sıkı bir kim ki duk hayranı olmama rağmen nefes filminde kocaman bir hayalkırıklığıyla karşılaştığımı söylemek isterim.nefes filmiyle birlikte yönetmenin dokuz tane yapımını izlemiş bulunuyorum. ilk önce boş ev filmiyle tanıdım kim ki duk’u,zaten yönetmene hayran olmak için boş ev’i izlemek geçerli bir sebep olacak muhakkak.boş ev filminden sonra yönetmeni kendi çapımda takibe aldım,bulabildiğim tüm filmlerini izlemeye çalıştım.izlediklerimin çoğu_Coast Guard hariç_ hepsi birbirinden farklı,genelde insan psikolojisine yoğunlaşan ve damakta farklı tatlar bırakan türlerdendi. karakterlerine az diyalogla çok şeyler anlattıran yönetmen,özellikle izleyiciye imgelerle bir şeyleri anlatmaya çalışıyordu(Zaman filmi istisnaları arasında,diğer filmlerine nazaran karakterler biraz daha gevezeydi)nefes,vizyona yönetmenin BOŞ EV filminden sonraki en etkileyici filmi tanıtımıyla girdi,tabi heyecanlandık biz de. anlatımda zirve yapığı BOŞ EV’den sonra,onun kadar olmasa da,ondan sonraki en etkileyici film yakıştırması ister istemez beklentiye koyuyordu bizi.neyse ki filmi geçenlerde izleme imkanına ulaştım ve sanırım filme ismini verdiği nefesiyle camı buharlaştırma(ilk 10-15 dakikası) sahnesine kadar her şey yolunda gidiyordu. ilerleyen dakikalarda filmin daha önce izlediğimiz kim ki duk filmlerinin harmanlanmasıyla oluşan bir karışım olduğu hissine kapıldım. akıcılıktan uzak basit anlatımıyla sırf film olsun diye çekilmiş olduğu düşünmem beni büsbütün düş kırıklığına uğratmıştı.sanki yönetmen kendini tekrarlıyordu! ayrıca filmin atmosferinde anlatamayacağım bir yapaylık da hakimdi,hiçbir şey doğal durmuyordu. ne aşk ne korku ne sevinç ne de umut...yine de kim ki duk’u gerçekten takdir edip,yaptığı her filmi izleme gereksinimi duyan seyircilerin_diğer filmleri kadar olmasa da_beğenebileceğini sanıyorum....