Hesabım
    Frekans
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    1,5
    Kötü
    Frekans

    Olmamış bir Stephen King uyarlaması...

    Yazar: Burçin Aygün

    Stephen King! Korku ve gerilim edebiyatı dediğimiz zaman, akan suları durduran, türün geçtiğimiz yüzyıldaki en sağlam örneklerini tek başına çıkartmayı başaran ve onlarca yıldır bizleri her türlü ters köşe yapmayı başaran ismi. 30 yılı aşkın bir sürede 7 kitaplık efsane seri Kara Kule'yi kaleme alan, ülkemizde de sansürsüz versiyonu satıştan olan IT romanıyla nesillere palyaço korkusu aşılayan ve sinema dünyasının ne yazıktır ki, ağırlıklı olarak vasat ürünlerine denk gelen ismi.

    Rose Red Konağı gibi mini diziler ya da Yeşil Yol ile Shawshank Redemption gibi efsaneleşmiş film uyarlamalarını saymazsak, bizleri üzen bir yazar Stephen King. Pek tabii bu "yarı yolda bırakılma" durumu King'in kendisinden çok, ilgili eseri beyazperdeye uyarlayan sinemacıların eseri. Şu günlerde yazarın hayranlarının delicesine beklediği Kara Kule ve IT film uyarlamalarının çekimleri bir yandan devam ederken, diğer yandan ise edebiyatçının sevilen başka romanları katledilmeye devam ediliyor. Düş Kapanı gibi hayalkırıklığı yaratan sinema projelerinin yolundan giden ve fanatikleri ciddi biçimde üzen yavan uyarlamalar, görünen o ki bir süre daha devam edecek.

    Sağlam senaryo ve akıllı yönetmenlerin ellerinde yükselen güçlü King uyarlamaları tarihteki yerini korurken, nedendir bilinmez,senaryolarına yazarın da katkıda bulunduğu pek çok "sıkı hikaye ve roman" yerlerde sürünüyor. Bunlardan bir tanesi de, bu hafta seyirci ile buluşan Frekans filmi. Cell adıyla yayınlanan ve genellikle olumlu yorumlar alan 2006 tarihli romanın beyazperdedeki hali olan Frekans, bahsini ettiğim acı veren Stephen King "saçmalatmalarından" bir tanesi. Bir başka deyişle, sağlam bir edebi eserin, yine ruhuna aykırı bir şekilde kameraya alınmış örneği. Yapımın başındaki isim de, serinin en yavan bölümlerinden birine imza atan, Paranormal Activity 2'nin yönetmeni Tod Williams.

    Akıllı telefonlar, tabletler ve sosyal medya mecraları üzerinden haddinden fazla "yakınlaşan" insanlığa dair ürkütücü bir felaket tablosu sunan hikaye, bilinmeyen bir sebeple aklını kaçıran, şiddete yönelen kitleleri gözler önüne seriyor. Edebiyatçının bundan 10 yıl önceden öngördüğü bu "iç içelik", yani (neredeyse) herkesin her bir haltımızı bilmesi üzerinen yola çıkan hikaye, birbiri ile alakası olmayan bir grubun hayatta kalma çabasından ibaret. Romanda yer alan metaforlar, dehşetin özünü yüze çarpan mesajlar, yerini defalarce tanık olduğumuz kaç kurtul kovalamacasına bırakıyor.

    Bir King uyarlamasında 3. kez yer alan John Cusack'ın canlandırdığı Clay adlı karakteri merkezine alıyor. Yine daha önce, romancının başka film projelerinde gördüğümüz Samuel L. Jackson ise, havalimanı görevlisi Tom olarak karşımıza çıkıyor. Ödemeli bir telefondan eski karısı ve çocuğu ile irtibata geçen Clay, bir anda çıldıran, hem kendine hem de çevresindekilere zarar veren insanlar karşısında şok oluyor.. Kendisine bir bıçakla saldıran şef, kafasını duvarlara vuran bir kadın ve diğer aklını kaçıranlardan kurtulmaya çalışan kahramanımız, yanına Tom'u da alıyor. Eski eşi ve çocuğuna ulaşmayı kafasına koyan dostumuza daha sonra komşu kızı Alice (Isabelle Fuhrman) ve genç öğrenci Jordan (Owen Teague) katılıyor.

    Açılış sekansı ile epeyce merak uyandıran, hatta gerilmenizi de sağlayan Frekans, bu noktadan sonra hızla irtifa kaybediyor. Dört karakter, tek bir hedefe kitleniyor, maceraları boyunca adam akıllı sorular sormak yerine, bir güvenli noktadan diğerine koşturuyor. Olan bitenin asıl sebebini pek irdelemeyen Clay, Tom, Alice ve Jordan, kıyamete birinci elden tanıklık etmelerine rağmen duruşlarını bozmuyorlar! Eh, tabii seyirci olarak bizler de hızla uzaklaşmaya başlıyoruz dörtlümüzden. Zira empati kurmak için elimize verilen doğru düzgün bir done yok. Onlar için endişelenemiyor, korkmuyor hatta umursayamıyoruz bile.

    Cep telefonları üzerinden gelen sinyal, insanlığın aklını bulandıran frekans bu gibi nedenlerden arka planda kalıyor. Ne, neden, nasıl diyemeden, film cevapsız bırakarak kapanışını yapıyor. Oysa ki, yazının başında söylediğimiz gibi, ortada çok sağlam bir eleştiri, hatta uyarı var. Teknolojinin yanlış kullanımı yüzünden artık hepimiz aşağı yukarı aynı şeyleri düşünen, aynı tepkileri veren, kendi muhakeme yetisi olmayan yürüyen ölüler oluyoruz. Birkaç tık sayesinde tüm kirli çamaşırlarımız ortaya dökülebiliyor, sadece bize kalması gerekenler "topluluğun ortak malı"na dönüşüyor, hepimiz aynı şeyi görüyor, aynı şeyi söylüyoruz. Tek bir sinyal, tek bir frekans.

    Stephen King'in roman uyarlaması Frekans ise, tüm bu önemli başlıkları yok sayıyor, sıradan, ezberlenmiş ve artık sıkmış formüllerle şaşırtmaya çalışıyor.

    Not: John Cusack gibi yetenekli bir aktörün, neden inatla böyle projeleri tercih ettiği ayrı bir merak konusu. Samuel L. Jackson'ı saymıyorum bile!

    burcinaygun@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top