Dünyanın Durduğu Gün
Yazar: Oktay Ege Kozak1951 yapımı orijinal Dünyanın Durduğu Gün, halen bol efektli bilim-kurgu macera türünün kilometre taşlarından biri olarak anılır. Ne zaman bilim-kurgu sineması veya uzaylılar hakkında bir belgesel gösterilse, Dünyanın Durduğu Gün'den uzay gemisinin kente gölge düşürdüğü sahne ile insanımsı aluminyum robot Gort'un gözünden çıkan ışıkla askerlerin silahlarını erittiği efektler gösterilir.
Fakat zamanında çığır açan bu efektler, orijinal filmin ilk beş dakikasını oluşturuyor. Hikayenin geri kalanı insanlar arasında saklanan uzaylı Klaatu'nun bir aile aracılığıyla ırkımızı anlamaya çalışmasını anlatıyor. Klaatu'nun asıl amacı şiddet ve savaş ile yoketmekte olduğumuz dünyayı bizden korumak. 1951'in Dünyanın Durduğu Gün'ü diyalog ağırlıklı bir ikinci perde sonrasında Klaatu'nun insanlara değişmek için son bir şans verdiği ağır ve didaktik bir konuşma ile biter.
İkinci Dünya Savaşı'ndan yeni çıkmış, nükleer silahların yokedici gücüne kişisel olarak şahit olmuş zamanın seyircisi için Dünyanın Durduğu Gün, güçlü anti-militarist mesajı ile halen en akılda kalan barış çağrılarından biri. Yirmi birinci yüzyılda ise dünya çapında terörizm ve askeri kaos felaket sınırlarında; ve fakat bu problemlerin hiç biri ırkımızın geleceğini ciddi boyutlarda tehdit eden küresel ısınma kadar beynimizi meşgul etmiyor. Haliyle yüzde yüz sorumlusu olduğumuz bu global probleme odaklanarak Dünyanın Durduğu Gün'ü yeniden çekmek, sınırsız evrenimiz içinde aslında ne kadar aciz olduğumuzu kendimize bir kez daha hatırlatmak fena bir fikir değil.
Aslına bakılırsa bu yeniden çekimin bol efektli ve patlamalı, mega bütçeli bir blockbuster çapında pazarlanmasına şaşırmıştım fragmanlarını ilk izlediğimde. Bahsettiğim gibi orijinal Dünyanın Durduğu Gün, ilk bir kaç dakikasından sonra aslında gayet mütevazi bir film. Bunun sebepleri arasında bilim-kurgu türünün zamanında B-tipi ucuz filmlerle eş tutulması sebebiyle bütçesinin kısıtlı tutulması olabilir. 57 yıl sonra ise olay sineması adı verilen yüzlerce milyon dolarlık efekt filmleri modern seyirci için artık bir kural olmuş durumda. Yani bu yeni Dünyanın Durduğu Gün, bütçe problemlerinden pek yakınmıyor.
Bu yarı iyi, yarı kötü bir haber. İyi haber, filmin modern versiyonu görsel olarak yeni seyircinin ilgisini daha çok çekecektir. Orijinal filmde artık klişe olmuş ters tabakımsı UFO ile aluminyum elbisesi göze batan robot Gort'u Yıldız Savaşları ile büyümüş seyircinin ciddiye alması zor. Bu sefer UFO'nun yerini gayet yaratıcı uçan parlak bir küre alıyor. Orijinal dizaynı birebir taklit eden yeni Gort ise bu sefer CGI destekli gerçek anlamda dev bir robot olarak karşımıza çıkıyor. Gort'un yeni görüntüsü orijinal hikayenin yaratıcılarının aklındaki resme en yakın temsili bence.
Kötü haber ise haliyle bir olay filmi yaratmaya çalışan yönetmen Scott Derrickson'ın (Şeytan Çarpması) Klaatu'nun insanlar arasına karıştığı hikayesini kısa keserek araya gereksiz efekt sahneleri sıkıştırması. Askerlerin Gort'a saldırdığı ve dünyanın dört köşesinde kürelerin yaşam örnekleri topladığı sahneler yüzünden ilk filmde en akılda kalan bazı sekanslar kısa kesiliyor.
Mesela orijinal yapımın en ilginç sahnelerinden biri Klaatu'nun profesör Barnhardt ile (Bu filmde John Cleese tarafından canlandırılıyor) insanlığın sağ kalıp kalmaması üzerine girdiği tartışma. Yeni filmde benzer bir sahne var ama ne yazık ki bir iki diyalogla sonuçlanan sekans bir türlü aynı oranda somutlanamıyor. Ayrıca bu versiyona yeni, 70 yıldır Dünya'da gizli yaşayan başka bir uzaylının insanların doğası üzerine girdiği monolog yaratıcı olsa da daha çok ilgiyi hak ediyor.
51 yapımı filmin en büyük kozlarından biri kitlelerce tanınmayan tiyatro oyuncusu Michael Rennie'nin Klaatu'yu canlandırması sayesinde seyircinin bilinmeyen bir yüzü uzaylı olarak kolayca kabul etmesiydi. Yeni filmde Keanu Reeves gibi bir yıldızın bu klasik role bürünmesi bilinmeyişlik avantajını yerle bir ediyor tabii. Fakat Reeves, ifadesiz suratına rağmen içten gelen bir merak hissi ile ilerletiyor Klaatu'yu.
2008 model Dünyanın Durduğu Gün, bazı kusurlarına rağmen en azından görsel olarak modern seyirci ile ilişki kuracaktır. Özellikle bir ırk olarak yok olmaya yaklaştığımız şu günlerde bu klasik ibret kurgusuna bir kez daha göz atmak fena bir fikir değil. Filmin Dünya gezegeni üzerinde uzun durduktan sonra siyaha solan son görüntüsü akılda kalsın lütfen.