“Fantasy Island”, hikâyesini de Jillian Jacobs ve Christopher Roach ile birlikte aynı isimli ünlü TV dizisine (1977 – 1984) “yeni bir başlangıç” olabilecek biçimde (“uyarlayarak” demeyelim de) “tasarlayarak” yazan Jeff Wadlow’un yönetmen koltuğunda oturduğu “hoşça vakit geçirmelik” fantastik bir drama…
7 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilerek 48.8 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşmış olan ve yapımcıları arasında, neredeyse hiçbir filmini kaçırmadığımız Jason Blum’un da bulunduğu, oldukça “negatif tepkiler” alan bu filmi, TRT’nin siyah beyaz olarak yayın yaptığı yıllarda, başrollerini Ricardo Montalbán ile Hervé Villechaize’nin paylaştıkları, “Hayal Adası” olarak yayınlanan söz konusu diziyi izlemiş biri olarak birde biz değerlendirelim istedik…
Bakalım neler yapılmış, 2018 yılının Temmuz ayında, Blumhouse Productions ve Sony Pictures tarafından duyurularak, (bayılarak izlediğimiz) distopik TV dizisi “Westworld” (2016 – 2020) ile “The Cabin in the Woods” (2012) dan da esintiler taşıyan bu filmde…
Haydi, başlayalım o zaman…
Ama isterseniz öncelikle filmi beğenerek izleyenlere, finalde (eğer yine aynı kadro kullanılırsa) içinde Jimmy O. Yang’ın canlandıracağı sempatik “Tattoo” karakterinin de bulunacağı bir devam filminin olacağına dair (müjdeli) mesaj verildiğini de söylemiş olalım…
Ve şimdi de “felaket tellallığı” yaparak filmi yerin dibine batıran uç noktalardaki (uluslararası) olumsuz yorumlara şöyle kısaca bir göz atalım:
Örneğin aynen Rolling Stone’dan Peter Travers ve Consequence of Sound’dan Joe Lipsett gibi filme “100” üzerinden “0” puan veren Los Angeles Times’dan Kimber Myers, 14 Şubat 2020 tarihli incelemesinde filmi:
1970'lerin ve 80'lerin TV şovunun, “korku kategorisindeki” sinematik (“remake”) versiyonu olarak tanımladıktan sonra korku ve gerilimin yanı sıra kan (gore) dâhil türün bütün ögelerinden mahrum olduğunu belirtmiş…
Elbette biz, filmin yapımcılarının avukatı değiliz…
Ama bu filmin bir “remake” olmadığını anlayabilecek düzeyde bir sinema kültür ve bilgisine sahip olduğumuzu da düşünüyoruz…
Ki, yapımcılarda hiçbir yerde, film hakkında böyle bir iddia da bulunmuyorlar zaten…
Ve o nedenle bizde yukarıda, biraz seçici davranarak “yeni bir başlangıç olabilecek” vurgusunu kullandık film için…
İşin, olmadığı söylenilen korku ve kan banyosu kısmına gelince…
Doğrusunu isterseniz bu filmi, “Friday the 13th” veya “Halloween” yahut da “A Nightmare on Elm Street” serisi filmler ile kıyaslamaya kalkmak da son derece yanlış…
Biraz önce gerek bizzat Jason Blum’un ve gerekse de BH (Blumhouse) Productions’ın twitter hesaplarını sizler için kontrol ettik…
Filmin ön gösterim / gala (prömiyer) gecesi olan 12 Şubat 2020 tarihli, Jason Blum’un da retweet ettiği (Your fantasy awaits at tonight’s Premiere of @Blumhouse ’s #FantasyIslandMovie! ???? Follow this thread for more!) yazan tweet’de Sony Pictures filmi “fantezi” vurgusunu ön plana çıkararak değerlendirmiş…
Üstelik her ne kadar, BH Productions, twitter hesabında kendini, biraz da oldukça sert bir ifade ile “We make nightmares come true / Kâbusları gerçeğe dönüştürüyoruz” olarak tanıtsa da bizce de filmi:
İçinde dikkate değer derecede kanlı ve kimi ürpertici sahneler de barındırmasına rağmen, “fantezi” ile “gizemin” ağırlıklı öge oldukları, insanı sıkmayan bir “gerilim” olarak kategorize etmek hiç de yanlış olmayacak…
Merak ettik Vulture’dan Alison Willmore ve Film’den Chris Evangelista gibi filme “100” üzerinden “10” veren ScreenDaily’den Tim Grierson’un, 14 Şubat 2020 tarihli yorumuna da şöyle bir baktık ve ne yazık ki, onun da filme “başarısız remake” muamelesi yaptığını gördük…
Öyle ki, bu profesyonel film yorumcusu arkadaş ciddi ciddi kapsamlı bir Ricardo Montalbán – Michael Peña karşılaştırması ve kişilik analizine soyunmuş…
Hâlbuki söz konusu “dizi” ve bu “filmdeki” ev sahibi karakterleri arasındaki tutarlı tek benzerlik, sadece kullanılan aynı “Roarke” isimden ibaret…
Yani tamamen “gereksiz” bir girişim olmuş bu…
Anlatılan konu ve o “Bay Roarke”leri gerçekleştirdikleri eylemlerine yönlendiren arka plandaki dürtüler ise tamamen bambaşka…
Hepsi bu kadar mı?
Tabii ki de değil…
Eminiz ada da yaşanılan bütün karmaşaya, kimin "intikam hırsının" neden olduğunu sonuna kadar anlayamayacağınız 109 dakikalık bu film, hafta sonları 20.00 – 10.00 saatleri arasında evlerde kaldığımız” Covid – 19” salgını günlerinde herkese iyi gelecek…
En azından, hiç sıkılmadan izleyeceksiniz…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
“Fantasy Island / Hayal Adası” dizisinin arka planına, özellikle de Ricardo Montalbán ile Hervé Villechaize’nin arasında yaşananlara odaklanılan “My Dinner with Hervé” (2018) filmini izlemenizi de öneririz…