Hesabım
    Ajan Salt
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Ajan Salt

    Ajan Salt

    Yazar: Murat Tolga Şen

    Bazen Hollywood sinemacı takımının ne yaptığını anlayamıyorum. Bu kadar ince eleyip sık dokuyan bir film endüstrisinin, 110 milyon dolar gibi dev sayılabilecek bütçeyi neredeyse 30 yıl gecikmiş bir "tavşan kaç, tazı tut" öyküsünde harcaması akıl alır gibi değil! Durdurulamaz Ajan Evelyn Salt'ın kimselerin yemeyeceği kadar havada kalan, neredeyse fantastik öyküsünü hangi akla hizmet filme çektiler anlamak mümkün değil.

    Projenin yönetmen koltuğunda 'Saint'le iyi bir aksiyon çekebileceği konusunda kendini ispatlayan Phillip Noyce var ama artık Ruslardan hoşlanmadığına iyice emin olduğum bu adamın 2010 yılında neden bir "dünyayı fethetmeye ve komünistleştirmeye çalışan Ruslar" hikâyesi çekmeye çalıştığını anlamak oldukça güç. Paranoyak Amerikalıları hala komünizm ile korkutmak mümkün mü? Noyce bu film sayesinde eski parlak günlerine döneceğini sanıyorsa feci şekilde yanılıyor.

    Film, Amerikan Nükleer füzelerini Mekke'ye çakan kötü niyetli Ruslar ve kızıp Amerika'yı mahveden Müslümanlara engel olmak isteyen Rus ama Amerikan ideallerine gönül vermiş Ajan Salt'ın macerasını anlatırken, Arap coğrafyasında yıllardır sömürü ve zorbalıktan başka bir şey yapmayan Amerikalıları cici çocuklar gibi gösterme derdinde. Çarpıtmanın bu kadarına da pes doğrusu. Bir "Bourne" özentisi olan Ajan Salt, pek çok hızlı aksiyon, takip ve patlama sahnesi barındırsa da artık neredeyse her şeyi görmüş olan seyircide gerçek bir adrenalin patlaması yaşatmaktan uzak, sıkıcı bir seyirlik.

    Filmin öyküsünün ayakları bu kadar yere basmayıp, içinde kırıntı da olsa zekâ barındırmayınca ne yaparsanız yapın kifayetsiz kalıyor. Hikâyenin daha ilk sahnesinden itibaren içerdiği kocaman mantık delikleri, en umursamaz seyirciye bile "hadi oradan!" dedirtecek kadar fazla. Bu kadar yüzeysel yazılmış ve oynanmış karakterlerle özdeşleşmek oldukça zor. Flashback sahnelerinin içerdiği "Hallmark draması" duygusu ise sanki bu sahnelerin başka bir filmden kesilip montajlandığı hissini veriyor. Bir tür dişi Rambo olan Evelyn Salt rolünde Angelina Jolie'nin "cama yapıştır, orada kalsın!" hissi veren dudaklarından fazlası yok. Ayrıca bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Sen Unicef elçisi ol, dünyayı dolaş, çocuk hastalıklarına, Afrika'daki açlığa dikkat çek, savaşan ülkelerden yetim kalmış çocuklar evlat edin, sonra da kalk, sinemaya eğlenmek için giden ortalama seyirciyi güdümlemek için çekildiği besbelli olan bu Amerikancı propaganda çöpünde oyna! Hangi duruşun sahte olduğunu oldukça merak ediyorum.

    Jolie'nin aynı filmde hem Rus hem de Amerikan başkanının hayatını kurtarmasını ve bu esnada yüzlerce elit ajanı ve özel tim mensubunu bertaraf etmesini, hızlı kurgunun sayesinde beyin hücrelerimizi devreye sokmadan kabul ettik diyelim. Ama film bir yerden sonra öyle saçmalamaya başlıyor ki, biraz zeki ve dünya sorunlarına duyarlı izleyicinin bu dolmaları yutması imkânsız. Evet, 50'lerden 80'lerin ortasına kadar komünizm korkusu epey bilet sattırdı ama köprünün altından çok sular aktı. Ayrıca bu filmi yapanlara sormak lazım; siz hala neredesiniz? Ruslar şu anda Moskova'daki Mc Donalds'larda Big Mac yiyorlar. Yani, başardınız! Size yeni düşman figürünün Müslümanlar olduğu yazısı gelmedi mi?

    Öyle görünüyor ki, Hollywood'da artık bir şeyler tükendi. Sermayeden yemenin acınacak hale geldiği, çizgi roman uyarlaması ya da yeniden çevrimler dışında pek bir şey görmenin mümkün olmadığı, oyuncu ücretlerinin bütçenin yarısını oluşturduğu, promosyon yap/ bilet sat mantığının iyice oturduğu stüdyo sisteminden rüştünü ispatlamış birkaç yönetmen dışında kimsenin yeni ve heyecan verici bir iş çıkaracağını sanmıyorum. Seyret, unut bile olamayacak kadar sıkıcı işleri arka arkaya izlemek zorunda kalıyoruz. Bu da öyle; filmin adı Salt ama hiç tuzu, dolayısıyla tadı yok!

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top