Hesabım
    Öldüren Cazibe
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Öldüren Cazibe

    Öldüren Cazibe

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    Büyüleyici bakışları, esrarengiz duruşu ve canlandırdığı hırçın karakterlerle sinema camiasının egzotik güzeli olarak tanımlanan Catherine Zeta-Jones, bana nedense hep mitolojik karakter Medea'yı hatırlatır. Yunan mitolojisinde doğudan gelen egzotik, büyücü bir kadın olarak anılan Medea, batı topraklarına bir savaş ganimeti olarak getirilmiştir. İçinde tanrılardan değil, doğrudan doğadan gelen bir güç taşıyan ve sık sık bir cadı olduğu iddia edilen bu esrarengiz kadın, ikircikli karakteriyle etrafına tedirginlik saçar.

    Mesafeli tavırları ve taşlaşmış yüz ifadeleriyle canlandırdığı her karakteri ikircikli bir kimlik karmaşasına sürükleyen Catherine Zeta-Jones'un benim üzerimde bıraktığı etki de buna oldukça benzer. Seyircileri hayat verdiği karakterlerin görünen kimliklerinin altında ne gibi çetrefilli planlar yaptıkları hakkında hep muğlakta bırakan Jones, hem fiziksel görüntüsü hem de etrafa yaydığı tekinsiz enerjisiyle benim için esrarengiz bir büyücü kadından farksız. Bu nedenle de "Öldüren Cazibe"nin hikayesine yön veren Mary McGarvie karakterini canlandırması için ondan daha uygun bir aktris düşünülemez.

    Filmin başrolünde yer alan Mary McGarvie, kızı Benji'nin de yardımıyla etraftan topladığı kişisel bilgileri geceleri düzenlenen sahne şovunda seyircileri psişik güçleri olduğuna inandırmak için kullanan bir kadın. Üzerine geçirdiği egzotik kıyafetlerle şovuna renk katan ve kendini doğulu bir büyücü kadın gibi lanse eden Mary, her haliyle Catherine Zeta-Jones için yaratılmış bir karakter. Bu yüzden de ünlü oyuncunun Mary'i canlandırırken alışıldık performansının dışına çıkıp, yeni numaralar icat etmesine gerek yok. "Öldüren Cazibe"de olağan performanslarından birini sergileyip, doğasında var olan büyülü cazibeyi ön plana çıkaran Catherine Zeta-Jones'un bu tercihi Mary'i capcanlı bir karaktere dönüştürmesine yetip artıyor.

    Aslına bakarsanız, "Little Women" ve "Charlotte Gray" gibi tarihi yapımlarla adını duyuran Gillian Armstrong yönetmenliğindeki filmin elinde tuttuğu en büyük koz da kadrosunda yer alan her oyuncunun canlandırdığı karakter için biçilmiş kaftan olması. Dolayısıyla geçtiğimiz yıl Edie Sedgwick'in hayat hikayesini anlatan "Factory Girl"de Andy Warhol'u canlandıran ve tarihi karakterlere hayat vermedeki başarısını kanıtlayan Guy Pearce'ın Harry Houdini rolüne soyunması boşuna değil. Ancak özgeçmişine baktığımızda Harry Houdini karakteriyle birebir uyum sağlayacağını düşündüğümüz Guy Pearce'in işi Catherine Zeta-Jones'a kıyasla oldukça zor.

    "Öldüren Cazibe"nin hikayesinin büyük oranda Harry Houdini'nin ölümünden birkaç ay öncesine odaklanmasının Guy Pearce'ın omuzlarındaki sorumluluğu katbekat artırdığını söyleyebiliriz. Bildiğiniz gibi Houdini, hayatı keskin dönemeçlerle dolu, çalkantılı bir karakter. Bu nedenle Guy Pearce'ın Houdini'nin son aylarını tüm canlılığıyla gözler önüne serebilmesi için efsanevi illüzyonistin son nefesine kadar geçirdiği her değişimi, atlattığı her badireyi içine sindirmesi gerekiyor ki karakterini belirli bir olgunluk ve yıpranmışlık seviyesinde tutabilsin.

    Kendini imha etmeye programlanmış Houdini'nin içinde bulunduğu sıkıntılı ruh halini ve iç çatışmalarını filmin başından sonuna dek ustalıkla sırtlayan Guy Pearce'ın bu seviyeyi büyük bir başarıyla yakaladığını söyleyebiliriz. Filmde tüm ruhsal ve fiziksel yorgunluğuna rağmen izleyenlere karşı güçlü durup, 'tanrı' unvanını elinde tutmaya çalışan buhranlı bir karaktere dönüşen Houdini, Pearce'ın bedeninde hem gençliğinden kalan pervasızlığı hem de ilerleyen yaşlarda hissettiği yıpranmışlığı izleyiciye olduğu gibi yansıtmakta.

    Bununla birlikte, "Öldüren Cazibe"nin popüler isimleri Catherine Zeta-Jones ve Guy Pearce bir yana filmin esas yıldızının geçtiğimiz aylarda "Kefaret" filmindeki performansı ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilen Saoirse Ronan olduğunu belirtmekte fayda var. Genç oyuncu film süresince canlandırdığı Benji karakterinin gidişat üzerindeki sessiz ama derinden etkisini aynalarcasına fazla göze çarpmayan ancak belki de Catherine Zeta-Jones ve Guy Pearce'a taş çıkaran, etkili bir performans sergiliyor. Benji'nin çocuklukla genç kızlık arasındaki saf, içten ve gelgitli ruh halini sadece bakışlarıyla dahi hissettirebilen Ronan, gelecekte kendisine olanak tanındığı sürece ne kadar sağlam bir oyuncuya dönüşebileceğinin sinyalini veriyor.

    Öte yandan, "Öldüren Cazibe" bu oyuncu kadrosundan mahrum kaldığı takdirde bugünkü sürükleyiciliğini koruyabilir miydi diye sorarsanız, buna cevabım hayır olur. Gillian Armstrong'un tarihi karakterlerle hayali karakterleri iç içe geçirerek kurguladığı hikaye ne yazık ki derinlikten yoksun. Daha da kötüsü, oyuncu kadrosunun olağanüstü çabaları sayesinde son dakikalarına dek hareketli ritmini koruyan filmin, çarpıcı ve tatmin edici bir sonuca ulaştığını da söyleyemeyiz. Ancak yönetmenin başarılı mekan kullanımı ve sahne düzeni sayesinde 1920'li yılların dokusunu rahatlıkla yansıtan "Öldüren Cazibe," çetrefilsiz hikayesi için değil, oyuncularının akılda kalıcı performansları için izlenebilecek bir film zaten. Onu keyifli yapan da bu.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top