Acı Ama Gerçek
Yazar: Ali ErcivanBundan dört yıl önce Roland Joffé’nin Devlerin Günahı adlı filmi ülkemizde vizyona girdiğinde yazdığım yazı aslında yönetmenin yeni filmi Son Savaş: Aşk (The Lovers) için de pekala kullanılabilirmiş. Yine zamanın çok gerisinde kalmış bir sinemacının, arkasına aldığı sağlam teknik ekibe rağmen demode ve başarısız bir filme imza attığına şahit oluyoruz ne yazık ki… Bu kez en azından şunu söylemek mümkün: Joffé amaçladığı epik sinema duygusunu rejisinde yakalamayı biraz olsun başarıyor. Fakat görkemli prodüksiyona rağmen anlattığı öykünün iler tutar yanı yok.
2020 senesinde bir su altı araştırma gemisinde başlıyor Son Savaş: Aşk. Yaklaşık 250 yıldır denizin dibinde yatan bir batığa ulaşan çiftimizi tanıyoruz. Jay ve Laura, bu batıkta bir yüzük buluyorlar. Hint yapımı, aslında iki parçalı ve aşkı simgeleyen bir yüzük bu… Her parçası aşıklardan birinde duruyor ve batıkta sadece bir parçası var. Bu yüzüğü çıkarmak için yapılan çalışma, Josh Hartnett tarafından canlandırılan Jay’in beyin ölümünün gerçekleşmesine sebep olacak bir kazayla sonuçlanıyor. Ve biz Jay’in zihni vasıtasıyla yüzüğün gerçek hikayesini izleyeceğimiz 1778 yılına, Hindistan’a yolculuk ediyoruz. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’nin ülkedeki sömürgecilik planlarının işlemekte olduğu bir döneme… Burada James Stewart adlı bir İngiliz subayının üzerinden bambaşka bir aşk öyküsü izlemeye başlıyoruz. İşin enteresan tarafı, James’i de Josh Hartnett’in canlandırıyor oluşu. Neden mi? Bu sorunun dramatik açıdan makul, mantıklı herhangi bir cevabı olduğunu sanmıyorum.
Joffé mistik mevzularla süslenmiş destansı bir aşk filmi yapmak için kalkıştığı bu öykü uyarlamasından ortaya kendi içinde bile bir mantık yaratamayan ve egzotik Hint fonunda yoğun oryantalizm tuzağından kurtulamayan bir iş çıkarmış. Dekorlarda, kostümlerde ve görüntü yönetiminde yakalanan görkem bir yana, bütüne bakıldığında ne anlattığı aşka ne de fedakarlıklara seyirciyi ikna edememiş. Filmin bizi iyi kötü inandırmayı başarabildiği tek aşk, Jay ile Laura’nınki. Fakat açılış sekansında Jay’in Laura için yaptığı fedakarlık seyirciyi tam filme bağlayacakken, senaryo bambaşka bir yöne sapıyor ve bizi on sekizinci yüzyıla götürüyor. Filmin neredeyse tamamı da tarihi bir dönemeçteki Hindistan’da geçen bu aşk öyküsüne odaklanıyor. İki ayrı zaman dilimindeki hikayeleri bağlayan ise Budizm ve tekillik kavramlarından kolajla oluşturulmuş, doğrusu seyirciye pek de geçmeyen yeni çağcı zırvalar…
Hindistan, Joffé’nin filmlerine ilk kez konu ettiği bir coğrafya değil. Doksanların başında Patrick Swayze’nin oynadığı, pek başarılı sayılamayacak bir başka filmi City of Joy’la da bu ülkeyi kendisine fon olarak seçmişti. Ancak bu kez oradaki duyguyu yakalamakta bile zorlanmış maalesef. Son Savaş: Aşk gayet şık ama son derece ruhsuz bir film. Yani Roland Joffé’nin 1986 yılından bu yana çektiği her film gibi… Acı ama gerçek.
Twitter: aliercivan