Milyoner
Yazar: Ayşegül KesirliOscar Ödül Töreninin görkemine diyecek yok. Her sene, bin bir türlü dedikodu, kırmızı halı geçişleri, moda faciaları ve zarafet timsallerinin eşliğinde ritüelimsi bir atmosferde gerçekleşen bu tören, hiç şüphesiz ki yılın en büyük sinema etkinliği. Bizler de her sene Antik Yunan döneminden bugünlere uzanan tanrısal bir ayini izler gibi takip ediyoruz bu şöleni. Diğer yandan, Oscar Törenlerinin bu ayinimsi görkeminin etkinliğin esas amacını her sene biraz daha gölgede bıraktığını söylemek de mümkün. Üstüne üstlük geçmişte yaşanan bazı skandalların sonucunda Oscar Akademisi, kimi sinemacıların filmlerini politik nedenlerle göz ardı eden ve popülist kararlarıyla dikkat çeken bir etkinlik olarak da anılmaya başlandı.
Bütün bunlar zaman içinde Oscar Ödüllerinin saygınlığını ve güvenilirliğini de yitirmesine neden oldu. Ancak son birkaç yıldır kaybettiği itibarı geri almak adına daha düşük bütçeli ve 'bağımsız' yönetmenlerin filmlerine de kucak açarak bakış açısını genişletmeye uğraşan Akademi, güvenilirliğini nispeten artırdı diyebiliriz. Bugün Oscar jürisinin kimi kararlarını ve bütün prestijli ödülleri tek bir filme verme eğilimini eleştirmek hala mümkün. Fakat senenin galibi "Milyoner" gibi iç ısıtan bir Danny Boyle filmi olduğu zaman insanın içinden sadece bu eleştirileri kendine saklamak ve anın keyfini çıkarmak geliyor açıkçası. O nedenle ben "Milyoner" üzerine yazacağım yazıda, bu filmin aldığı ödülleri madde madde sıralamaktan ve ufak tefek yorumlar eşliğinde Danny Boyle'un filminin niçin Oscar fatihi olduğunu açıklamaktan yanayım.
///"Milyoner," En İyi Film Oscarını aldı. Çünkü filmin gidişatı bütünüyle Oscar Akademisi için göz ardı edilemeyecek bir hikaye çıkarıyor karşımıza. Bu hikaye sadece çocuk karakterler üzerinden gelişen, olağanüstü derecede masalsı ve romantik bir yapıya sahip değil aynı zamanda bugüne kadar En İyi Film kategorisinde ödüle layık görülmüş birçok çalışma gibi bir başarı öyküsünü gözler önüne seriyor. Filmin başkarakteri Jamal, çocuk yaşta yapayalnız kalmış ve hayatta kendi yolunu bulmaya zorlanmış olmasına rağmen içinde bulunduğu hazin durumdan çıkmayı ve onuruyla kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış bir genç. Bu nedenle de, bugüne kadar hep başarı öykülerinin yanında olan Oscar jürisinin, Jamal'ın hikayesini es geçmesi düşünülemez. Üstüne üstlük filmin Amerikan toplumu için 'egzotik' sayılabilecek mekan-karakter kullanımlarıyla dikkat çekmesinin "Milyoner"i Akademi için yeterince cazip hale getirdiğini de söyleyebiliriz.
///Danny Boyle, "Milyoner" filmiyle En İyi Yönetmen Oscarını aldı. Çünkü Boyle, aslında bu ödülü belki de çoktan hak etmişti ve bana kalırsa yönetmenin önceki filmlerinden izler taşıyan "Milyoner" buna vesile oldu. Jamal ve Salim'in de dahil olduğu kalabalık bir çocuk grubunun polisten kaçışlarını gözler önüne seren, hareketli bir ortamda açılan "Milyoner"in bu sahnesi esasında aklımıza ilk olarak yönetmenin çıkış filmi "Trainspotting"(1996)i getirmekte. Dahası, "Milyoner" sadece adıyla değil, Boyle'ın amatör çocuk oyuncuları yönlendirmedeki başarısı ile de, yönetmenin üç sene önce gösterime giren "Milyonlar"(2004) filmine göz kırpmakta. Diğer yandan, Boyle'a Oscar getiren filmde yönetmenin "28 Gün Sonra"(2002) ve "Günışığı"(2007) gibi bilimkurgu çalışmalarından izler bulmak kolay değil. Ancak filmin, yer yer karanlıklaşan atmosferi ve seyredenleri heyecana sürüklemekteki başarısı, Boyle'un bilimkurgu/macera alanındaki tecrübelerden besleniyor. Anlayacağınız "Milyoner," Danny Boyle'un bugüne kadar ortaya koyduğu tüm çalışmalardan edindiği deneyimlerin en çarpıcı ve en profesyonel biçimde beyazperdeye yansıtıldığı film olma özelliğini taşıyor. Bu nedenle Boyle, En İyi Yönetmen Oscarını sonuna dek hak ediyor.
///"Milyoner," En İyi Görüntü Yönetmeni Oscarını aldı. Çünkü "28 Gün Sonra"(2002) "Dogville"(2003) ve "Just Like Home"(2007) gibi filmlerden tanıdığımız görüntü yönetmeni Anthony Dod Mantle, Danny Boyle'un filminde atmosfer yaratmadaki başarısıyla resmen ustalığını konuşturdu. Latika'nın dansını sergilediği sahneyi, "Bir Zamanlar Amerika"da Jennifer Connelly'i ilk gördüğümüz andaki kadar duygusal, samimi ve bir o kadar da gizemli kılmayı bilen Mantle, "Milyoner"le kariyerinin doruk noktasına çıktı bana kalırsa. Bu nedenle de filmin en karanlık sahnelerinde bile Bollywood filmlerine yakışacak bir renklilik yakalamayı başaran sinemacının ödüle layık görülmesi hiç de şaşırtıcı değil.
///"Milyoner," En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Kurgu Oscarlarını aldı. Çünkü öncelikle filmin hikayesi en başta da belirttiğimiz gibi tam da Oscar jürisinin kalbini fethedecek nitelikte. Diğer yandan, filmin karakter yaratmadaki ustalığı, yarattığı karakterlerle seyirciler arasında kurduğu bağ ve bu bağ üzerinden yakaladığı sürükleyicilik ayakta alkışlanmaya değer. Çoğunlukla edebiyat uyarlamalarında varlığını hissettiren kopukluk ve ayrıntıları es geçme eğilimlerinden "Milyoner"de eser yok. Bu durum sadece senaryo yazarı Simon Beaufoy'un değil aynı zamanda filmi kurgulayan Chris Dickens'ın de başarısı. "Milyoner"in, senaryosunun akışına, karakterlerinin ruh hallerine ve müziklerine göre şekillenen değişken bir kurgu ritmi var. Bu ritim filme muhteşem bir akıcılık kazandırmakla beraber yer yer seyredenlerin ruh hallerini doğrudan etkileyerek hikayenin kendi kurgusunu daha da anlamlı hale getiriyor.
///"Milyoner," Müzik ve Ses kategorilerinde dağıtılan tüm Oscarları topladı. Çünkü hemen hemen yönetmenin kariyeri boyunca imza attığı tüm filmler gibi yeni Danny Boyle çalışmasının müzikleri de izleyenleri harekete geçirir nitelikte. Sahnelerin ruh halini ve atmosferini en iyi şekilde destekleyen, zaman zaman seyredenlerin içini acıtıp, zaman zaman insanda dans etme isteği uyandıran müzik ve ses kullanımı gerçekten de "Milyoner"in olmazsa olmaz özelliklerinin başında geliyor. Bu nedenle de film, Oscar yarışında rakiplerini geride bırakıp, ön plana çıkmayı başarıyor.