Rumba
Yazar: Ayşegül KesirliBirkaç hafta önce yabancı sinema sitelerine enteresan bir haber düştü. Usta Fransız yönetmen Jacques Tati'nin meşhur karakteri Monsieur Hulot'nun piposu, Paris metrosunda yayınlanan bir reklamda sansürlenmişti. Sinema tarihi boyunca piposuyla farkındalık yaratan Monsieur Hulot'nun tütün mamülleriyle ilgili yayın yasaları nedeniyle uğradığı bu sansürü, Fransız hükümetinin sağlık bakanı bile son derece gülünç bulduğunu söylerken, toplu taşıma araçlarında yayınlanan reklamları kontrol etmekle yükümlü şirket, sansürle ilgili tartışmaların anlamsız olduğunu açıkladı.
Yayınlanan bu haber, gülünçlüğü bir yana, Monsieur Hulot'nun üne kavuştuğu 1950'li yıllardan bugüne gündelik hayatın ve sinemaya bakışın ne kadar değiştiğini de kanıtlıyordu. Bu nedenle Monsieur Hulot'yla ilgili sansür haberi aklımın bir köşesine kazınmışken izlediğim "Rumba" üzerimde bambaşka bir etki bıraktı.
Bir ilkokulda çalışmakta olan dans tutkunu Fiona ve Dom'un 'melodramik' hikayesini anlatan "Rumba," ilhamını Jacques Tati'nin, "Mr. Hulot's Holiday" (1953) ve "My Uncle" (1958) filmlerinden alıyor. Seyredenleri kendisine hayran bırakan renkleri, sinema ekranının sınırlarını zekice kullanışı ve diyalogdan hemen hemen yoksun yapısıyla Tati'nin filmlerine benzer bir çizgide ilerleyen "Rumba," eski ve yeni sinema anlayışı arasında enteresan bir paralellik kuruyor.
Bugüne kadar birçok ortak projeye imza atan Dominique Abel, Fiona Gordon ve Bruno Romy'nin çalışması, ilk bakışta hareketli bir dans filmi gibi gözükse de çoğunlukla bedensel esneklik ve fiziksel komedi konularına odaklanan sıra dışı bir yapım. Filmin hem yönetmenliğini hem de başrollerini üstlenen Dominique Abel ve Fiona Gordon, hikaye süresince, bedensel kabiliyetlerinin sınırlarını test eder bir tutum sergiliyorlar. Yer yer kaslı, yer yer çelimsiz vücutlarının her hareketini ve her kıvrımını izleyiciye göstermekten yana olan ikili, bir yandan oldukça komik sakarlıklara imza atarken, bir yandan da sessiz sessiz fiziksel komedinin işleyişini tartışıyorlar.
"Rumba"nın Jacques Tati sineması ile kurduğu göbek bağı da tam bu noktada devreye giriyor. Monsieur Hulot'nun yer yer bir zırh gibi kuşandığı pardesüsüne ve takım elbisesine karşı çıplak vücutlarını ve bedensel kusurlarını göstermekten çekinmeyen Fiona ve Dom, sakarlıklarıyla izleyenleri güldürmekten çok fiziksel komedinin oyuncuların bedenleri üzerinde yarattığı etkiyi sergilemek istiyorlar. Komik oldukları kadar, rahatsız edici ve politik doğruculuğa karşı bir tavır da takınan Fiona ve Dom, aykırı performanslarıyla bedensel deformasyonun anlamını araştırmakla birlikte Jacques Tati sinemasına ve fiziksel komediye felsefi bir yorum getiriyorlar.
"Rumba"nın 'melodramik' hikayesinin son derece tahmin edilebilir bir çizgide ilerlediğini söyleyebiliriz. Ancak melodram türünün klişe özelliklerini kullanarak kolajımsı bir gidişat yaratan filmin, aslında belirli bir devamlılığı da bulunmuyor. Dolayısıyla film, bize daha en başından amacının sürükleyici bir hikaye anlatmak olmadığını, hatta anlatılan hikayenin biraz da formalite icabı oluşturulduğunu hissettiriyor.
77 dakikalık kısa süresine belki de üç saatlik bir filmin gidişatını yerleştiren ve birçok yan öyküyü hızla geçen "Rumba," Fiona ve Dom'un bedensel güçlerinin sınırlarını zorlayarak ortaya koydukları komedi performanslarının her aşamasını uzun uzadıya gösteriyor. Bu yolla, bir filmin esas amacı başkarakterlerin sakarlıkları üzerinden komedi yaratmaksa, bu amacın hakkıyla yerine getirilmesi gerektiğini de savunmuş oluyor.
Bütün bunların sonucunda, "Rumba," Hollywood yapımı popüler fiziksel komedi filmlerine kıyasla çok daha gelenekçi bir karaktere sahip olduğunu ve komedi türünün özünü ortaya koyan bir tutum sergilediğini de kanıtlıyor. Böylelikle, Jacques Tati'nin eskiyle yeniyi karşı karşıya getiren komedi anlayışını hem yeniden yorumlayıp, hem de birebir günümüze taşımak istediğini de vurgulayan film, Monsieur Hulot'nun sansüre uğradığı bugünlerde gelenekçi sinemaseverlere ilaç gibi geliyor.
Eğer amacınız bugünün komedi anlayışını yansıtan alışıldık bir film izlemekse "Rumba"nın sizi tatmin edeceğini söylemek zor. Ancak yukarı bahsettiğim konular sizi biraz olsun düşündürdüyse ve içinizde hala daha Monsieur Hulot'nun gücünü koruduğu günlere dair bir özlem duyuyorsanız "Rumba"dan zevk alacağınız kesin.