ben anlamıyorum bu film neden bu kadar abartılıyor, tamam gerçek bir olay tamam yazarımızın başından geçmiş ama senaryo sıfır. filmin işlenişi güzel tabi sahneler,oyunculuklar özellikle müzikler içine alıyo filmin ama öyle ahım şahım bir şey değil. her aşk hikayesi değil desede bence bu bir aşk hikayesi sakin sakin yormadan izleyebilirsiniz ama size pek bir şey katmaz.
Özellikle aşk acısı çeken erkek bünyelerin uzak durması gereken bir film,çünkü aşırı doza neden bir soundtrack albümümüne sahip yapımda Joseph-Gordon Lewitt dikkat çekiyor.Yönetmen bu ilk uzun metrajlı filminde son derece özgün ve başarılı bir işe imza atmış,en sevdiğim sahne olan ''umut/gerçek'' sahnesi sinema tarihine geçecek kadar güzel.
uzun süredir bir filme on puan vermemiştim.romantik filmler denince akla genellikle o 80lerden başlayıp özellikle 90lar sonuna kadar süren ve 2000lerde sadece bir iki örneğini görebildiğimiz hani hugh grantli,julia robertslı,meg ryanlı filmler gelir.fakat işte çağımızın romantik ve ilişkiler üzerine bir şeyler söyleyen filmi de (500) days of summer.kusursuz bir film ya,başka söze pek gerek yok.karakterler o kadar güzel yaratılıyor ve bize tanıtılıyor ki,onlarla yakınlık kurmamak elde değil.tomun nasıl bir insan olduğunu,summerın nasıl bir insan olduğunu kendimizi anlatır gibi anlatacağız neredeyse.başta çağımızın romantik filmi dememin bir sebebi de bu filmde bambaşka şeylerin olması tabii ki.müzik kullanımları,yaşam tarzları,zevkler,diyaloglar,ve yönetmenin becerisi olan günleri karışık anlatma veya beklenti - gerçek bölümü gibi dahiyane kullanımlar.senaryo inanılmaz sağlam,karakterler inanılmaz sağlam.oyuncuların ikisi de henüz genç olmasına rağmen belki de kariyerlerinin filmine imza atıyorlar.yönetmen genç marc webb bundan sonra kesinlikle takipçisi olacağım bir sanatçı.işte ben böyle filmleri seviyorum.şimdiye dek herhangi bir romantik filmin sonlarına doğru göğsüme arka arkaya yumruklar,gırtlağıma arka arkaya yutkunmalar gelmemişti.eğer filmin içine girebilirseniz o derece etkileyici yani.belli bir birikimi ve zevki olan izleyicilere tüm kalbimle öneriyorum.
İzlemeden önce farklı bir filmle karşılaşacağımı tahmin ediyordum nitekimde öyle oldu klasik romantık filmlerin aksine farklı bir çerçevede ilerliyor aslında ilişkileri gerçekten de ilginçti çünkü sevgili değiller arkadaş da değiller dediğim gibi her açıdan farklı bir yapım olmuş etkileyici ve düşündürücü bir hayat felsefesi var içinde kader gerçekten var mıdır ?sorusunu sorguluyor veya olan şeyler de kaderimizin bir parçası mıdır ben zooey deschanel ın oyunculuğunu biraz soğuk bulduğumu belirtmek istiyorum diğer arkadaşlar ne düşünürler bilmem ama bana öyle geldi açıkçası.Bence değişik ve üzerine düşünmenizi sağlayacak bir film arayanlara veya işte bu benim hayatımın insanı diyorsanız emin olmadan bu filmi kesinlikle izleyin
Son yılların en özgün yapımlarından biri.Aynı anda hem eğlendiren,hem hüzünlendiren hem de düşündüren,benzerine rastlayamayacağınız unutulmaz bir deneyim.
Hayattan beklentilerimiz nedir ve bunun karşılığında hayat bize ne verir sorusuna cevaptır aşkın 500 günü.Bir çok kişinin kendini içerisinde bulacağı bir film.
Tatlı müzikler, diğer romantik komedilerden farklı oluşu klişesini bilmemkaçıncı diyenimdir sanırım fakat gerçekten öyle. Ama abartmakta yanlış olur, güzeldi, hoştu, sıcaktı, detaylarıyla güzelleşen filmlerden biriydi. 8/10
Bence Zooey Deschanelin çok başarılı performansına rağmen karışık kurgusu ve hikayesi yüzünden vasatı aşmayan bir Romantik Komedi. Joseph Gordon Levittin oyunculuğu ise çok abartılıydı.
Film,ilişkilerdeki kader ve tesadüf kavramını ele alıyor.Yani şudur ki bazı insanlar aşık oldukları eşlerini/sevgililerini;ya kaderin onları tanıştırdıklarına yada tesadüfün onları tanıştırdıklarına inanırlar.Filmin tuttuğu taraf ise Tesadüf...Ayrıca filmdeki Summer karakteri Sürtükolarak vurgulanmamış bence..İstediği kişiyle yatması bizim millet tarafından ayıplanabilir ancak amerikada buna pekde tepki gelmez,bu yüzden bu filmi izleyen çoğu arkadaşım summera sürtük dediler..Summer karakteri ailesinden gördüğü kötü evlilik nedeniyle bağlanmak istemiyordur ve yaşamın kısa olduğuna,bağlanarak üzülmeye değmeyeceğini söyler bar sahnesinde...Buda esas oğlanımız toma mesajdır aslında..Kiminle nasıl karşılaşacağımızı,kimin doğru kişi olduğunu bilemeyiz ve her zaman bir şansımız daha olacaktır.8/10
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.