Hesabım
    Katilimi Tanıyorum
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    0,5
    Berbat
    Katilimi Tanıyorum

    Katilini Tanıyor mu?

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    Son zamanlarda karşınıza gelen vasat korku filmlerinden birisinin yılın en kötüsü olduğunu düşünüyorsanız, Katilimi Tanıyorum’u henüz görmeden kesin bir karar vermeyin deriz. Bir serinin sekizinci filmi gibi algılanan bir isme ve psikolojik gerilim türünde bir afişe sahip olan bu filmin yılın en kötüsü olmak için çok ciddi kozları var, başka herhangi bir filmin onun karşısında çok fazla direneceğini sanmıyoruz.

    Esasında bu 'kötü korku filmi' mevzusunu bir parça açmakta yarar var. Şüphesiz tür sinemasının eleştirisi, sinemanın geri kalanına göre farklı işlediği için bazı durumlarda kötü bir korku filmi türünün en ilginç, en çarpıcı yapıtlarından birine dönüşebiliyor. Dolayısıyla bir korku filminin kötü olduğunu söylerken, kötü olmasına rağmen ilginç olup olmadığını, hatta korkutmayı başarıp başarmadığını da belirtmekte yarar var. En baştan söyleyelim, karşımızdaki filmin ilginç bazı sinemacıların senaryo tekniklerini kopyalamak dışında herhangi bir 'ilginçliği' yok. Bu durum da zaten filmi büsbütün itici kılıyor.

    Aslında filmin oyalayabilecek bir öyküsü var. En başta sakin bir kasabamız var; sakinliği tehdit eden gizemli bir seri katilimiz var; panolara asılan kayıp genç kız ilanlarımız var. Bütün bu malzemenin üzerine, tanıştırıldığımız bir kız da seri katil tarafından kaçırılıyor ve bazı uzuvları eksik olarak yol kenarında bulunuyor. Kızın ailesi her şeye rağmen kızlarına kavuşmuş olmanın mutluluğu içindeyken, bulunan kızın başka birisi olduğunu iddia etmesiyle sarsılıyorlar. Piyano dersleri alan, ufak ufak yazarlık denemeleri yapan namuslu genç kız gitmiş, geceleri kırmızı spotlar altında erkeklere dans ederek hayatını kazandığını iddia eden farklı bir kız gelmiştir.

    Başlarda izleyiciyi oyalayan bu Lynch’ten ödünç alınma değişim hikayesi sonradan gizlenmiş bir ikiz kardeş hikayesiyle rasyonelleştiriliyor. Derken hoppa kardeş ikiz kardeşinin hala seri katilin elinde olduğunu anlıyor ve kardeşlik dürtülerini kullanarak onun izini buluyor. Filmin gizlerini açık eder gibi olduk ama inanın filmi izlerseniz bu durumu pek de sorun etmeyeceksiniz. Aralarda uyandığınızda kimseye 'ne oldu' diye sormak zorunda kalmayacaksınız en azından.

    Katilimi Tanıyorum’un iticiciliği ayrı ayrı işleyen bazı şeylerin kötü bir senaristin mutfağında özensizce, sayısız mantık hatası ortada bırakarak pişirilmiş olmasından kaynaklanıyor. Bazı Fransız sinemacıların bile kayıtsız kalamadığı tipik Lynch oyunları yüzeysel bir şekilde alınmış (gerçek/rüya geçişleri güldürüyor) son dönemde hortlayan bazı istismar sineması klişeleriyle doldurulmuş, el ezme, parmak kesme gibi sahnelerle sertleştirilmiş ve ortaya son dönem korku sinemasının en kepaze işlerinden birisi çıkmış.

    Aslında bu film kötü, çok kötü derken bazı kült film takipçisi geceyarısı izleyicilerinin ağzını sulandırdığımıza eminiz. Fakat bu film kötülülüğün sınırlarını zorlayarak keyifli veya tuhaf bir deneyim yaratmıyor. En azından ürkütücü olmayı başaran veya belli bir atmosfer yaratabilen orta halli korku filmlerinden bile değil. Sadece kötü. Korku sinemasının daima iş yaptığına yürekten inanan bazı yapımcıların çeşitli formülleri birleştirirken nasıl yanılgıya düşebileceklerini ortaya koyması açısından ilginç bir örnek olabilir. Hatta itiraf edelim bu kadar kötüsü 'bizde' bile yapılmıyor.

    Filmin tek korkutan yönü, zaman zaman medyada robot el, sayborg insan gibi garip haberlerle yer bulan takma el ve takma bacak gibi teknolojik araçların, 'pili bitti' gibi yersiz esprilere ve el koparma gibi kanlı sahnelere konu etmenin zaten henüz yadırganan bu araçlara daha da yabancılaşılmasına neden olacağının es geçilmiş olması.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top