U2 3D
Yazar: Melis ZararsızÖnce 3D (üç boyutlu) gözlüklerimizi takıyoruz. Everyone.Every-one.EVERYONE!! Bu kelimelerin defalarca, farklı tonlanmalarıyla başlıyor film. Başlıyor konser. Başlıyor Bono. Bu "everyone" kelimesinin tonlanmasında, basitçe "herkes" değil de, "her biriniz. Her bir dinleyici" dediği anlamı çıkıyor adeta.
Buenos Aires'teyiz. İnanılmaz geniş bir sahne alanındayız. İnanılmaz bir seyirci kalabalığı var. Sahnede U2'yu görüyoruz hemen, hiç vakit kaybetmeden. Ve Bono başlıyor. Ve diğerleri başlıyor. Ve müzik başlıyor. Ve şov başlıyor. Seyircinin coşkusu başlıyor. Bitmeyecekmiş gibi.
3D gözlüklerimiz ve her yeri gezen kameralar sayesinde, önce sahnedeyiz U2 ile birlikte. Seyirciye bakıyoruz, o kalabalığı görüyor, heyecanlanıyoruz. Sonra birden küçük bir helikoptere binmişiz gibi bütün o kalabalığı üstten geziyoruz. Daha sonra, o muhteşem kalabalığın içinde buluveriyoruz kendimizi. 3D gözlüklerimiz sayesinde, önümüz arkamız sağımız solumuz bizim gibi U2 hayranıyla dolu, önümüzdeki kız ellerini kaldırmış, onun yanındaki çocuk fotoğraf çekiyor, daha önlerde bir kız, sevgilisinin omuzlarına çıkmış, çekilse de sahneyi görsek...
Sonra birden sahnedeyiz, Bono bize doğru bakıyor, çenemizi okşamak üzere sanki, kolu uzanmış, o kadar yakın ki bize, o konserde gerçekten seyircilerin arasında olup, en önden izliyor olsaydık, Bono'yu bu kadar yakından görme şansımız olmayacaktı. Mikrofon ayağını bize doğru uzatırken, onu tutup çekebilecekmişiz gibi gelmeyecekti, davulcu Larry Mullen'ın davullarının yanına koyduğu portakal rengi, buzlu içkisini görüp, elimizi şöyle bir uzatıp içmek isteyemeyecektik.
Şarkılar birbirini kovalıyor. U2 sevenler bilir, grup, sadece müzikal anlamda değil, aynı zamanda yeni teknolojileri kullanarak hayranlarına görsel olarak da doğru bir yolla ulaşma konusunda benzersiz atılımlar yaptı ve yapıyor. Genelde grubun canlı performansları, izleyici/dinleyicilerine çok duyulu deneyimler yaşatır, görüntü ekranlarındaki renkli, yazılı, hareketli görüntülerdir bunlar, bu konser turunda da çokça kullanılmış olan bu görüntü ekranında yazanlar, gene 3D gözlüğümüz sayesinde ekrandan taşarak sanki beynimize kadar giriyor. U2 her zaman mesaj kaygılı bir grup oldu ve bu mesajlarını gerek şarkı sözleriyle gerekse sahne performanslarıyla seyirciye geçirmeyi çok iyi bildi. Bu 3D film de aslında gene U2'nun bu yaklaşımının bir adım ötesi.
Yönetmen Catherine Owens, "U2'nun canlı konserlerinin uyandırdığı kendinden geçirici duyguları pekiştirme niyetiyle Bono, U2 3D'nin yapımıyla büyülü bir yere doğru gitmek istedi" diyor. Ve gerçekten de, bu değişik sinema deneyimi, izleyicide pek çok duyguyu birden pekiştiriyor.
Fakat sinema deneyimi derken, aslında biraz durmak gerekiyor. Bu izlediğimiz filmde, (konser esnasında Bono'nun arada seyircilerle konuşması dışında) hiçbir konuşma yok, hiçbir röportaj yok, konser görüntüleri dışında hiçbirşey yok. Bu, basın bültenlerinden de takip ettiğimiz kadarıyla, bilinçli yapılmış. İzleyiciyi sadece konsere odaklamak, 3D ve yüzlerce kamera gibi teknik gelişmelerin nimetlerini, sinema perdesinin karşısına oturmuş izleyiciyi o konsere gelmiş gibi hissettirmek amacıyla kullanmak, hatta o konsere gelseydi bile kaçıracağı açıları sunmak dışında hiçbir amaç güdülmemiş. Hem zaten çoğu konser kayıtlarında mutlaka röportaj gibi ekstra nitelikler ekleniyor, bunun farkı da bu olsun istemişler.
Bu konuda bir U2 dinleyicisi olarak ben hiç şikayetçi değilim, tüylerim diken diken ola ola, içimden onlara teşekkür ede ede seyrettim ama bu filme, "U2 adlı grubu tanıtacak bir belgeseldir herhalde" diye gidenler eminim sıkılacaklardır. Bu sinema deneyimi dediğimiz şey, müzikseverleri ve hatta U2 severleri memnun edecek bir deneyim. Grupla ilgili daha çok bilgi alayım gibi bir fikirle filme gitmek isteyenler olursa hayal kırıklığına uğrayabilirler, çünkü bu bir belgesel değil. Bu bir film de sayılmaz, bu bir konser turu kaydı ama teknolojik gelişmelerle süslenmiş olduğundan, yepyeni bir deneyim.
Filme bu bilinçle gitmek gerekiyor. Bir başka konu da, örneğin filmin bazı bölümlerinde bazı teknik/kurgusal müdahaleler var, şöyle ki mesela Bono şarkının bir yerinde parmağını oynatırken havada bir çizim oluşuyor, radyonun sesini kısar gibi yaparken, orada bir radyo çizimi oluşuyor vs. Ben bu müdahaleleri çok beğendim, ama, madem konser görüntüleri dışında filme hiçbir şey eklenmeyecekti, keşke bu görsel, kurgusal müdahaleler biraz daha fazla olsaydı. Örneğin, ekrandaki bazı görüntü ve yazılar, renkler, bazen tüm ekranı kapladı, bazen üstümüze üstümüze geldi, bunlar çok azdı, artırılabilirdi.
Bono'nun havada çizdiği hareketler gibi müdahaleler, diğer grup üyelerinde de yapılabilir, filme böyle bir espri katılabilirdi. O zaman, belki daha bir sinema deneyimi diyebilirdik buna, teknik olduğu kadar içeriği, anlamı değiştirecek şeyler olacaktı çünkü böyle müdahaleler, o zaman da sadece bir konser izlemiş gibi çıkmayacaktık salondan. Gene de, U2 sevenlerin, müziksevenlerin, konser deneyimlerinden hoşlananların asla kaçırmaması gereken, bambaşka bir görsel şov.