Aslında katillerin niçin bu duruma geldikleriyle ilgili biraz daha bilgi verebilirdi diye düşünüyorum film için ama yönetmen bence başarılı bir iş çıkarmış hemde ilk deneyimi olmasına rağmen;sürükleyicilik,kurgu,oyunculuk falan hepsi üst düzeyde,bu tarz bir filmden beklentilerinizi kesinlikle karşılıyor yer yer sinirinizi bozsada bence olmuş..
Ya arkadaşın biri bu filmden ders alınacak bir şey yok demiş. Her film illaki ders alınmak için izlenmez. Hele ki korku - gerilim filmlerinde hiç mantık aramaya gerek yok. Bu film son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerdendi. Tecavüz sahnesinde abartılacak bir şey yok. Çünkü çok film gördüm bu sahnelerin yer aldığı. Evet biraz rahatsız edici ama bu filmin amacıda o zaten.
Öylesine ucube yeniden çevrimler izledik ki The Last House on the Left işi biraz sıkı tutunca diğerlerinden ayrılıyor hemen.Karakterleri tanıtmada biraz sorun yaşıyor belki ama Dennis Iliadis gelecek için iyi sinyaller veriyor.Hollywood gibi bir mecradaki ilk filminde izleyiciye küçük oyunlar hazırlamadaki cesareti de takdire şayan ayrıca.
İlk film izlemediğim için kıyas yapamıyorum. Yorumum sadece bu filmle ilgili ve açıkçası pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Vasatı aşmayan bir film olmuş bana göre. Oyunculuklr için iyi diyebilirim ama film çok birşey sunmuyor.
Kurgusal anlamda 1972 yılında çevrilenden daha iyi ve geliştirilmiş senaryosu ile ön plana çıkıyor. Keza bu sefer amatör değilde profesyonel oyuncular ile çalışmanın yararı görülmüş. Bir tek Mari'nin babasını oynayan zatı rolüne yakıştıramadım. Aaron Paul "Breaking Bad" dizisinde kazandığı tecrübeyi buraya yansıtmış. Sara Paxton güzelliği ve masumiyeti ile 1972'nin Mari'si Sandra Peabody(Cassell) den daha alımlı gözüktü. Bu sefer bütçe ilkindeki komik rakam olan 90 bin $ değilde 15 milyon $ olması yapımın Güney Afrika'da ki elverişli sayfiye bölgesinde çekilmesine vesile olmuş. Çoğunluğun sitem ettiği tecavüz sahnesi gerçekten insana sıkıntı verecek derecede uzatılmış. Belki de Mari'nin ebeveynlerinin intikamında biz izleyicilere bir sus payı olabilecek mesajda olabilir. Rahmetli Wes Craven bu sefer yapımcı olarak filme destek vermiş. Seyrettiğinize pişman olmayacağınız türden..
Hoş bir yeniden çevrim fakat beğendiğimi söyleyemem.İyi ilerliyor gibi gözüküyor ama klişelerini bile kullanmayı beceremiyor ilerleyen sahnelerde, kısacası vakit kaybıydı.5/10
Konu oldukca klasik fakat benzerlerinin en iyi anlatımlarından birine sahip,kan,şiddet vb.unsurlar olması gerektiği seviyede dengelenmiş.Türün sevenlerine tavsiye edilir.10/8
Wes Craven çevirdiği yada kamera arkasında bulunduğu 'remake' korku filmleri çok başarılı. Bu filmde çok başarılı (bence haftanın en iyisi) bir korku gerilim filmi. Monica Potterin performansına hayran kaldım.
ne iyi ne kötü orta şeker bir film olmuş şiddet sahneleri çok ön planda tutulmuş tecavüz sahnesi fazlasıyla uzatılmış. yer yer sıksada fena değil. kan gölü çok daha güzel bir filmdi bu filme nazaran. 10/5
Bu kadar yüksek puan aldığına inanamıyorum filmde hiçbir konu yok tam anlamıyla bomboş ama yinede yönetmen gereksiz sahnelerle filmi yürüyütmeyi başarmış bu çabasıyla ortaya çıkan ikinci sınıf bir gerilim filmi Kutluyorum...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.