Hesabım
    Eve Dönüş
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Eve Dönüş

    Biraz Cesaret Lütfen...

    Yazar: Ali Ercivan

    Bir sanat eseri söz konusu olduğunda, bizleri yanılgılara düşürebilecek çok sayıda tuzak var. Önemli bir konu üzerine yapılmış bir filmle karşılaştığınızda, içeriğin gözünüzü boyaması pekala mümkün. Eve Dönüş, 12 Eylül süreci hakkında yapılmış ilk film değil ama uzun zamandır bu konuya doğrudan değinen tek film. Ömer Uğur'un yıllardır gerçekleştirmeye çalıştığı proje, izleyicinin söz konusu dönemde neler yaşandığını anlamasını sağlıyor ama yaşananların dehşetini hissetmemizi ya da en basitinden görmemizi sağlayamıyor.

    Hiçbir politik kimliği olmayan, kendisi çocukluktan kurtulamamışken aile geçindirme sorumluluğu altına girmiş Mustafa karakteri, nereden geldiği kolaylıkla tahmin edilen bir asılsız ihbar neticesinde gözaltına alınır ve sol örgütlerle ilişkide olduğu varsayımıyla türlü işkenceye uğrar. Bu sırada karısı da dışarıdaki yaşam koşullarına karşı direnmektedir.

    Şüphesiz, 12 Eylül darbesiyle ilgili filmler yapılması son derece önemli. Bugün önemli kısmı Kenan Evren'in ressam olduğunu sanan bir neslin var olduğunu da inkar edemeyiz. Unutkanlığı malum toplumumuza, bu ülkede nasıl insanlık ve yasadışı eylemler gerçekleştirildiğini sık sık hatırlatmak gerek. Fakat sinemadan bahsediyoruz. İdeoloji veya tarihsel önem, bir filmi iyi sinema yapmaya yetmiyor.

    Darbe sabahı bakkala gitmek üzere evden çıkan Mustafa, neler olduğunu sokağın girişindeki askerlerden öğrendikten sonra eli boş eve dönüyor. Durumu karısına anlatırken de "Dışarıda yer yerinden oynuyor" diyor. Sadece bu örnek bile filmdeki arızayı özetliyor. Çünkü Eve Dönüş bize yerin yerinden oynadığını gösteremiyor. Elde, son derece doğru kurulmuş bir senaryo var. Yapısı, tretmanı üzerine hiçbir eleştirim yok. Fakat iş diyaloglara, o diyalogları seslendiren oyunculara, o oyuncuları kaydeden kameraya gelince aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

    Çoğunlukla orta ölçekli planlarda ve teatral mizansenler içinde ilerleyen film, sinema duygusuna sahip değil. Sadece filme çekilmiş bir metinden ibaret. Dümdüz bir ritimle ilerleyip, başladığı gibi de bitiyor. Metinde mevcut olan iniş çıkışlar, sinema dilinde yok. Örneğin, Lütfi Akad'ın Gelin-Düğün-Diyet üçlemesindeki mizansen, kamera ve kurgu anlayışı Ömer Uğur için bir referans olmuşsa bugün sinema yapmaya devam etse Lütfi hocanın da sinema dilinin çok daha gelişmiş ve değişen sinemaya ayak uydurmuş olacağına inandığımı söyleme ihtiyacı duyuyorum. Uğur'un uyguladığı sinema sadece müsamere hissi veriyor.

    Filmi taşıyan Memet Ali Alabora'nın elinden geleni layığıyla yaptığı, Sibel Kekilli'nin kısır mizansenlere ve dil engeline rağmen yüzünün akıyla çıktığı, başta Cinan Canova olmak üzere yardımcı oyuncuların inandırıcı performanslar verdiği filme kötü demek zor. İdeolojik bir noktadan baktığınız sürece beğenmeniz de olası. Ama kriteriniz sinemaysa, Eve Dönüş basbayağı zayıf bir film.

    Kendi adıma, yeterince sert olduğunu da düşünmüyorum. Filmin sinemasal açıdan gösteremediği cesaretin içerik için de geçerli olduğuna inanıyorum. Özellikle komik anların, filmin amaçladığı etkiyi sağlamasını engellediği kanısındayım. Seyircimizin en ciddi meselelerde bile biraz mizah aradığı inanışı varsa, bence ya sinemacılarımız yanılıyor ya da seyircilerimiz. Eve Dönüş, tokat gibi inmesi gereken bir film. Ama Ömer Uğur o tokadı indiremiyor.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top