinden beklenen gişe başarısını elde etme şansı belki de oldukça düşük. Oysa "Kız Kardeşimin Öyküsü," dokunaklı hikayesi, problemli karakterleri ve "Ordinary People" geleneğini günümüze taşıyan anlatımıyla aile dramlarından hoşlanan sinemaseverleri memnun edebilecek bir yapım.

    Nick Cassavetes'in filmi, aile bireylerinin birbirleriyle kurdukları sorunlu ilişkiler, karakterlerin kendi içlerinde yaşadıkları çelişkili duygular ve tüm bu hislerin gizli saklı yaşanmasına yol açan Kate'in trajik hastalığı aracılığıyla dokunaklı mesajlar vermeyi amaçlıyor. Filmin karakterlerin kişisel hikayeleri üzerinden yarattığı yan öyküleri, bu yan öykülerin kesişmesiyle oluşan kırılma noktaları ve tüm bunların birleşiminden doğan duygu yüklü atmosferi ise oldukça sürükleyici.

    Diğer yandan, "Kız Kardeşimin Öyküsü"nün senaryosunun belli noktalarda tıkandığını da itiraf etmek gerek. Film ilk dakikalarında bizlere, Kate'in hastalığından doğan sıkıntıların diğer aile bireylerinin yaşantılarını nasıl gölgede bıraktığını, Anna'nın kendi bedeni üzerinde hak sahibi olma arzusunu ve karakterlerin bir aile olarak bu sorunların üstesinden nasıl gelmeye çalıştıklarını anlatacağını düşündürtüyor. Zira filmin en cazip yönü de bu. Ancak "Kız Kardeşimin Öyküsü," Kate dışındaki aile fertlerinin geri planda kalmaya alışmış iç çatışmalarına kısa bir bakış attıktan sonra sadece ve sadece Kate'in yaşantısına odaklanıyor.

    Anlayacağınız diğer aile fertlerinin iç çatışmaları filmin dünyasında nasıl geri planda kalıyorsa, filmin senaryosu da aynı yoldan ilerliyor ve karakterlerin kişisel öykülerini es geçiyor. Anna'nın anne babasına karşı verdiği hukuki savaş, ağabeyinin aile içerisindeki görünmez konumu ve diğer aile fertlerinin hikayeleri, kısa sürede Kate'in başından geçen bir aşk öyküsünün gölgesinde yitip, gidiyor. Bu tercihle birlikte kanser konulu alışıldık bir trajediye dönüşen "Kız Kardeşimin Öyküsü," hemen hemen tüm cazibesini yitiriyor.

    Bununla birlikte, Kate'in hikayesine odaklanmayı seçen filmin bu yolla büyük tartışmalara yol açacak ve izleyenleri rahatsız edecek konulara girmekten kaçındığını da söyleyebiliriz. Gidişatın trajik yönünü fazlasıyla ön plana çıkartarak Anna'nın kendi bedeni üzerinde söz sahibi olmak istemesi üzerinden yürütülen tartışmayı suya sabuna dokunmadan çözmeye çalışan film, işin ucu bütün tartışmalara nokta koymaya geldiğinde herşeyi tatlıya bağlamak adına neredeyse korkakça bir çözüme başvuruyor. Kendince izleyenlere şaşırtıcı, dokunaklı ve ders mahiyetinde bir son hazırlayan "Kız Kardeşimin Öyküsü," aslında en cazip ve merak uyandıran yönünü bastırmaktan başka bir sonuca da ulaşmıyor.

    Öte yandan, "Kız Kardeşimin Öyküsü," her şeye rağmen Abigail Breslin'in içten performansı ve genç oyuncuların çabaları ile oldukça izlenebilir bir film haline geliyor. Müsamereyi andıran performansı ile oyuncu kadrosuna destekten çok köstek olan Cameron Diaz'ın, 'en hüzünlü halimle bile nasıl daha seksi gözükürüm' endişesiyle körüklenen antipatik tavırları ise genç oyuncuların çabalarının daha da fazla takdir toplamasını sağlıyor. Kısacası "Kız Kardeşimin Öyküsü," vizyon salonlarında kendinize göre bir alternatif bulmakta zorlanıyorsanız, tüm kusurlarını bir kenara bırakarak genç oyuncuların performasları ve sürükleyici gidişatı için tercih edebileceğiniz bir yapım.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top