Percy Jackson & Olimposlular Şimşek Hırsızı - Beyazperde.com eleştirisi : Percy Jackson

Bazı filmlerin ortaya çıkış hikayesi filmin kendisinden daha ilgi çekici olabiliyor. En azından merak uyandırıyor ve araştırdığınız zaman ilginç bir hikaye ile karşılaşabiliyorsunuz. Adını kısaca "Percy Jackson" olarak yazacağımız fantastik gençlik filmi de bu anlamda merak uyandırıyor. Bir yapımcı neden mitolojik kahramanları bugünün Amerika'sına getirmek ister ki? Filme ilgi göstermesi beklenen genç izleyici kitlesinin Zeus'u, Poseidon'u veya Medusa'yı merak ettiğine mi karar verilmiş? Aslında böyle bir projenin arkasında çoksatan bir kitap olduğunu öğrendiğiniz zaman fazla şaşırmıyorsunuz. Filmin değil ama en azından kitabın çıkış hikayesi ilgi çekici.

Okullarda Yunan mitolojisi dersi veren Rick Riordan, oğlunun mitoloji dersine yardımcı olabilmek için ona uyku öncesi hikayeleri anlatmaya başlıyor. Mitolojinin ana kahramanlarını, önemli olayları ilgi çekici hale getirmek için de filmde gördüğümüz yapıya benzer bir hikaye formülü kullanıyor. Oğlu bu hikayelere bayılıyor ve babasına bir görev veriyor: "Bunları kitap haline getir!" Amacı hikayeleri arkadaşlarına anlatmaya çalışmaktan kurtulmak. Zaten bu konuda babası kadar becerikli değil.

Biz bu hikayeyi başka gençlik yazarlarının biyografilerinde de gördük fakat burada farklı bir nokta var; Percy Jackson'ın hikayesi, kitaplaşmadan önce başta Rick Riordan'ın oğlu ve arkadaşları olmak üzere pek çok gencin hayranlığını kazanıyor. Doğrusu kitapları okumadık ama bu yöntem, sıkıcı ders kitapları içinde rengini ve heyecanını kaybeden müthiş mitolojik serüvenleri çocuklara sevdirmek için doğru bir yol gibi gözüküyor.

Yetişkin ruhlu çocuk filmlerinin ve çocuk ruhlu yetişkin filmlerinin aranılan yönetmeni Chris Columbus imzalı Percy Jackson uyarlaması ise fazla yaratıcılık içermeyen ama sıkıcı olduğunu da iddia edemeyeceğimiz bir gençlik filmi. Columbus, Harry Potter'dan Örümcek Adam'a kadar pek çok farklı türdeki maceraları hatırlatan hikayenin artılarını ve eksilerini iyi hesaplamış gibi. Filmin en büyük avantajı mitolojik kahramanlarla bir avuç sıradan çocuğun karşılaşması. Zayıf yanı ise; şimşeği çalmadığını ispat et, anneni kurtar şeklindeki sıradan hikayesi. Filmin esas kahramanı Poseidon'un oğlu Percy başta olmak üzere, onun yakın arkadaşı Grover ve Athena'nın kızı Annabeth'in Hades'e doğru yaptıkları yolculukta birer kahramana dönüşmeleri inandırıcı; fakat acemilikleri bir anda kayboluyor sanki. En nihayetinde birer çocuk oldukları gerçeğini keçi ayaklı Grover hatırlatmayı başarıyor ve doğrusu iyi rol çalıyor.

Percy Jackson'ın basılan ilk serüveni serinin yeni kitaplarıyla devam etmiş. Benzerleri kadar popüler olmasa da, kitapların iyi sattığı ve ateşli bir hayran kitlesine sahip olduğu söyleniyor. Fakat Chris Columbus imzalı film uzun soluklu bir seri için heyecan uyandırmayı başaramıyor. Genç oyuncuların ve onların mitolojik arkadaşlarını hazırlayan animasyoncuların performanslarında bir sorun yok. Fakat sanki hikayenin ilginçliğine fazla güvenilmiş ve ritmi nadiren yükselen, düz bir senaryo ile tatmin olunmuş. Yine de filmi izleyen öğrencilerin eğer ilgili değillerse, eve gider gitmez bilgisayar başında mitolojik bir araştırmaya girişeceklerine şüphe yok. Yani ortada heyecansız bir öğretmen tarafından anlatılan ilgi çekici bir konu var. Mitolojiyi öğrenebilmek için hayal kurmak gerek, hayal kurarken ise farklı bir yöntem izlenebilir. Bu fikri ödünç alan gençler belki daha iyisini de hayal edebilir.