Hesabım
    Sokak Dansı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Sokak Dansı

    Sokak Dansı

    Yazar: Melis Zararsız

    Dans öğesi üzerine oturtulmuş, üstelik daha önce çekilmiş bir filmin ikincisi gibi lanse edilen bir filmi izlemeye giderken önyargılar kaçınılmaz oluyor. Filmin doyurucu bir konusu olmayacağı, konunun dansların ve müziklerin üzerine yaslanacağını, daha önce çekilmiş olan filmi gereksiz yere devam ettirerek gişe yapma amacı güdüldüğü gibi önyargılar... Fakat Sokak Dansı muhteşem temposu, sevimli hikayesi ve ilk filmden bağımsızlığıyla bu önyargıları tamamen hiçe sayan bir film.

    Her şeyden önce giriş sahnesinin inanılmaz etkileyici ve beklenmedik bir koreografiyle başlaması izleyiciyi filmi izlemeye başlar başlamaz aktif, mutlu, meraklı kılıyor. Daha sonra baş karakterimizin kim olduğunu anlıyor ve onun hayatında ilerlemeye başlıyoruz. Gencecik bir kız Andie. İllegal bir sokak takımının üyesi ve çok yetenekli bir dansçı. Ailesi yok, rahmetli annesinin en yakın arkadaşı ona göz kulak olmaya çalışsa da gençliğin de verdiği asi ruhla Andie ona zor zamanlar yaşatıyor. Onun gibi müthiş bir yetenek olan abisi, hayatını düzene sokması için dans okuluna girmeye Andie'yi ikna ediyor. Bu ikna öncesi abi kardeş dans pistinde hünerlerini gösterirler biz izleyicilere.

    Andie okula girmeye hak kazanır ve hayatı değişir diyerek filmin ipuçlarını vermekten uzaklaşalım ama gene hatırlatalım ki Andie ile birlikte dans okuluna girdikten sonra da tatlı bir aşk hikayesi, meşhur gençlik atışmaları, grup olma, kendini karşındakinden üstün görme sevdaları, kişilik savaşları, dostluk gibi yerinde işlenmiş temalarla seyirci tamamen filmin içine çekilmiş oluyor. Bu aşamada filmin Fame adlı meşhur filmi ve diziyi hatırlatmadığını söylesek yalan söylemiş oluruz.

    Seyirciyi içine çekecek kadar yeterli hafiflikte/ağırlıkta bir konusu olan filmin aslında düşündüren bir mesajı da yok değil. Sokak dansı yapanlar yaratıcılıklarını, kabiliyetlerini ortaya istedikleri gibi koyabilecek kadar özgürken bir okula giden ve düzenli olarak dans eden kişilerin, okul kurallarına, ders programlarına, diğer dansçılara uymak adına kendi kabiliyetlerini bastırma, yok sayma, unutma zorunluluklarını gözümüze soka soka veriyor aslında film. İnsanın aklına hemen Pink Floyd'dan We Don't Need No Education (Eğitime İhtiyacımız Yok) adlı şarkının sözleri geliyor ister istemez. Bazı sanatlar, bazı özel durumlar, kalıplara sığmıyor, sınırlandırmaya gelmiyor.

    Filmde karakterlerin üzerine pek gidilmediğini söylemek mümkün, en derinine girebildiğimiz karakter esas kızımız. Onun dışında sokak çetesindeki arkadaşlarını, okuldaki arkadaşlarını, onu koruyan ve kollayan anne dostunu, ve hatta onu dans okuluna girmeye zorladıktan sonra görevini yapmış bir Süpermen edasıyla ortadan kaybolan abisini düşünürsek, karakter çözümlemelerinde ciddi açıklar yakalayabiliriz. Fakat bu, filmin genel çizgisini bozmuş sayılmaz. Şahsen derinine en çok girmek istediğim karakter, dans okulundan arkadaşı Moose olurdu, zira henüz 17 yaşındaki bu müthiş yetenek, Michael Jackson'ın ayda yürüyüş hareketlerini de kattığı danslarının dışında, mimiklerini kullanma şekli ve genel oyunculuğuyla da, filmdeki kalabalık oyuncu kadrosu arasında dikkat çeken isimlerden.

    Filmin final sahnesi de aynı giriş sahnesi gibi muhteşem bir koreografi seriyor gözlerimizin önüne. Filmi böyle atak noktalarla başlatmak ve bitirmek belki de yönetmenin en başarılı düşüncelerinden biri. Müzikler de insanı kıpır kıpır edecek şekilde seçilmiş. Hip-hop müzik dinleyenlerin çok da yabancı olmadıkları Missy Eliot, Scarface, T-Pain gibi isimler, filmin soundtrack'ini de öne çıkarmış. Karşımızda başarıyla kotarılmış, kıpır kıpır bir gençlik filmi var. Tadını çıkarmak lazım.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top